Binlerce büyük, küçük, orta boy işletme kapandı. Çalışanlar evlerine gönderildi. Erdoğan dönemi eseri Külliye Saray’da değil Atatürk dönemi eseri Çankaya Köşkü’nde açıklanan “Kalkan paketinden” iş yeri sahibi patronlara da çalışanlara da bir nakit para desteği çıkmadı.

Vergi ertelenecek.

Kira ertelenecek.

SGK ertelenecek.

Kredi borcu ertelenecek ve bankanın yükünü devlet karşılayacak. Firmaların borçları 3 yıla kadar düşük faizle taksitlendirilecek ve faiz farkını yine banka değil devlet (Hazine) sırtlayacak. Bankaların kredileri geriye çağırması önlenecek. Bunun için de bankalara “sen kredini geri almak için firmaları sıkboğaz etme ben seni desteklerim” denilecek.

Siz de izlediniz.

Bakanlar birbirini alkışladı.

Paket TV’lerden açıklandı.

Paketten 100 milyar TL destek adı altında aslında “devlet fedakarlığı” çıktı.

Nakit para çıkmadı.

100 milyar TL.

Cebe para değil.

Devletin kesintisi.

100 milyar TL’nin içinde nakit para yardımı bir tek “ihtiyaç sahibi ailelere verilecek” olan ve toplamı 2 milyar TL olacağı açıklanan kalem. İhtiyaç sahibi aileyi kim bilecek, kim belirleyecek o da belli değil.

★★★

Bu açıdan bakınca Cumhurbaşkanlığı Sarayı da devlet fedakarlığı içinde kendine düşen payı sırtlamalıydı.

Saray’dan çıkıyoruz!

Çankaya’ya taşınıyoruz.

Saray’ı hastane yapıyoruz.

Kovid-19 belasını bütün dünya ile birlikte Türkiye’de tamamen atlatınca da 1100 odalı Saray’ı otel olarak işletecek birine satacağız. Biz Cumhurbaşkanı ve bakanlar, daire başkanları olarak Atatürk dönemi eseri olan Çankaya Köşkü’nde çalışacağız. Şu zor günlerin fedakarı devletimizi Saray’ın yükünü sırtlamaktan kurtaracağız demeliydiler.

Demediler.

★★★

Ben umutlanmıştım.

Ekonomik Kalkan Paketi açıklaması Külliye Sarayı’nda değil de Çankaya Köşkü’nde yapılınca kendi kendime “demek ki yeni bir Çankaya ruhuna ihtiyaç doğduğu mesajı verecekler ki, ekonomik paketi açıklama toplantısını Çankaya’ya aldılar” diye düşünmüştüm.

Yanıldım.

Boşa hayal kurmuşum.

“Devletin büyük fedakarlığa katlandığı bu paketin içine Saray’ı da koyduk. Oradan taşınıyoruz, devleti Saray’ın yükünden kurtarıyoruz...” demediler.

★★★

Henüz vakit geç değil.

Yine de diyebilirler.

Kriz uzun sürebilir.

Milli gelir azalabilir.

Firmalar batabilir.

Bankalar sallanabilir.

İşsizlik zaten yüksek.

İşsizlik alev olabilir.

Enflasyon patlayabilir.

Dolar (kur) artışı- fiyat artışı sarmalı hızlanabilir. Büyüme yüksek eksili rakama dayanabilir. Durgunluk büyük toplumsal çöküntü yaratabilir.

Yaratacak demiyorum.

“Yaratabilir” diyorum.

Bu kötü ihtimal var.

O zaman biz de fedakarlık yapacağız “Saray’dan taşınacağız” deseniz bile kıymeti kalmaz!

Bir kere olsun!

Yandaş olmayan yazar sözü dinleyin.

Bir düşünün!