Mustafa Kemal Atatürk’ün 57 yıllık ömrünün büyük bir bölümü savaşlarla geçti... Çanakkale’de, Millî Mücadele yıllarında büyük zaferler kazandı, ülkeyi düşman istilasından kurtarıp yeni bir devlet kurdu...

Bunlar, hiçbir faniye nasip olmayacak muazzam başarılardır. Fakat o “Benim en büyük eserim Cumhuriyet’tir” diyerek, Cumhuriyet’i hepsinin üstünde tutar.

Türk ulusunun en büyük bayramı olan Cumhuriyet’in 97’nci yılını dün buruk bir şekilde kutladık...

Milli bayramlara alerjisi olan iktidar, koronavirüs salgınını bahane ederek yasaklar getirdi.

İktidar partisinin yaptığı her türlü toplantı serbest, ama Cumhuriyet kutlamaları yasak!

Bu işin iyi niyetle bağdaşır bir yanı yok!

Amaçları belli... Cumhuriyet değerleri bir bir yok edilmek isteniyor!

İçişleri Bakanlığı’nın engellemesine rağmen Cumhuriyet sevdalısı halkımız, büyük bayramı imkân nispetinde sevgi ile kutladı!

★★★

30 Ağustos Zaferi’mizden sonra dağılarak kaçışan Yunan ordularının Başkomutanı General Trikopis, Türk askerleri tarafından yakalandı...

Esir alınan Yunan generali, Mustafa Kemal Atatürk’ün huzuruna çıkarttılar.

Hakaret ve aşağılanma bekleyen General Trikops, gördüğü iyi muamele karşısında şaşırdı kaldı.

Atatürk ona “Sayın general, siz bizim esirimiz değil, misafirimizsiniz” diye saygı gösterdi ve ikramlarda bulundu.

Bir süre esir tutulduktan sonra serbest bırakılan General Trikopis, Yunanistan’a döndü. Fakat vefalı bir düşmandı ve Atatürk’ün asil davranışı onun ruhunda büyük bir minnet duygusu yaratmıştı.

General Trikopis her yıl 29 Ekim’de, Atina’daki Türk Büyükelçiliği’ne giderek Atatürk’ün fotoğrafının önüne geçip saygı duruşunda bulunmayı gelenek haline getirdi. Emekli olduktan sonra da 1956 yılında ölünceye kadar hiçbir yıl bu saygı duruşunu kaçırmadı.

Bizdeki bir kısım gerici çevrelerin, memleketi kurtaran Mustafa Kemal Atatürk’e, bir Yunan generali kadar vefa göstermemesi üzücüdür!

★★★

Mustafa Kemal Atatürk’ün başkomutanlığında kazandığımız Millî Mücadele’nin bir benzerine dünya tarihinde rastlanmaz...

Kurtuluş Savaşı’nın her günü, her anı, her safhası, Atatürk’ün askeri dehasının yarattığı birer mucizedir.

Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle Milli Mücadele ile ilgili bazı notlar çıkarttım.

Sanıyorum bunları çok kişi bilmez. İlginizi çekeceğini sanıyorum. Okuyalım:

★★★

1) Kurtuluş Savaşı’nda birçok rütbeli kadın askerimiz görev almıştı. Hepsi de kahramanca savaştılar. Rütbeli kadın askerlerimiz arasında dünya tarihine geçmiş bir kadın asker de vardı. Bu kadın asker, üsteğmen rütbesiyle savaşan Erzurumlu Kara Fatma idi. Üsteğmen Kara Fatma, 43 kadın ve 700 erkekten oluşan bir müfrezenin komutanlığına bizzat Mustafa Kemal tarafından atanmıştı.

2) Dünyada “Başöğretmen” sıfatı taşıyan tek lider Mustafa Kemal olmuş ve bir de “Geometri kitabı” yazarak, üçgen, dikdörtgen, açı ve daha 48 geometri teriminin isim babası olmuştu.

3) Yıl 1930: Mustafa Kemal, Yalova’da köşküne doğru giderken bir de bakar ki, bir bahçıvan koskoca bir çınar ağacını kesmek üzere... “Sen hiç hayatında böyle bir ağaç yetiştirdin mi ki kesiyorsun?” diye sorar. Bahçıvan korku ile “Kesmezsek köşkü kaybedeceğiz Paşam... Ağacın kökleri köşkün temelini kaldırdı, yapraklar da pencereden girmeye başladı” diye cevap verir. Mustafa Kemal kısa bir süre düşünür ve şöyle der: “O zaman köşkü ağaçtan uzaklaştırırız.”

