Sosyal medya AKP’yi çileden çıkartıyor, sinir sistemini bozuyor. Neden?

“Dislike olayı” iktidar partisi açısından tam bir fiyasko oldu.

26 Haziran Cuma günü canlı yayında gençliğin AKP Genel Başkanı’na gösterdiği tepki, iktidarın ilk genel seçimde karşılaşacağı tehlikenin boyutlarını ortaya koydu.

İstikbalimiz olan gençlik öfkeli, kızgın ve umutsuz!

Gelecek arayan gençlerimiz çabuk coşuyor ve duygularını frensiz, net olarak anlatıyorlar.

Bilgisayar ve akıllı telefonlarla büyüyen kuşak, iktidara internet diliyle “Dislike” dedi.

Ne demek “Dislike”?

Bu, İngilizce bir kelimedir ve karşılığı;

“Beğenmemek, sevmemek, hoşlanmamak” anlamındadır.

AKP Genel Başkanı’nın gençlerle gerçekleştirdiği “YouTube yayınında” yaşanan “Dislike” tepkisi, sosyal medyanın kaldırılması arzusunu ortaya çıkarttı.

Özgür olduğu iddia edilen demokratik bir ülkede böyle bir şey olur mu?

Böyle bir uygulama zor ama imkânsız değil. Siyasi gücü elinde tutan iktidar isterse bunu yapabilir ama tabii ki sonuçları hiç iyi olmaz.

Kızgınlık anında gündeme gelen “Kapatma” düşüncesi daha sonra öfke azaldığı için “Sosyal medyanın kontrol edilmesi” şekline dönüştürüldü.

Şimdi kısıtlamalar düşünülüyor. Bunun nasıl olacağını ve nelerin engelleneceğini ilerleyen günlerde göreceğiz.

Ancak, sosyal medyayı boğmaya çalışmanın, iktidar için daha büyük sıkıntılara yol açacağını söylemek yanlış olmaz.

★★★

Peki, gençlik neden “Dislike” diyor?

Çünkü, genç işsizlik derinleşti. Umutlarını yitiren gençlerin birçoğu ilk fırsatta Batı ülkelerine kaçmak istiyor.

Evet, gençlerimiz ülkelerini çok seviyorlar ama istikballerini “Umutsuz vaka” olarak görüyor ve kendilerine iyi bir gelecek yaratmaya çalışıyorlar.

Umutlar tükenince…


Türkiye’nin kanayan yarası “Büyüyen işsizlik!”

Resmi kayıtlara göre yaklaşık 4,5 milyon işsizimiz var… Gerçek işsizlik ise bunun en az iki katı…

Genç işsizlerin durumu içler acısı…

Eğitimli gençlerimizin birçoğu yıllardır iş bulamıyor. İktidara “Dislike” demelerinin sebebi bu…

Genç nüfus, yaşlı Avrupa için bir nimet… Bu nedenle birçok ülke eğitimli ve yetenekli gençlere kucak açıyor.

Türk gençleri işsizlikte OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği) ülkeleri arasında dördüncü sırada…

Geleceklerine umutla bakamayan gençler AKP’ye “Dislike” demesinler de ne desinler?

İktidar, sosyal medyaya yaptırımlar getirmeyi düşüneceğine genç kuşağın işsizlik sorununa eğilse daha iyi olur sanırım.

Kaplumbağa hızı!


Elektrik mühendisi ve araştırmacı yazar Semih Kalkanoğlu, yazdığı “İkinci Adamın Manevi Dünyası” adlı kitabını imzalayarak bana gönderdi.

İstanbul’dan Bodrum’a yolladığı kitabı PTT Kargo’ya 16 Haziran günü saat 14.05’te veren Semih Kalkanoğlu, üç gün sonra beni arayıp “Kitabı aldınız mı?” diye sordu.

“PTT Kargo’nun hızı malûm… Bu kadar çabuk gelmez!” diye cevap verdim.

Sevgili okurlar… Kitap İstanbul’dan Bodrum’a tam 14 günde geldi. O da, Semih Kalkanoğlu’nun takipçiliği sayesinde gerçekleşti. Semih Bey, PTT Genel Müdürü Hakan Gülten dahil aramadığı yer bırakmadı ve kitap ısrarlı bir takipten sonra 30 Haziran Salı günü saat 13.30’da bana teslim edildi.

Semih Kalkanoğlu’nun kitabını kaplumbağa getirse, herhalde PTT Kargo’dan daha önce ulaştırırdı sanırım…

NOT: Semih Kalkanoğlu’nun, Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürk’ten sonra İkinci Adamı olan İsmet İnönü’nün manevi dünyasını anlatan kitabının analizini okuduktan sonra yazacağım.

GÜNÜN SÖZÜ


Yapamayacağınız işler için hiçbir zaman kimseye söz vermeyin!