Merdan Yanardağ...

Adı gibi mert, yiğit bir meslektaşımız...

Ben ona “Günümüzün şövalyesi” diyorum.

Çünkü amansız bir demokrasi mücadelesi veriyor.

Tele-1 televizyonunun kurucusu ve genel yayın yönetmeni olan Merdan Yanardağ, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından Tele-1 ve Halk TV’ye uygulanan haksız, keyfi ve sistematik cezalandırmaya karşı yayınladığı bildiride iktidarın medya üzerindeki ağır baskısını eleştirerek şöyle diyor:

“Anayasa ile teminat altına alınan basın, ifade ve düşünce özgürlüğü, bugün ağır bir tehdit altındadır.

Türkiye’nin içinden geçtiği ve yönünü aradığı bu tarihsel dönemeçte, RTÜK bir sansür ve baskı aygıtı olarak kullanılmaktadır.

Son olarak TELE-1 ve Halk TV’ye verilen 5 günlük ekran karartma cezaları, son 25 yılın en ağır yaptırımıdır. Dolaysıyla, söz konusu cezalara karşı çıkmak, gerçekte her eğilimden yurttaşın anayasal hak ve özgürlüklerini savunmak anlamına gelecektir.”

★★★

Merdan Yanardağ, TELE-1 ve Halk TV ekranlarının karartılacağı 5 gün boyunca bütün TV kanallarını 1 dakika süreyle ekran karartmaya davet ediyor, “Düşünce ve ifade özgürlüğünden yana bütün meslektaşlarımızın bu çağrıya uyacağına inanıyor, basın ve ifade özgürlüğü için bütün toplumu dayanışmaya çağırıyoruz.” diyor.

Fazla ihtimal vermiyorum ama dilerim bütün televizyonlar bu çağrıya uyar ve antidemokratik cezaları böylece protesto eder.

Tabii bunun için önce medeni cesaret gerekiyor!

İktidara midelerinden bağlı olanların böyle bir davranış içine girip, düşünce ve ifade özgürlüğünü savunmalarının mümkün olmadığı inancındayım.

Merdan Yanardağ’a onurlu mücadelesinde destek olmak, ifade ve düşünce özgürlüğünden yana olan gerçek demokrat herkesin görevidir.

65 yaş üstü yurttaşlara yaşamayı haram ettiler!


Kendileri için uygulanan yasakları anlamsız bularak protesto eden 65 yaş üstü okurlarıma gönülden hak veriyorum. İleri yaştaki yurttaşlara azap çektiriliyor!

Muzaffer Kartal adındaki okurum (msmkartal@gmail.com)Ben de size sosyal medyada paylaşılan ve duygularımızı yansıtan bir yazıyı gönderiyorum.” diyor. Okuyalım:

★★★

“Sayın ilgililer... 65 yaş üstü bir vatandaş olarak mağduriyetimin giderilmesi hususunda bilgi arz edeceğim.

Gün içinde saat 10.00 ile 20.00 arası sokağa çıkma serbestim var. Bu yaz günü 20.00’den sonra evdeyim. Neden acaba?

O saatte daha güneş bile batmıyor. 4 aydır evdeyiz. Benim de çocuklarımla, torunlarımla ve arkadaşlarımla bir akşam yemeği yemek hakkım değil mi?

Yaz sezonunda arabamla bir tatile gidemiyorum. Yayınlanan tebliğ gereği 199 veya internetten izin alınması gerekiyor. O da (âdeta bitirme sınavına girer gibi) bir sürü ağır şarta bağlı!

Ben seyahat özgürlüğümü istiyorum. Hem tatil yapayım, hem de ülkeme ekonomik katkı sağlayayım istiyorum.

65 yaş üstü için Türkiye’nin her yerinde aynı kısıtlama var. Ben, sabah erken veya akşam geç saatte, serinlikte yürüyüş yaparım. YASAK...

Bu tür kısıtlamalar insanın dengesini bozuyor. Sizler bize ihtimam gösterdiğinizi zannederken bizi daha çok bozuyor, mahvediyorsunuz.

Şimdiye kadar gösterdiğiniz ihtimama sonsuz teşekkürler ama artık bizim de sosyal yaşam hakkımızın olduğunu göz önüne alarak buna göre düzenlemeler yapmanızı bekliyoruz. Biz yaşlıların büyük hayat tecrübesini ve kendimize çok iyi bakacağımızı takdirlerinize sunuyorum.

Ey yöneticiler, ey İçişleri Bakanı, ey Sağlık Bakanı, ey Bilim Kurulu sesimizi duyun artık!

GÜNÜN SÖZÜ


Yaşlılarına değer vermeyen uluslar asla gelişemezler!