Aslında erken seçimi tartışmak için vakit erken...
Normal seçimler 2023’te... Yani daha 3 yıl gibi uzun bir süre var. Fakat erken bir seçim olacağı kesin gibi görünüyor.
“Erken seçim” denilince hemen bu yıl içinde ya da önümüzdeki yıl yapılacak gibi düşünmeyin.
2023 yılından önce yapılacak her seçim erken seçimdir.
Peki, sözü geçen erken seçim ne zaman olabilir?
Ben bunun 2022 yılında olacağı kanaatindeyim. Ülkenin gidişatı, AKP iktidarının 2023’e kadar dayanması ihtimalinin zor olduğunu gösteriyor!
★★★
Kanal İstanbul yapılmaya başlanırsa, uzun yıllar ülkenin gündeminden çıkmayacak.
Çünkü kanalla birlikte, büyük gemilerin geçebilmesi için 60 metre yüksekliğine en az 6 -7 köprü inşa edilmesi ve yeni yolların açılması 6 -7 yıl, belki de daha fazla sürecek.
Halkın çekeceği ağır sıkıntılar, kanal yapımı bittikten sonra da devam edecek.
Ülkenin binbir sorunu varken eldeki paraları Kanal İstanbul’a gömmek AKP için büyük bir stratejik hata olacak.
“20 milyar dolar” deniliyor. Yaklaşık 120 milyar lira eder. Bu müthiş parayla ülkeye neler yapılmaz ki!
★★★
AKP, âlâyı vâlâ ile açıklanan kanal projesinden oy bekliyor ama tam tersine, bu çılgın projenin AKP’nin yıkımına sebep olacağını düşünüyorum.
İnşaat masrafları, yapım sırasında çıkacak dertler, yaşanacak her türlü sorun hep halka yansıyacak ve İstanbul’da yaşam daha da zor hale gelecek.
Kanal İstanbul, erken de, zamanında da yapılsa 2023 seçimlerini AKP’ye kaybettirecektir!
Geçim sıkıntısı, artan pahalılık, ağır zamlar milletin belini bükerken “sükse olsun diye” çılgın bir projeyi uygulamak iktidara hayır getirmeyecek.
★★★
AKP’nin “Erken seçim-meçim yok. Seçimler zamanında yapılacak!” demesine bakmayın siz... Ülkemizde zamanında yapılan kaç seçim var ki?
Siyasiler “Gündemimizde seçim-meçim yok!” dedikleri vakit bilin ki, bir süre sonra seçim gündeme gelecektir.
Halkımıza kan ağlatan zamlar devam ettikçe iktidarın 2023 yılına kadar dayanabilmesi mümkün görünmüyor.
Çığ gibi büyüyen dertler, seçimleri mutlaka öne aldırtacaktır!
TEBESSÜM
Söylenen her şeyi anlayan ayı!
Emekli Hukuk Hâkimi Erdoğan Gökçe, arkadaşının büyük dedesinin yaşadığı fıkra gibi bir öyküyü anlatıyor:
Yıl 1908... İkinci Meşrutiyet’in ilan edilip padişahın tahttan indirildiği dönem...
Nazif Dede, dalgın bir şekilde Dolmabahçe’ye doğru yürürken yolda bir ayı satıcısı ile karşılaşıyor. Ayı satıcılığı o tarihte geçerli bir meslek... Nazif Dede ile ayıcı arasında şu konuşmalar geçiyor:
★★★
NAZİF DEDE: “Bu ayıları ne yapıyorsun evlâdım?”
AYICI: “Satacağım beyim.”
NAZİF DEDE: “Kaça satıyorsun?”
AYICI: “Küçüğü 5 Mecidiye, büyüğü 3 Mecidiye.”
NAZİF DEDE: “Fiyatları hatalı söylemiyor musun? Küçük ayı için fazla, büyük ayı için az istiyorsun.”
AYICI: “Beyim, bu küçük ayı Rumeli ayısıdır, her söyleneni anlıyor. Büyük ise başka bir yörenin ayısı. Ne söylesen anlamıyor!”
★★★
Emekli Hukuk Hâkimi Erdoğan Gökçe “Çıkan sonuç şu” diyor ve ekliyor:
“Rumeli’nin ayıları bile akıllı oluyor. Bu hikâye ile kimseye hakaret etmeyi düşünmedim. Sadece geçmişte yaşanan gerçek bir olayı anlattım! Bunu anlatmamın nedeni Rumeli sevgisidir.”
GÜNÜN SÖZÜ
Her savaş kimin haklı olduğunu değil, kimin güçlü olduğunu belirler!
