Eskiden yılbaşı yaklaştıkça toplumu Milli Piyango heyecanı sarardı.

Büyük ikramiye ile neler alınacağı hesaplanır, hayaller kurulurdu.

İkramiye çıkmasa da insanlar onun hayaliyle güzel günler geçirir, mutlu olurlardı.

Bu yıl heyecan yok! Hadi “Hiç yok” demeyelim ama eski yıllara göre pek az olduğu kesin!

Gerçi Eminönü’ndeki Nimet Abla Gişesi’nin önünde kuyruklar görünüyor ama önceki yılların yoğunluğu ile ölçülmesi mümkün değil!

Toplumda genel bir isteksizlik var… Neden?

Bunun tek sebebi güvensizlik!

Cumhuriyetin ilk yıllarından beri “Talih kuşu” olarak çekilişleri devam eden Milli Piyango, günümüzde önemli ölçüde güven kaybetmiş durumda...…

Anlatılan çeşitli olaylar, toplumda dolaşan söylentiler ve ortaya atılan iddialar, insanların çekilişlere tereddütle bakmasına sebep oldu. Milli Piyango İdaresi’nin yapacağı ilk iş, eski güveni tekrar sağlamak olmalı! Aksi halde bu iş yürümez!

★★★

Milli Piyango gibi “Sayısal Loto”ya da ilgi azalmış görünüyor. Neden?

Sayısal Loto “Bilinmez Loto” haline geldi de ondan...

Büyük ikramiyeyi kazanma şansı neredeyse SIFIR gibi...

Eskiden 1 ile 49 sayıları arasından 6 rakam seçilir ve 6’yı bulan büyük ikramiyeyi kazanırdı.

Şimdi piyangoyu düzenleyenler, kendilerine daha fazla para kalsın diye “Çılgın Sayısal Loto”yu icat ettiler. Daha doğru bir tabirle, işin içine ettiler!

49 numara, 90’a çıkartıldı ve büyük ikramiyeyi kazanmak “622 milyonda bir” hale getirildi. Yani imkânsız gibi oldu!

Haftalar, aylar geçiyor ama bir türlü 6 bilen çıkmıyor!

Çünkü 90 rakam arasından 6’yı tutturmak, bilgisayarda yapılan hesaplara göre tam 622 milyonda bir ihtimal…

Hani bir tabir vardır… Gerçekleşmesi imkânsız işlere “Ölme eşeğim ölme!” denir.

Sayısal Loto da o hale geldi!

Vatandaşın umutlarına yazık ettiler!

★★★

CHP Zonguldak Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi KİT Komisyonu üyesi Deniz Yavuzyılmaz:

“Şirketlerin kasası vatandaşa dağıtmadığı para ile doluyor.

50 çekilişin hiç birinde büyük ikramiyeyi kazanan olmadı.

Yeni sistem, kimse kazanamasın diye kurgulanmış!” diyor.

Yavuzyılmaz haklı...

Kimlerin aklına geldiyse, hangi parlak beyinler icat ettiyse, Sayısal Loto’daki bu yeni sistem, hem lotoya olan ilgiyi azaltıyor, hem de insanların umutlarını ve hayallerini pırasa gibi doğruyor!

★★★

Tüm yetkililere hatırlatıyorum:

1 ile 49 sayıları arasından 6 rakam seçilerek oynanan “alışılmış eski loto sistemine dönmek” en akıllıca hareket olacaktır.

Böylece ilgi artar, oynayan da oynatan da memnun olur! Aksi halde bu işin sağlıklı yürümesi çok zor!

Sadece bu yıl oldu bütün bunlar!

Laik demokratik bir hukuk devletinin en önemli sermayesi güvendir.

Adaletin olmadığı yerde güven de olmaz!

Hayatta hiçbir makam, hiçbir koltuk, hiçbir unvan, “hayatta güvenilir insan olmak” kadar onurlu değildir.

Önce güven diyoruz. Bir ülkeye huzurun gelmesi, işlerin düzelmesi, ekonominin rayına girmesi için toplumda güven ortamının yaratılması şarttır.

