Güçlü, kuvvetli, güreş, cirit, av ve bilek güreşi sporlarına meraklı, iyi eğitimli, edebiyat kültürü kuvvetli ve gerçekten imparatorluğu içine düştüğü “parçalanma- yok olma- batı karşısında geriye düşme sürecinden kurtarma” niyeti, arzusu taşıyordu.

32 yaşında tahta çıktı.

Ekonomi çöküyordu.

Köylü perişandı.

Loncalar bozulmuştu.

Osmanlı ilk dış borçla Abdülaziz Dönemi’nden önce tanışmış fakat vadesi gelen borçları yine borçla ödeme çıkmazına ilk Abdülaziz Dönemi’nde saplanmıştı. Önce Fransa, İngiltere, Belçika, Almanya, Avusturya, Macaristan İmparatorluklarına geziler yapmış, batıyı görmüş; Osmanlı’ya Avrupa kurumlarını taşıyacak ilk reformların adımlarını o atmıştı. Reformlarına Osmanlı donanmasını, kara ordusunu, topunu, tüfeğini yenileyerek başlamıştı. Abdülaziz, çok çalışkan, yüzü batıya dönük, dindar bir insandı. Her sabah güne Kuran okuyarak başlardı.

★★★

Vilayet Meclisleri.

Onun döneminde açıldı.

Sanayi Okulu.

İstanbul Üniversitesi.

Galatasaray Lisesi.

Yargıtay.

Danıştay.

Kız öğretmen okulu.

Modern itfaiye.

Devlet Şurası.

Abdülaziz Dönemi’nde kuruldu. Mısır Osmanlı topraklarındaydı ve Süveyş Kanalı da onun döneminde açıldı.

Çırağan Sarayı’nı.

Beylerbeyi Sarayı’nı.

Çok sayıda kasrı.

Abdülaziz yaptırdı, fakat Kırım Savaşı sırasında alınan ilk dış borçların biriken geri ödeme ve faizleri onun döneminde ödenemez hale gelip dış borçların toplamı 250 milyon altına çıkınca; halktan vergi toplanıp bu borçların ödenmesi için Düyun-u Umumiye (Genel Borçlar) İdaresi’nin İngiliz ve Fransızların yönetiminde kurulması hemen onun döneminden sonra II. Abdülhamit zamanında oldu.

15 yıl padişah kaldı.

Tahttan indirildi.

Resmi tarih “intihar ettiğini” yazıyor ama son yıllarda bazı tarihçiler onun “zehirlenerek öldürüldüğünü” iddia ediyorlar.

★★★

Siz okurlarımın çoğu benim yukarıda yazdıklarımı zaten biliyorsunuz.

Bağışlayın.

Şunun için yazıyorum:

Abdülaziz padişahtı.

Padişahın itibarı ülke ekonomisinden önde geliyordu. Abdülaziz Dönemi’nde Osmanlı dışardan aldığı borçları ödeyemez hale gelmişti, fakat Osmanlı topraklarından kaçırılan tarihi eserlerin gemi navlun parasını padişahlık itibarı zedelenmesin diye Abdülaziz ödüyordu. Yaşar Yılmaz’ın  yazdığı “Anadolu’nun Gözyaşları” adlı kitabında okudum. Batılı büyük devletlerin ve başta İngilizlerin Osmanlı Dönemi’nde Anadolu’nun her bölgesinden;  Mezopotamya, Likya, Kayra, Efes, Birecik, Konya, Emirgazi, Kyrikos’tan kazı yapıp yurt dışına kaçırdığı eserleri anlatıyor. İşte bu kitapta Abdülaziz döneminin İngiliz Büyükelçisi Statford Canning’in Londra’da eşine yazdığı bir mektup var. Elçinin anılarını L. Pool’e adlı bir yazar kaleme almış, bizim büyük şairimiz Can Yücel de Türkçeye çevirmiş. Yaşar Yılmaz da bu mektubu “Anadolu’nun Gözyaşları” adlı kitaba “ibret belgesi” diye koymuş. Büyükelçi eşine yazdığı mektupta  “Bodrum mermerleri (Kayra Kralı’nın mezarını) gemiye yükledim, İngiltere’ye geliyor. Gemi parasını da (400 Sterlin) Padişah Abdülaziz’in verdiğini...” anlatıyor.

Bugüne geldik.

Aynısını yaşıyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Salgın nedeniyle zora düşmüş bazı ülkelere bütçe desteği vermeye çalışıyoruz” dedi. Başka ülkelere bütçe desteği Türk parasıyla değil dolarla, dövizle verilir. Türkiye kendi dış borcunu kapatabilmek için dünyanın en yüksek faizini ödeyerek yüzde 6- 7 ile döviz borçlanıyor.

Padişahım çok yaşa!

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Aşı üzerinden!


Covid-19 aşısını geliştiren BioNTech firmasının CEO’su Türk doktoru Prof. Dr. Uğur Şahin, 5.12 milyar dolarlık serveti ile Bloomberg’in “en zengin 500 kişisi” arasına girmiş. İnsanlığın ihtiyaç duyduğu bir buluş yapan, buluşunu ticarileştiren bir beceri de ortaya koyarsa (şirket kurmak gibi) zengin oluyor. Edison da mühendisti ampulü buldu, ticarileştirdi, zengin oldu. Buluş yapanlara zenginlik helal olsun. Ama Türkiye’nin satın alacağı Çin aşısı üzerinden, buluş yapmadan, kim zengin edilecek? Çin aşısını kim getirecek? Çin’den kaça alacak, Türkiye’ye devlete kaça satacak? Bu aşının parasını devlet ödeyip vatandaşa ücretsiz sunacağına göre niçin araya bir şirket giriyor? Öte yandan, Sağlık Bakanlığı, İstanbul’daki yedi kamu hastanesinin ardından 1 No’lu Halk Sağlığı Laboratuvarı’nın da Covid-19 PCR testi ihalesini Menzil Cemaati’ne yakınlığıyla bilinen şirkete verdi. 55 milyon TL’lik sözleşme imzalandı. Unutma!