Malzeme kötü.

İşçilik kötü.

Mühendislik kötü.

Denetim kötü.

Müteahhit kötü.

Canım insanım!

Kabul et.

Ahlak da kötü.

“İmar rüşvetini” veren de sensin “imar affını” alkışlayan da sen... Kaç kez gördük; işte yine deprem, kötülüğe baka baka canlandı. Bugün Ege’de yarın Marmara’da, öbür gün Anadolu’nun faylarla kuşatılmış bir başka toprağında yine 7 şiddetine yakın deprem, malzemesi kötü, işçiliği kötü, mühendisliği kötü, müteahhidi kötü, denetimi kötü, belediyeciliği kötü, şehirciliği kötü yapılardaki kolanları, kirişleri, duvarları yıkıp dökerek yine can alacak.

Kötülük var oldukça.

Depremin adı ölüm.

Kötülüğün anası!

Seçim günü yaklaşınca şehre savaş açmış olanlara “imar barışı” adı altında af getirenlerdir.

★★★

Kötülüğün asıl anası “Kentsel Dönüşüm” yoluyla yaşlı, çürük binaları yıkıp yerine depreme dayanıklı sağlam binalar yapmak yerine “İmar Rantı Seviciliğine” izin verip, göz yumanlardır. 18 yıl iktidarın 9 defa imar affı çıkartmasını “memleket ve halka hizmet” saymak ahlak mı? Depremin yıktığı 9 katlı apartmanın yana yatmış kolonuna çekiçle vurmuşlar: Kolon tuz buz olmuş.

Özeti:

Sistem çürük.

Bina çürük.

Zemin çürük.

İşin aslı:

Ahlak çürük.

★★★

İzmir’de 6.9 şiddetinde deprem olunca SOMA’ da “20 gündür tazminatlarını almak için eylem yapan madenciler” bir arama kurtarma ekibi oluşturdular ve çökmüş binaların altında “can telaşına düşmüşlerin” imdadına koştular. Madencilerden Başaran Aksu, gördüklerini şöyle anlattı: “Göçük konusunda deneyimli olduğumuz için hemen koşup geldik. Şaşıra şaşıra çalıştık. Çekiçle bile vurunca kolon tuz buz oluyor. Dağılıyor. Binalar içindekilere refleks gösterme şansı bırakmadan 5 saniye içinde çökmüş. Binanın niteliklerini görünce; yapı da zemin de sıkıntılı. Burada hem bu binaları yapanlar ve hem de buraları inşaata açanlar ölümlerden sorumlu olmalı... Bunlara dair öfke hissediyorum...” (Hazal Ocak’ın haberi Cumhuriyet)

Toprağı öğrenmezsen!

Deprem olur, ölürsün.

Depremin ana merkezinden 80 kilometre uzaklıktaki binalar bile yıkıldı. İTÜ Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Tüysüz, “80 kilometre uzakta olan bir depremde yapıların yıkılması bir cinayettir” dedi.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Pek tuhaf!


Türkiye dünyada ağır inşaat işleri yapma becerisine sahip mühendis, mimar, inşaat kalfası, işçi, proje geliştirici, finansçı yetiştirebiliyor fakat “toplanan deprem vergilerini” depreme dayanıklı şehirler kurmaya harcama becerisini gösteremiyor. Pek tuhaf! 21 yıldır cep telefonu, internet, bankacılık işlemleri, uçak bileti, Spor Toto, Milli Piyango, pasaport çıkartma üzerinden alınan “deprem vergisi” tutarı 71 milyar TL oldu. Bu kadar yüksek bir para ile hiç değilse 81 kentte ve ilçelerinde hangi bina kaç şiddetinde depreme dayanıklı araştırması yapılabilirdi. Elimizde hiç değilse bir liste olurdu. Toplanan vergiler, şehirleri depreme hazırlamak için değil “kara delik yatırımları” için harcandı. Kara delik yatırımlar, Türkiye’yi bugün içine düştüğü derin ekonomik krize soktu. Hangi kara delik, halktan toplanmış kaç milyar deprem vergisi yuttu? Açıklanmıyor. Sormayı unutma!