Acı da olsa yazmak gerekir. Millet gerçeği bilsin. Vitrin yeniliyor.

Camlar aynı.

Raflar eski.

Işıklar.

Spotlar.

İnsan figürlü mankenler.

Onlar da eski.

Eskimiş tapon (özürlü) olmuş ürünleri vitrinden alıp, depoya “bekletmeye” koyuyor, eskiden depoya attıklarını da vitrine yeniymişler gibi yerleştiriyor.

Alsın!

Yesin Millet!

İnansın halk.

Umutlansın.

Çökmüş ekonomi!

Kendine gelsin!

★★★

Dükkan, dükkan olmaktan çıkmış, müşteri güvenini yitirmiş,  hem dükkanı ve hem dükkan sahibini değiştirmek kaçınılmaz durumda ve dükkan sahibinin hiçbir sözüne inanılmaz olmuş. 18 yıl sonunda bugünkü büyük ekonomik çöküşün oluşmasında birinci derecede sorumluluğu da bulunan eski 2 bakandan birini Merkez Bankası Başkanlığı’na diğerini Damat Bakan’dan boşalan Hazine ve Maliye’nin başına taşıyarak...

Zor dostum!

Çok zor!

Merkez Bankası’nın yeni başkanı eski bakan, kendisini oraya getiren Cumhurbaşkanı’ndan acaba “güvence” aldı mı?

Şahsı için değil!

Görev güvencesi!

Beni de “bir gece Resmi Gazete de yayınlayacağınız 4 satırlık kararla görevden atmayacağınızın ve Merkez Bankası Kanunu’nda yazıldığı gibi  “4 yıl görev güvenceme” sadık kalacağınızın ve Merkez Bankası Başkanı’nın bağımsız davranmasını içinize sindirebileceğinizin sözünü veriyor musunuz?” dedi mi?

Başı dik olacak mı?

★★★

Saray karşısında diz çökmüş ve talimatla haber yazan havuz medyasını kalemleri dünkü köşelerinde “Yeni dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomi içinde daha fazla yer alması bekleniyor” diyen kulis bilgisi yayınladılar.

O zaman ne!

Vitrin yine o vitrin!

Ürün yine aynı ürün!

Vitrine yeniden gelen eskinin yeni Maliye ve Hazine Bakanı da, “şeffaf, öngörülebilir, hesap verilebilir politikalar izleyeceğiz” diyor.

Çok güzel.

Halk da sizden zaten bunu bekliyor. Fakat sayın eskinin yeni bakanı, dediklerini yapabilecekse ilk önce “Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olmayı hala sürdüren eski bakan Damat Berat Albayrak’ı o görevden alsın” da bir görelim.

Öngörülebilir.

Hesap verebilir.

Kamu bankaları üzerinden yapılan arka kapı işlemlerini durdurabilir... 5 müteahhide dağıtılan ihalelerin dosyalarını yeniden açabilir... Devlet bankalarından verilen dolar kredileri ile sahip değiştirmiş “havuz medyası” patronlarının bu kredileri zamanında geri ödeyip ödemediklerini açıklayabilir... Savurganlığı durdurabilir... Sarayın bütçesini kısabilir... böyle bir milyon kalem var...

Hadi görelim!

Dolar geriledi.

Bu gerileme “vitrin yenilemesine” olan güvenden gelmiyor, piyasa kurtlarının “Damat Bakan’ın yollanmasını” fırsat bilip spekülasyon karı kapma isteğinden kaynaklanıyor. Bunun adına “keriz silkeleme” diyorlar.

TARİHLE RÖPORTAJ (Unutkanlığa ilaç)



Leblebici dükkanı ve tencere!


Türkiye ekonomisini bugün çökme noktasına getiren kadrolar (Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Numan Kurtulmuş, Abdullah Gül ve diğerleri) tarihte merhum Prof Dr. Necmettin Erbakan’ın partisinde ve onun liderliğinde birlikteydiler. Ayrılma kararı alıp ayrı parti kurduklarında Necmettin Erbakan, Erzurum’da meydan mitinginde halka hitap ederken; “Ben bunları tanıyorum... Bunlar bir leblebici dükkanı bile idare edemezler, batırırlar” demişti. Necmettin Erbakan 18 yıldan sonra da olsa haklı çıktı. Eski Başbakan, Cumhurbaşkanı ve 7 kez iktidardan gitmiş, yeniden gelmiş politikacılardan merhum Süleyman Demirel de “halk tenceresinde pişirecek yemek bulamaz duruma gelmişse tencerenin götüremeyeceği hiçbir iktidar yoktur” demişti. Demirel de haklı çıktı. Tarihi bilmeyen geleceği kuramaz. Unutma!