Düşman kapımızdan geçti, dünyanın kâbusu olan koranavirüs Türkiye’ye de geldi.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Avrupa’dan gelen bir yurttaşta koranavisrüs tespit edildiğini açıkladı.

Bence Sağlık Bakanı, başlangıcından beri virüsle iyi mücadele ediyor.

Tehlike içeri girdi ama paniğe kapılmaya gerek yok.

Sağlık Bakanı’nın uyarılarını dinlemek, temizliğe dikkat etmek, eğer zorunlu değilse kalabalık yerlerde bulunmamak gerekiyor.

Aklın emrettiği her önlem alınmalı!

★★★

Ya diğer meseleler?

Ülkemizi saran ve her geçen gün büyüyen sıkıntılarla nasıl baş edeceğiz?

Bizim siyasetçilerde genellikle lâf çok ama iş yok!

Açıklanan işsizlik rakamları asalında koranavirüs kadar tehlikeli, fakat nedense pek aldırış eden olmuyor.

İşsiz sayımız 4 milyon 394 bin kişi oldu. Açıklanan bu ama aslında çok daha fazla... 4 milyonu aşkın Suriyeli ülkemizdeyken gerçek işsiz sayısını bilemeyiz.

İşsizlik virüsünün yayılması, iktidarın çizdiği mutluluk tablolarını yalanlıyor.

★★★

Sorunlarımız giderek ağırlaşıyor:

- Koronavirüs korkusu...

- Edirne’de sınıra yığılan sığınmacıların dramı...

- Kelepçeli basın... Hapse atılan gazeteciler...

- Kadınlara uygulanan şiddet... Çürüyen vicdanlar...

- İşçi, memur, emekli ve çiftçinin zorlaşan hayat şartları...

- İdlib’de rejim askerlerini, Soçi Mutabakatı ile varılan anlaşmadaki sınırlara geri gönderecektik. Fakat gönderemedik! Şimdi Türk askerinin gözlem noktaları rejim güçlerinin çemberi altında kaldı. Bu çok riskli.

- Moskova’da Türk heyeti kapıda bekletilerek yapılan terbiyesizlik çok üzücü.

★★★

AKP’den kopan siyasetçilerin toplandığı “Ali Babacan’ın DEVA Partisi” ile “Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi” AKP iktidarını iyice yıpratıp güçten düşürecek gibi görünüyor ve bunun memleket için hayırlı olacağı düşünülüyor.

Son bir haftada 6 gazetecinin tutuklanması da gösterdi ki, ülkemizin en büyük sorunlarından biri adalettir!

Ülkeleri yakan ve halkı mutsuz eden adaletsizliktir.

Adaletimiz ne yazık ki, her geçen gün irtifa kaybediyor!

Eğer adaletin yoksa, yüz defa hacca gitsen nafiledir!

Tutuklamak şart mıydı?


Libya’da şehit olan MİT mensubuna ilişkin haberler nedeniyle 6 gazetecinin tutuklanmasını, basın özgürlüğüne ve halkın haber alma hakkına indirilmiş bir darbe olarak niteliyorum.

Yargılanmasınlar demiyorum!

Yargılansınlar ama tutuklu yargılamak şart mıdır?

Evet, Barış Terkoğlu, Murat Ağırel, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Aydın Keser, Ferhat Çelik tutuksuz yargılanamazlar mıydı?

Kaçma ihtimalleri yok, delilleri karartma ihtimalleri yok, yerleri-yurtları-adresleri belli...

Neden tutukladınız sayın yetkililer?

Yasalarda tutuklanma istisnaidir. Sanıklar tutuklanmadan da yargılanabilirler.

Basın özgürlüğüne aykırı bu durum gazetecilere gözdağı verilmek istendiğini gösteriyor ve Türkiye’nin demokratik ülkelerdeki itibarını zedeliyor! Yazık!

TEBESSÜM

Mutlu bir adamın itirafı


Kadim okurlarımdan olan İbrahim Bey’den mizah yüklü bir mesaj aldım.

“Ben kendi hesabıma virüsten memnunum” diyor ve şunları yazıyor:

“Koronavirüs hayatımda şimdiye kadar bana faydalı olan en iyi şey.

Karım artık hiçbir seyahate gitmek istemiyor.

Hiçbir şey satın almıyor, çünkü çoğu Çin’den geliyor.

Kalabalığa girmemek için alışveriş merkezlerine de gitmiyor.

Tüm zamanını ağzı kapalı bir maske içinde geçiriyor.

Bu benim için virüs değil, bir nimet yaa!”

GÜNÜN SÖZÜ


Kötü virüs yok olur, kötü hava düzelir, kötü insan düzelmez!