Salgınlar tarihin akışını etkiledi. Veba salgınında çok insan hayatını yitirdi, en çok köylüler, tarım emekçileri öldü. Tarlaların, çiftliklerin sahipleri ırgat bulamaz oldu. Toprak işçisinin emek değeri arttı, gündeliklerini iki kata çıkarabilecek pazarlık gücü kazandılar.

Çiçek.

Sıtma.

Kolera.

Sığır vebası.

Arkasında büyük ölümler ve değişimler bıraktı. Fransızların
salgın sonrası çekilme kararı almasıyla Amerika kıtasında ABD büyüme imkanı buldu. Sığır vebası hayvanları öldürünce Avrupa ülkeleri Afrika’yı sömürgeleştirmeyi hızlandırdılar.

Hanedanlıklar düştü.

İmparatorluklar sarsıldı.

Tarihi diyalektik işledi.

Üretim biçimleri değişti.

★★★

Salgınlar kriz yarattı, krizler “zenginliğin paylaşım kavgasını” hızlandırdı. Zenginliğin paylaşım kavgası o kadar şiddetlendi ki, 1789 tarihli İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nin ilk maddesi; “İnsanlar, haklar bakımından özgür ve eşit doğar ve öyle yaşarlar. Toplumdaki farklılıklar (zenginler- servet sahipleri) ancak ortak faydaya dayanabilir” diye yazıldı. Korona-19 ölümcül salgını ile Dünya yeni sarsıcı bir küresel ekonomik krize girdi.

Piyasa güçleri.

Onlar düzeltir.

Bırakın yapsınlar.

Beceremeyen batar.

Yerini beceren alır.

Diye inanılıyordu.

Bu kez öyle görünmüyor. Bu, 1929 krizine benziyor. 1929 krizi “bırakın piyasa güçleri sorunu çözsün” dedikleri kapitalizmin yaşadığı yıkıcı bir depresyona dönüşmüştü.

Zaten adına:

“Büyük Buhran” denildi ve “Yetiş devlet baba” dönemi o zaman açıldı. Devlet ne kadar harcama yaparsa o kadar bu krizden çıkarız formülü çözüm oldu. Öyle ki, devlet harcama yapacak hiçbir şey bulamıyorsa “çukur kazdırsın ve sonra da o çukuru yeniden doldurtarak iş yaratsın” önerileri yükseldi, benimsendi, büyük buhran ancak İkinci Dünya Savaşı sonrası atlatılabildi.

★★★

Benzerini yaşıyoruz. ABD, İngiltere, Almanya, İspanya, İtalya, Hollanda ve ülkemiz Türkiye son salgın sonrası büyük bir durgunluğun içine girdiler.

Seçkin dikkat isterim.

Şu ana kadar; “Düzensizlik doğmuşsa, bunalım başlamışsa bırakın piyasa güçlerine o düzeltir” diyen olmadı, her ağzını açan (sanayiciler-tüccarlar- fabrika sahipleri dahil) “Yetiş Devlet Baba!” çağırısı yapıyor.

Serbest piyasa!

Geri çekiliyor.

Devlet Baba!

Öne geçiyor.

“Yetiş Devlet Baba” aslında “Merkezi Planlama” ya geri dönmek. Bunun bir adım ötesi de sosyalist olmakl.

★★★

Gücünü piyasa ekonomisinin içine “ahbap- çavuş- yandaş müteahhit kayırmacılığını yerleştirmekten alan” AKP iktidarı şimdi ne yapacak?

Göreceğiz.

Sosyalist mi olacak?

Yoksa Atatürk ile İnönü’nün kurduğu Sümerbank modeline mi dönecek? Sümerbank modeli ilk Devlet Planlama ve sanayicilikle bankacılığı en verimli şekilde buluşturan bunalım çözme işleviydi. Piyasacılar Sümerbank’ı “devlet bez mi üretir” diyerek özele sattılar. Kapandı gitti.