Bir okurum TV’lerde akşam saat 9’dan sonra başlayan “yalandan tartışmalı-naylondan sorgulamalı-ezber yarıştırmalı oturumları” gözlem süzgecinden geçirdi.

Kaleme döktü.

Bana yolladı.

Sizinle paylaşacağım.

“Sevgili yazarlar,

Kafası gidik bir sürü tip ekranlarda top çeviriyor. ‘Tecahül-i Arif’in (bilmezlikten gelme) ağababası’ bunlar, yazık.

Bu arkadaşların bildikleri:

Bötönün hamasi dayağı.

Cötönün fiziki sunağı.

Gatanün entari kuşağı.

Dötönün münzevi bunağı.

Götönün fuzuli tereyağı.

Hödönün kallavi dalağı.

Kötönün farazi kıyağı.

Lötönün hamsi manyağı.

Mötönün asabi kısrağı.

Nötönün asgari salağı.

Rötönün dünyevi kabağı.

Sötönün çerezli tabağı.

Şötönün garezli solağı.

Tötönün bereli kulağı.

Vötönün asi çırağı.

Yötönün pilaki soğanı.

Her şey var arkadaş her şey, ama ayağı yok! Durmak yok saçmalamaya devam. Kim bu leş tilkilerini TV kümesine bekçi diye işe aldı?”

★★★

Önceki gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “FETÖ’nün siyasi ayağını görmeye” davet eden önemli açıklamalar, belleklerdeki küflenmeyi yırtan uyarılar yaptı.

Ayakçılar var.

Ayaklar var.

Farkı anlattı.

Bilerek sızmalar.

İsteyerek sızdırmalar.

Bağlantıları açıkladı.

Belgeler sundu.

Devletin arşivindeki bu belgelere dayanarak; “siyasi ayak Erdoğan” dedi. Okurumun işaret ettiği gazeteciler, TV’lerde top çeviriciler, ezber yarıştırıcılar, hemen dudak büktüler. Kılıçdaroğlu yeni bir şey söylemedi. Bildiğimiz, yazdığımız, TV ekranında anlattığımız şeyler diye geçiştirdiler. Oysa Kılıçdaroğlu, devletin arşivini topluca silkeliyordu.

★★★

Arşivden dökülenler şunlardı:

Onlar sızarken.

Onlar sızdırılırken.

Onlara göz yumulurken.

MİT istihbarat topluyordu.

Emniyet istihbarat topluyordu.

Jandarma istihbarat topluyordu.

25 Ağustos 2004 tarihinde Milli Güvenlik Kurulu, FETÖ bir terör örgütüdür diye tespit yaptı ve devlete sızmaması, sızdırılmaması için mücadele eylem planı yapılması kararı aldı. Kararın altında Başbakan olarak Tayyip Erdoğan’ın da imzası vardı. Peki ne oldu? Ne olduğunu o yıl Başbakan Tayyip Erdoğan’ın müsteşarlığını yapan Ömer Dinçer’in anılarını yazdığı kitaptan okuyoruz: “Tavsiye kararı Başbakanlık’a bildirildikten sonra gelen yazıyı dosyasına kaldırmaya karar verdik. (Sümen altı ettik demek) Karar metni Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılmadı ve işlem yapılmadı. Konudan kimsenin haberi olmadı. Toplumsal ve siyasi riski Başbakan üstlendi.”

★★★

Meclis alet edildi.

Yasalar çıkarıldı.

6110 sayılı kanunla Yargıtay’a 160, Danıştay’a 51 FETÖ’cü tayin edildi. Çoğu şimdi hapiste ve kaçak.

FETÖ’cüler pusudaydı.

Altta bekliyorlardı.

Danıştay Başkanı’nın, Danıştay Başsavcısı’nın, Yargıtay Başkanı’nın 8 yıl olan görev süresi şartını 4 yıla indirdiler. Hakimlik sınavına girme yaşını 35’ten 45’e çıkardılar. Kitle atamasıyla yargı FETÖ’nün kontrolüne geçti. Orduda generalliğe terfi için albaylıkta bekleme süresini de 4 yıla indirerek FETÖ’nün henüz şura sırası gelmeyen mensuplarını terfi havuzuna dahil ettiler. Anayasa değişikliği yapıldı, FETÖ örgütü devlet içinde çok ileri kademelere taşındı. 2009 yılının 25 Haziran’ını 26 Haziran’a bağlayan gecesi saat 12’yi geçtiği sırada Meclis’te bir torba yasanın içine madde yerleştirildi ve askerlerin askeri mahkemeler yerine FETÖ’nün hakim olduğu özel yetkili mahkemelerde yargılanması yolu açıldı ve böylece “Ergenekon- Balyoz kumpaslarının” da alt yapısı hazırlandı. Bütün bunlar Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı sırasında oldu. 17-25 Aralık’ta kasalardan dolar, kutulardan döviz çıkınca da Başbakan Tayyip Erdoğan, Fetullahçı Fehmi Koru’yu Pensilvanya’ya “barışma elçisi” olarak gönderdi. 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimi olduğu gece bütün parti genel başkanları, milletvekilleri neredeydiler, HTS kayıtlarını açıklayın dedik. Açıklamadılar.

Kılıçdaroğlu silkeledi.

Devletin arşivi sallandı.

İçinden bunlar döküldü.

★★★

Yalandan tartışmacılar.

Naylondan sorgulayıcılar.

Ezber yarıştırıcılar.

Dudak büktü!

Bunları zaten biliyorduk.

Silkele Kılıçdaroğlu!

Dökülüyorlar.