Kimileri avcılığın bir spor olduğunu iddia ediyor.
Oysa spor denilen şey en azından iki taraflıdır. İki taraf da eşit haklara sahiptir ve iki taraf da yarıştığını bilir.
Ayrıca sporda güç birliği vardır. Mesela, 60 kilo bir sporcu, 100 kilo bir sporcuyla aynı sıklette yarışamaz!
Normal hayatını sürdürmeye çalışan zavallı hayvanlara tuzak kurup, eline son model dürbünlü tüfeği alıp, zavallı hayvancıkları katledeceksiniz ve biz de buna spor mu diyeceğiz, öyle mi?
Rakibin bu kadar çaresiz olduğu başka bir spor dalı var mı acaba?
Bazıları için de avcılık hobiymiş… Bir canlıyı öldürmek nasıl hobi veya spor olarak adlandırılabilir, akıl almıyor doğrusu!
Avcılığı savunanlar; atalarımızın da avlandığını, marketten, kasaptan aldığımız etler için de hayvanların öldürüldüğünü öne sürüyorlar.
Evet, atalarımız da avlanıyordu ama spor için değil,  hayatta kalmak için! Hayvanları karınlarını doyurmak veya güvenlik amaçlı öldürüyorlardı ve maalesef atalarımızın içinde bulundukları doğaya ve yaşama bizden daha çok saygıları vardı.
Biz şimdi kendimizi medeni ve gelişmiş olarak adlandırıyoruz, lakin bu saygıyı çoktan yitirmişiz.
Artık yaşamı sürdürmek için avlanmaya ihtiyacımız yok, ama içimizdeki vahşeti dindirmek için hâlâ kan akıtanlarımız var.
Yasal olsun, olmasın zavallı hayvanlara eziyet etmek, öldürmek veya avcılık adı altında katletmek gaddarlıktır, cinayettir, katliamdır!
Bir ormanda kaybolup açlıktan ölme tehlikesi ile karşı karşıya gelmedikçe, sırf keyif için bir canlının canına kıyamazsın, kıymamalısın!
Zaten zavallı hayvanların yaşam yerlerine el koyduk, bozduk yol yaptık, yaktık ev yaptık, doğanın dengesini bozarak yok ettik!
Kimilerini dişleri için, kimilerini kürkü, derisi için, kimilerini de sırf zevk için öldürdük, soylarını tükettik! Bırakalım da kalanlar nefes alsın, yaşasın.

***

Artvin’in Arhavi ilçesinde, zavallı bir yavru ayıyı tüfekle vurduktan sonra, ayıcık can çekişirken iki köpeğini üzerine salıp, parçalatan ve kendisine ‘‘avcı’’ diyen bir cani bunu videoya çekip, sosyal medyada paylaşmış.

Olaya gelen tepkiler üzerine yakalanıp Artvin Milli Parklar ve Doğa Koruma Müdürlüğü tarafından caniye 27.777 lira idari para cezası kesilmiş.
Neye yarar?
Yaptığının ne kadar zalimce olduğunun farkında bile değil ki böyle bir vahşeti paylaşma cesareti gösteriyor. Bundan ders alan diğerleri ise ceza parası ödememek için yaptıklarını gizli tutacak, kimsenin haberi olmayacak veya ‘‘Veririm parasını dilediğimi yaparım’’ diyecek…
Böyle vahşice bir eylemin cezası sadece para ile sınırlı kalırsa, parası olan caniler bu katliama devam eder.
Bu iş tümden yasaklanmadıkça ve gerektiği gibi denetlenmedikçe, bu zavallı hayvanlara eziyete devam edilecek, yaşam hakkı tanınmayacak.
Ya zavallı dağ keçileri! Korunacakları yerde, avlanmalarına izin çıkıyor!
Tarım ve Orman Bakanlığı 15. Bölge Müdürlüğü, Tunceli'de dağ keçilerini avlatmak için keçi başına 7 bin 400 lira taban fiyat belirleyerek “kapalı teklif usulü” ihale ile 17 dağ keçisinin avlanmasına müsaade ediyor.
Oysa, Hayvan Hakları İzleme Komitesi’nin yetkilileri bölgede bulunan çengel boynuzlu dağ keçileri ve bazı diğer hayvanların yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu, bu yüzden de Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi’ne (Bern Sözleşmesi) göre bunların kesin olarak koruma altına alınması gereken hayvan türleri olarak belirlenip ve koruma altına alındıklarını belirtiyor.
Yani, uluslararası sözleşmeye aykırı davranılarak, yasal çerçevede bu türün avlanması için izin verilmiştir.
Böylece Bern Sözleşmesi de çiğnenmektedir.
Madem uygulanmayacak, böyle anlaşmaların altına neden imza atılıyor?
‘‘Bir iki keçiden ne olacak!’’ deyip geçmeyin! Sırf zevk uğruna telef edilecek hayvancıkların yanı sıra, yok olacak olan milli servettir!