Atatürk, İstanbul’dan getirilen tramvay raylarını, temelini biraz kazarak köşkün altına döşetir. Yalovalıların “Yürüyen Köşk” dedikleri bu köşkü ağaçtan 4 metre 80 santim kenara çektirir ve bugün halen ayakta olan çınar ağacını da kurtarır.

 Mustafa Kemal’in 1930 yılında gerçekleştirdiği bu olayın benzeri, 1996 yılında, yani tam 66 yıl sonra Amerika’da uygulandı. Bir bina raylar üzerinde 2 metre çekildiği için televizyonlarda dakikalarca, sanki dünyada ilk kez yapılan bir olaymış gibi tüm dünyaya duyuruldu.

4) Yıl 1933: Amerika’nın Wanderbit Üniversitesi profesörlerinden Kirk London, üniversitenin laboratuvarında yeni üretilen bir çiçeği “Atatürk çiçeği” adını vermiş ve bu çiçek tüm dünyada üretilerek bu isimle satılmaya başlanmıştı.

5) Yıl 1938: General McArthur sıkıntılı günler geçirmektedir. Bir gün, yanında duran kişilere döner ve şöyle der: “Şu anda sizleri değil, büyük insan Mustafa Kemal’i görmek için neler vermezdim.”

6) Yıl 1938: İranlı bir şair, Atatürk’ün ölümü üzerine Tahran’da bir gazeteye şiir yazar. O şiirin ilk satırı şöyledir: “Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse, başına Mustafa Kemal gibi bir lider getirir.”

7) Yıl 1996: Haiti Cumhurbaşkanı vasiyetinde mezar taşına şu metnin yazılmasını istemişti: “Bütün ömrüm boyunca Türkiye Cumhuriyeti’nin lideri Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamış ve uygulamış olmaktan dolayı mutlu öldüm.”

8) Yıl 2000: ABD Başkanı Bill Clinton, Milenyum mesajında “Milenyumun hiç şüphe yoktur ki, büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Çünkü o yılın değil, asrın lideri olabilmeyi başarmış bir liderdir” demişti.

9) Yıl 2005: Amerika’nın ünlü ekonomistlerinden Mr. Johns “Türkiye ekonomik krizle savaşta, bir tek Atatürk’ü örnek alsın yeter” önerisinde bulunmuştu.

10) Norveç dilinde “Atatürk gibi olmak” isimli bir deyim bulunmaktadır.

Temel’in fendi Papa’yı yendi!


Temel, Vatikan’da gezerken, çok uzun bir kuyruk görür. Bir İtalyan’a:

“Nedir bu kuyruk sinyor?” diye sorunca adam:

“Papa, parsel parsel cenneti satıyor. Cennetten yer almak isteyenlerin kuyruğudur bu...” diye cevap verir.

Temel merak eder:

“Kaça satıyor?”

“Bir parsel bin Euro...”

Temel kuyruğa girip sabırla bekler... Kilisenin kapısına ulaştığında görevlilere:

“Cennetle ilgilenmiyorum. Ben cehennemin tamamını satın almak istiyorum.” der.

“Olmaz! Burada cehennem satışımız yok!” diye cevap verirler.

Temel cehennemi satın almakta ısrar eder.

Onu ikna edemeyen görevliler gidip Papa’ya durumu anlatırlar.

Papa gülerek “Bir insan bu kadar salak olur mu?” der ve ekler:

“Gidin sorun bakalım, cehennemi tamamına ne kadar veriyormuş bu akılsız adam?”

Kapıya inip Temel’e sorarlar.

“Peşin para 10 bin Euro veririm” der.

Papa, Temel’i içeri çağırır, parayı alır, hazırlattığı belgeyi imzalar, sonra onu gülerek uğurlar.

Dışarı çıkan Temel, kapıda cennetten yer almak için bekleyen binlerce kişiye Papa’nın imzasını taşıyan mühürlü belgeyi göstererek:

“Ey uşaaklar... Cehennemin tümünü ben satın aldım, cehenneme kimse giremez! Cennet için uğraşmanıza gerek kalmadı. Artık hepiniz cennetlik oldunuz” diye seslenir.

Bu sözleri duyan kalabalık dağılır, meydanda kimse kalmaz.

Papalık, cehennemi Temel’den geri alabilmek için hâlâ pazarlık etmekte... Son durum:

Papa 6 milyon Euro veriyor, Temel 10 milyon Euro’da ısrar ediyor.

 Kıssadan hisse:

 Akıllı insanlar çoğalırsa, halkı aldatan din tüccarları iflas eder!

GÜNÜN SÖZÜ


Cumhuriyet idaresi erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir. (Mustafa Kemal Atatürk)