SÖZCÜ yazarı Aytunç Erkin ilginç bir kitap yazdı... Hem ilginç, hem önemli...

Kitabın adı: DAYININ CASUSLARI.

(Türk Silahlı Kuvvetleri- MİT-Emniyet-Yargı)

Erkin “Bu filmde anlatılan kişi, olay ve kurumlar tamamen gerçek belgeler, itiraflar ve olaylar ürünüdür” diyor.

“Dayının Casusları” kitabında 2005 ile 2016 yılları arasında yaşanmış olaylara dair birçok belge ve bilgi var.

Düzmece Ergenekon davası ve FETÖ olayları...

15 Temmuz rezil darbe girişiminin öncesinde ve sonrasında yaşanan olaylar...

Heyecanlı bir üslûpla anlatılıyor.

★★★

Kitaptan iki alıntı... Okuyalım:

“Çok fazla kişi vardı. Birbirlerini tanımaları istenmiyordu...

Malikanenin içerisinde de eşi ile kalmadı...

Bahçede bulunan küçük müştemilatta dört gece geçirdiler...

Malikaneye giderken yol üstünde eşyalarını görevliye bıraktılar...

Kendilerine bir de kod ismi verilmişti...

Ve orada ilk kez şunu duydu: ‘Dayı’nın akrabaları geldi, haber verin!’

KİM BU DAYI?”

★★★

“O gün ilk defa sabah 5 civarında uyanır...

Heyecanlıdır...

Elindeki mektubu kriminal şubeye götürecek ve ‘Kim’ olduğuna ulaşacaktır...

Eşini öper, çocuklarına sarılır ve... Hayal kırıklığı yaşar...

Çünkü parmak izi tespit edilememiştir...

Bir dostu pasaport şubeye gitmesini söyler ve gider...

Artık ilk parmak izi tespit edilmiştir!

Türkiye’nin tarihi, yeniden yazılacaktır...

KİM BU HAYALET?”

Hepsi kitapta... (www.sozcukitabevi.com – 0212 948 22 78)

Tuzağı bozabiliriz!


“Türkiye bir tuzağın içine çekilmek isteniyor. Fakat... Akılcı davranırsak bu tuzağı bozabiliriz.”

Yukarıdaki sözler Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan’a ait.

Peki, emperyalist ülkelerin bizi içine çekmek istedikleri tuzağı nasıl bozabiliriz?

Tantan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, şimdiye kadar yapılan bütün hataları görerek siyasetçileri çağırıp, devlet aklını öne çıkartarak tuzağı bozabileceğini söylüyor ve ekliyor:

“Suriye’de neden Rusya’dan çözüm bekliyoruz ki?

Suriye halkıyla kavgamız yok. Orada akrabalarımız da var. Batı’nın kullandığı terör örgütlerinin Suriye’de faaliyet göstermesine neden izin verelim?

Bizimkiler niçin buna çözüm bulamıyor? Neden Rusya’dan çözüm bekliyorlar ki?

Suriye Devlet Başkanı Esad ile masaya oturmazsınız, bu anlaşılabilir. Fakat, Esad’a güvenmiyorsanız Suriye’de başkalarıyla masaya oturursunuz.

Bunu yapmadıkça bölgeye ABD, İngiltere ve İsrail hâkim olur!”

★★★

Sadettin Tantan’ın sözlerinden Suriye ile diyalogun şart olduğunu anlıyoruz. Bunlar akılcı görüşlerdir.

Dışarıda bugüne kadar izlenen yanlış politikalar düzeltilmedikçe her geçen gün Suriye bataklığına biraz daha fazla gömülürüz.

TEBESSÜM

Daha kötüsü var mıdır?


Yanlış olduğunu gördüğümüz konuları eleştiriyoruz. O zaman bir kısım iktidar yandaşı “Olayların iyi tarafını görmeden her şeyi kötülüyorsunuz!” diye bize saldırıyor!

Hikâyedeki Bektaşi haline döndük...

Çarşıda dolaşmakta olan Bektaşi’yi meyhaneden çağırmışlar:

“Gel erenler” demişler. “Şurada iki testi şarap var. Biz hangisinin daha iyi olduğunu anlayamadık. Sen seçiver.”

Bektaşi birinci testiyi başına diker dikmez elinden atmış ve ağzındaki şarabı yere tükürerek dışarı fırlamış...

Arkasından seslenmişler:

“Hey erenler, ikinciden de bir yudum alıp baksana”

Bektaşi cevap vermiş:

“Nesine bakayım onun? Bundan daha kötüsü olmaz ki?”

GÜNÜN SÖZÜ


Ülkemizdeki yalaka takımı, söyledikleri değil, söylemedikleri yüzünden iyi kazanır!