Oysa ülkemizde ne görüyoruz?

Adalet, hakkaniyet, güven ve eşitlik ilkeleri kayıplara karışmış!

İnsanlarımızın çoğu endişeli, ürkek, güvensiz ve kuşkulu...

Bu ortam düzelmedikçe toplum olarak huzura kavuşmamız hayal olur!

★★★

SÖZCÜ’nün kardeşi KORKUSUZ Gazetesi yazarlarından Can Ataklı, Soner Yalçın’ın bir yazısından etkilenerek 22 Aralık günü sütununda şunları yazdı:

“SÖZCÜ Gazetesi’ndeki köşesinde Soner Yalçın’ın feryadını okudum hafta sonunda...

Oda TV’nin de sahibi olan Soner Yalçın “Sadece bu yıl” başlığını attığı yazısında devam ediyor:

Oda TV’yi kapattılar.

Oda TV yöneticilerini hapse attılar.

Oda TV’ye, toplamda yüzlerce yıllık hapis cezası istenen davalar açtılar.

Oda TV’yi mali açıdan çökertmek istediler:

 Evimizi barkımızı başımıza yıktılar; özel hayatlarımız üzerinde drone uçurdular.

 Günlerce ekranlarda hakkımızda etmedikleri küfür kalmadı.

 Tarihimizde böylesine ağır baskılara kaç yayın organı uğradı?”

★★★

Yukarıda okuduğunuz cümleler içindeki ‘Oda TV’ yerine ‘SÖZCÜ’ yazın, hiçbir anlam değişikliği olmayacaktır.

Oda TV’den SÖZCÜ’ye, hakikat merkezleri, direnmeyi sürdürecek.

Ne kadar haklı Soner Yalçın...

Tabii yazdıkları sadece Oda TV ve SÖZCÜ için geçerli değil...

Oda TV yerine ‘Tele 1’ yazın, durum aynı.

Veya ‘Cumhuriyet’ yazın, ‘BirGün’ ya da ‘Evrensel’ yazın ‘Halk TV’ koyun parantezin içine...

Durum aynı...

Görülmemiş bir ‘güç şımarıklığı’ ile bezdirici bir zulüm yaşanıyor.”

Havuzdaki balıklar

Sabır ve azmin yapamayacağı şey yok gibidir.

İsmet İnönü’ye mal edilen bir hikâye vardır. Cumhurbaşkanlığı sırasında Çankaya Köşkü’ndeki havuzun başına oturmuş, o günlerin önemli kişileriyle birlikte çay içiyormuş.

İsmet Paşa sormuş:

“Havuzdaki şu kırmızı balıkları nasıl yakalarsınız?”

Biri atılmış:

“Hemen elime kepçeyi alır, havuza atlar, balıkları yakalarım.”

Paşa gülmüş:

“Olmaz, hava soğuk, ıslanır hasta olursun. Hem de bunları kepçeyle yakalamak pek kolay değildir.”

Bir başkası atılmış:

“Paşam, havuza ağ atarım, takılırlar.”

“Canım şimdi ağı nerede bulacaksın? Hem bu dar yerde ağı nasıl atacaksın?”

Üçüncüsü, oltanın ucuna yem takıp tutmayı önermiş.

Paşa üçünü de beğenmemiş ve elindeki çay bardağını göstermiş:

“Ben olsam, havuzun suyunu bu bardakla boşaltır, sonra yüzlerce balığın hepsini birden yakalarım.”

Üçü de itiraz etmişler:

“Aman paşam, kaç günde biter bu iş?”

Paşa gülmüş:

“Geç biter ama biter ya!”




★ KISSADAN HİSSE:

İsmet Paşa’nın anlatmak istediği hayatta sabırla en zor işler bile başarılır. “Sabırla koruk helva olur!” atasözümüz de bunu anlatır.

GÜNÜN SÖZÜ

“Hükümdar göz yummazsa eşkıya kervan basamaz!” (Sadi-i Şirazi - İlhan Kesici)