Dünya büyük bir sınavdan geçiyor. İnsanlık yavaş yavaş kaybetmekte olduğu değerlerini hatırlamaya başladı. 

Yaşanılan büyük salgınla; sağlığın, sevdiklerinin yanında olabilmenin, özgürce hareket edebilmenin kıymetini tekrardan fark ettik. 

Ayrıca bu pandemi bize, aslında alışa gelmiş olduğumuz rutinlerimizin günümüz teknolojileriyle başka türlü de olabileceğini gösterdi. 

Birçok işi halledebilmek için aslında fiziksel olarak orada olmaya ihtiyacımızın olmadığını gördük. Yapmak zorunda olduğumuz bazı şeylerin yeni teknolojilerle evde oturduğumuz yerden de yapılabileceğini yaşayarak öğrendik.

Maket alışverişi için dakikalarca kasa kuyruğunda bekleyip, boşa vakit harcamadan, paketleri canhıraş eve taşıma derdi olmadan, internet üzerinden alışverişin daha konforlu ve vakit tasarrufu olduğunu öğrendik.  

Saatlerce trafikte bekleyip, işe gitmeden de toplantılara katılabileceğimizi, işimizi halledebileceğimizi anladık. 

Esas, çocuklarımızın okula gitmek için sabahın kör karanlığında, buz gibi sokakta servis beklemeden, okul yolunda saatlerini harcamadan da eğitimine devam edebileceğini gördük. Geleceğimiz olan çocuklarımız için hava, su kadar önemli olan eğitimin aslında alıştığımızın dışında, çok daha konforlu ve farklı yapılabileceğini gördük. 

Tabii şu anda sistemde olan uzaktan eğitimi övmüyorum. Şu anda yapılmakta olan tam dostlar alışverişte görsün. Hiçbir şey yapmasak da bir şeyler yaptık durumu. 

Kimseyi suçlamıyorum. Birçok şeyde olduğu gibi eğitim konusunda da hazır değildik. 

***

Alt yapı ve sistem bu kadar geniş kapsamlı eğitim vermeye hazır değil. Program hazır değil, müfredat online eğitime uygun değil. Her şeyden önce öğretmenler hazır değil, bunun için eğitilmemişler. 

Bazılarının evde bilgisayarı bile yok. Olanların bir kısmı yaşlarından dolayı zaten teknoloji körü ve eğitim vermeyi bırakın, onlar sistemi doğru kullanabilmeyi öğrenmeye çalışıyorlar.

Materyaller uzaktan eğitim sistemine göre hazırlanmamış. 

Öğrenciler deseniz, bir kısmının internete erişimi yok ya da ekonomik koşullardan sınırlı. Birçoğunun bilgisayarı yok mesela. Bu yüzden de çocuklar şu anda yapılmakta olan eğitimden sorumlu tutulamayacaklarının farkındalar ve bunu da çok ciddiye almıyorlar. Yoklama yok, bu sisteme göre düzenlenmiş uygun ölçme değerlendirme yok. 

Yani aslında şu anda verilmekte olan bir eğitim yok! 

Ayrıca, tabii ki okullar sadece bilgi yüklemek için yoklar. Çocuklarımızın sosyal ve davranışsal bilinçlerinin gelişmesi için gerekliler. Diğer insanlarla düzgün iletişim kurmayı, birlikte hareket etmeyi ve yaşamayı öğreniyorlar. Okulda sadece bilgi değil, kültür de kazanıyorlar. 

Ama artık okulların ve eğitim sisteminin de değişip çağa uyum sağlama vakti geldi. Uzaktan eğitimin şimdilik çocuklarımıza bir faydası olmasa da yaşadığımız bu durum bize bazı şeyleri değiştirip farklı yapabileceğimiz konusunda ilham verebilir. 

***

Belki de geleceğin okullarında çocuklarımız sadece oyun oynayıp, vakitlerini spor yaparak, sanat ve müzikle ilgilenerek geçirecekler. Sosyalleşip, doğayı ve hayvanları sevmeyi onlara nasıl davranmaları gerektiğini, topluluk içinde yaşarken birbirlerine nasıl saygı göstermeleri gerektiğini öğrenecekler. Sadece yeni hobiler edinecekler. 

Matematik, tarih, coğrafya gibi dersleri evlerde bilgisayar başında halledecekler. Aslında iyi organize esilmiş bir müfredat ve sunumla sanal gerçeklik ortamında çocuklar evlerinde sınıftan çok daha iyi öğrenebilirler. 

Düşünün, İlber Ortaylı sanal bir ortamda çocuklarımıza tarih anlatıyor… Sonrada çocuklar, bu anlatılanları film gibi seyrediyorlar. 

Bilirsiniz, İlber Hoca hep tarihin coğrafya bilgisi olmadan anlaşılamayacağını, bunun yanında felsefe de bilmeniz gerektiğini söyler. 

Coğrafya ve felsefe dersleri de tarih dersinin içine yedirilmiş, çocuklar tarihi, coğrafya ve felsefeyle birlikte öğreniyorlar…  

Matematik, fizik ve kimya sanal laboratuvarlarda üç boyutlu öğretiliyor… 

Yabancı lisan yine sanal konuşma odalarında bire bir konuşularak öğretiliyor… 

Ne güzel olurdu değil mi? 

Böylece eğitimde de bir standart olur, zengin çocuklarıyla fakir çocuklar hiç değilse bilgi açısından aynı eğitimi alma şansına sahip olurdu. 

Aslında yapılamayacak bir şey yok. Her çocuğa bir tablet ve internet erişimi verirseniz gerisi uygun bir planlama. Mesela diyanete ayrılan bütçenin eğitime kaydırılmasıyla, eğitimde devrim yaşanabilir.

Şu anda ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde uzaktan eğitimin hakkıyla yapılmıyor olması, bu sisteminin kötü bir uygulama olduğu anlamına gelmiyor. 

Şimdilik çok ilkel bir durumda ama bize gelecekte ne kadar kıymetli imkânlar sunabileceğinin sinyallerini veriyor. 

‘‘Her şerde bir hayır vardır’’ derler ya; anlaşılan o ki bu salgın dolayısıyla yaşadıklarımız hayal gücümüzü de arttırıyor.