Şikâyetler taşkın bir sel gibi akıyor...

Bir ayı aşkın zamandır ev hapsinde bulunan 65 yaş üstü insanlarımızdan gelen mesajların özeti şu: “Koronavirüsten değil ama ev hapsinden öleceğiz!”

Haftalardır devam eden sokağa çıkma yasağını eleştiren bazı yaşlılar “Adalet mi bu?” diye yakınıyorlar. Bu grubun arasındaki okurlarımdan birinin mesajı ilginç:

“Bizde adalet aramak, genelevde bakire aramaya benzedi!” diyor.

“Çok bunaldık, imdaaat!” diyenler “65 yaş üstündekiler için küçük iyileştirmeler yapılamaz mı?” diye soranlar da çok.

★★★

Tamam... Bu yaş grubu riskli ama maalesef dayanma noktasının sonuna gelenler var... “Psikolojimiz bozuldu. Vücut sağlığımız tehlike sinyalleri veriyor. Bizleri yok etmek mi istiyorlar?” diyenlerin sayısı az değil.

Mutlaka bir çare bulunması gerekiyor.

Yaşlıları zorla evde tutmanın ve yasağı dinlemeyenleri ciddi para cezalarıyla korkutmanın yasal olmadığını ileri süren hukukçular var.
Mesela Hukukun Egemenliği Derneği Onursal Genel Başkanı Avukat A.Erdem Akyüz şöyle diyor:

“Sokağa çıkma yasağı genelgesi, kendisine dayanak olarak gösterilen ‘İl İdaresi Kanunu’ ile ‘Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’na uygun değildir. Ayrıca bu yönleriyle yasağın Anayasa’ya aykırılığı ve ‘Anayasa ihlali’ olduğu da söylenebilir.”

★★★

65 yaş üstündekilere sürekli ev hapsi birçok yan dert ortaya çıkarıyor.

Okurlarımdan Prof. Dr. Hatice Aysel Kara’nın bu konudaki mesajı (özetle) şöyle:

“Bu yasak elbette salgının yayılmasını önlemek için alınmıştır, yararı mutlaka vardır. Ancak haftalarca süren sokağa çıkma yasağının yaşlı nüfusta bunalımlara yol açması kaçınılmazdır.

Tıpta uygulanan bir ilaç tedavisinde bazen yan etkiler ortaya çıktığında ya ilaç değiştirilir veya doz ayarlaması yapılır.

Depresyon, aynen damar sertliği gibi, kemik erimesi gibi yaşlılıkta karşılaşılan patalojilerden biridir.

Bu yaş grubunda on-on beş metrekarelik tek bir odada yaşayan veya kimsesi olmayan yaşlı kişileri de göz önüne alırsanız tahribatın derecesini tahmin edebilirsiniz. Yasağın bütünüyle kaldırılması doğal olarak hastalığın yayılmasına neden olabilir ama yan etkisi olan ilaçta doz ayarlaması gibi, bu uygulamada da (sosyal mesafe uygulanmak ve maske kullanmak kaydıyla) bazı düzenlemeler yapılmalıdır.”

Üstünlerin hukuku!


Murat Ağırel ve OdaTv’nin iki Barış’ı başta olmak üzere tutuklu gazeteciler adaletten umutlarını kestiler... Avukatlar artık tahliye için bir talepte bulunmayacaklarını açıklayıp “Tek beklentimiz iddianamelerin yazılması” dediler.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, bir karşı oy yazısında “Demokratik toplumda ne kadar sert ve aykırı olursa olsun, ifade edilen görüş ve düşüncelerden dolayı tutuklama tedbirine başvurulması kabul edilemez” demişti. Yani sanıklar tutuksuz yargılanabilirler ama ne yazık ki, bizde hukukun üstünlüğü yok, üstünlerin hukuku var!

TEBESSÜM

Dırdır ve gırgır!


Yasak nedeniyle bir ayı aşkın süredir sokağa çıkamayan Temel, arkadaşı Dursun’la telefonda konuşuyor:

“Dursun’cuğum, şekerimizi, kolonyamızı aldık, görücü bekler gibi evde oturduk, virüs bekliyoruz!”

“Haklısın Temel’ciğum... Bu gidişte evde virüsten değil, karı dırdırından öleceğiz!”

“Aman dırdır filan deme ve sakın karınla kavga etme! Gidecek yerimiz kalmadı!”

“Doğru, memlekete bile gidemeyiz... Bizim köyde Korona testi pozitif çıkan biri, bütün akrabalarından helallik isterken hepsine sarılıp şapur şupur öpmüş... Bütün köy karantinaya alındı!”

GÜNÜN SÖZÜ


Ne az konuşan kişiler aptal, ne de çok konuşanlar akıllıdır!