Polisi tanıyoruz. Ne yapacağını, nasıl davranacağını biliyoruz.

Polisin de her kurum gibi elbette ki, hataları var ama ona güveniyor, başımız ne zaman dara gelse:

“İmdat, polis!” diye bağırıyoruz. Gerçek bu...

Polis olmak için en az lise mezunu olmak ve daha sonra iki yıllık polis okulunu bitirmek gerekiyor.

Ya bekçi olmak? Polise göre o kadar kolay ki... Bir imtihana giriyorsunuz, 100 üzerinden 50 puan alırsanız geçiyorsunuz. Sonra basit bir mülâkatı takiben bekçi oluyorsunuz.

Polis olmak zor, bekçi olmak kolay ama bekçi olursanız polis kadar maaş alacaksınız ve en az onun kadar yetkili olacaksınız.

Böyle kıyak durumlara toplumda “Bundan iyisi, Şam’da kayısı” deniliyor.

“Bekçiler Yasası” çarşamba günü Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı.

İki yıldır görev yapan bekçiler artık şüphelendikleri her kişiye karşı zor kullanmak yetkisine sahip... Silah kullanmak da yetkilerine dahil!

Dileriz bu bekçiler devletine, milletine sadık olup, herkese eşit davranarak görev yaparlar... Ancak...

Çarşı ve Mahalle Bekçileri’nin çoğunun AKP yandaşlarından seçilip örgüte alınacağı ve bunların, iktidarın sokaktaki silahlı gücü olacağı iddiaları hayli can sıkıcı!

CHP’li Özgür Özel “Bütün bekçilerin devletine sadık, milletini seven gerçek bekçi olmasını diliyoruz. Birileri bekçiyi tetikçi yapmak istiyor! Bekçilerden birilerinin istediği gibi bekçi olmamalarını bekliyoruz” diyor.

Bekçi Yasası’nın neler getireceğini ileride hep beraber göreceğiz.

Bekçi yolda “Partin ne?” diye sorarsa şaşırmamak lâzım!


Bekçiler konusunun ciddi sıkıntılara yol açacağı anlaşılıyor.

Hafta içinde Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu teklifinin yasalaşmasından sonra başlayan tartışmalar devam ediyor.

Bekçilere en az polis kadar tanınan yetkiler doğru mu?

Yasada “Makul gerekçe” diye bir kavram var. Bekçiler, neyin ‘makul sebep’ olduğuna doğru şekilde karar verecek eğitime ve bilgiye sahipler mi? Her zaman gerçekçi ve tarafsız olabilirler mi, iktidar yandaşlığı ve partizanlık yaparlar mı? Bunlar yaşanarak görülecek!

TBMM İçişleri Komisyonu Üyesi CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın şunları söylüyor:

“Bekçiler maalesef AKP’ye yakın kişiler arasından seçiliyor. Arama ve uygulamada birçok suiistimal oluşabilecek riskler var.

Yasada yer alan ‘makul sebep’ nedir. Hangi kriter geçerli olacak? Giyinmesini beğenmediyse, ‘alkollü’ dediyse ya da daha önce husumeti varsa müdahale edebilir ve ‘Makul’ diyebilir. Çok muğlak bir ifade. Bunun değiştirilmesini istedik, iktidar direndi, değiştirmedi. Bu kadar yanlışta direnmenin sebebi nedir?

Yakında yolda vatandaşlara ‘Hangi partidensin?’ diye sorarlarsa şaşırmamak lâzım. Hukuka uygun olmayan bir durum maalesef. Bunun sakıncalarını hep birlikte göreceğiz.”

TEBESSÜM

Bu dairenin ahırı nerede?


Korona salgını nedeniyle işler kesatlaştı ya...  Piyasayı canlandırmak için bankalar ucuz faizle kredi musluklarını açınca yüklü bir konut kredisi sağlayan adam lüks bir daireyi geziyormuş... Komisyoncu “Dairenin fiyatı 12 milyon beyim... Çok isteyeni var. İnşallah size nasip olur” demiş.

Müşteri daireyi iyice dolaşıp dışarı çıkarken birden komisyoncuya sormuş:

“Yahu, iyi güzel amma, bu dairenin ahırı nerede?”

Komisyoncu şaşırmış:

“Anlamadım.”

“Ahırı nerede dedim!”

“Beyim ahırı ne yapacaksın? Burası Etiler! Ahır ne demek? Niçin sordun ki?”

Müşteri gülmüş:

“Bunu satın alacak inek nerede yatacak, onu merak ettim de!”

GÜNÜN SÖZÜ


Akıl para ile satılmaz ama hayatta en çok para eden de odur!