“Türkiye uçuyor... Ekonomimiz şahlandı, dörtnala gidiyor” filan diyorlar, Avrupa’nın bizi kıskandığını söylüyorlardı...

Kıskanılan Türkiye’de dehşet verici olaylar yaşanıyor!

Haberleri okurken ürperiyoruz!

Ekonomimiz o kadar iyi ve halkımız o kadar rahat ki...

Mutluluktan (!) intihar ediyorlar sanki?

İçimden sövmek geliyor, kendimi zor tutuyorum.

Nasıl anlatalım? İnsanlarımız çaresiz, anlamıyor musunuz?

Elimizden geldiği kadar çabalıyoruz, yazıp çiziyoruz ama bir türlü anlamak istemiyorlar!

Biz ne söylersek söyleyelim, anlatacağımız, karşımızdakilerin anlayacağı kadar oluyor!

★★★

Dünkü gazetelerde yayınlanan şu haberler, okuyan herkesin yüreklerini kanattı, vicdanlarını sızlattı:

“İntihar eden edene!”

“Yoksulluk dün de can aldı. Ankara’da bir öğretmen eğitim sistemi yüzünden, Antalya’da bir garson ise banka borcunu ödeyemediği için yaşamına son verdi.”

İnan Avşar 35 yaşındaydı. 15 yıllık matematik öğretmeniydi. “Çok mücadele ettim. Bu dünyanın adaleti yok!” diyerek canına kıydı.

Halit Yılmaz 48 yaşındaydı. Manavgat’ta garsondu. El yazısıyla, iki bankaya olan 26 bin 450 liralık borcunu yazdı. Ödeyemediğini kaydedip “Kimseye kızgın değilim. Hakkınızı helâl edin” diye ekleyerek kendisine doğrulttuğu av tüfeğinin tetiğini çekti.

Son zamanlarda bu kaçıncı intihar, bilemiyorum!

★★★

“Türkiye uçuyor, ekonomimiz şahlandı” masallarını bırakıp başka canlar da gitmeden, çaresizlik içinde olan yoksul insanlarımızın dertlerine kulak verilmeli!

Her türlü kötülüğün anası yoksulluğun yarattığı çaresizliktir.

Karacaoğlan diyor ki:

“Üç derdim var birbirinden seçilmez,

Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm!”

Sahteciliğe devlet izni!


Nasıl bir memlekette yaşıyoruz?

Neyiz biz? Yurttaş olarak yolunacak insanlar mıyız?

Dünkü gazetelerde yer alan şu haber trajikomikti. Hem güldüren, hem ağlatan cinsten yani!

Haberin başlığı şöyle:

“Sahte pekmez ve bala devlet izni!”

“Dolandırıcılara, sahte ürünlerle halkı kandıranlara, insanların sağlığıyla oynayanlara, ellerindeki stoklar bitinceye kadar izin verildi!”

Tarım ve Orman Bakanlığı, aroma verici eklenerek sahte bal ve pekmez üretimini 19 Şubat 2020 tarihi itibarıyla yasakladı, fakat...

Sahte balları, sahte pekmezleri yasaklayan Bakanlık, yönetmeliğe eklediği geçici bir madde ile firmaların stoklarında bulunan bu sahte ürünlerin yılsonuna kadar satılması için özel bir izin verdi.

Ne oluyoruz Allah aşkına?

Devlet niçin var?

Vatandaşın haklarını, güvenliğini ve sağlığını korumak devletin görevi değil mi?

Bir de soruyoruz, “Biz neden sürekli geriye gidiyoruz?” diye...

NOT: “Vatandaş uyanık olsun” diyenler olabilir. Fakat nişasta bazlı şeker kullanılarak çok ucuza mal edilen sahte bal ve pekmezler, gerçeğinden ayırt edilemiyor. Bunların sahte oldukları ancak laboratuvar ortamında anlaşılabiliyor. 

TEBESSÜM

Hesap nerede sorulur?


Fiyatların sürekli arttığı şu günlerde, orta yaşlı bir adam elinde sepetiyle markette dolaşarak ihtiyacı olan malları alır. Bir süre sonra kasaya gidip ödeme yaparken gözleri fal taşı gibi açılır. Şaşkın bir halde sorar:

“Bu fiyat ne yaa? Ne aldım ki ben?”

Kasiyer bir yandan işlemi yaparken, bir yandan da şu cevabı verir:

“Bayım hesap sormak hakkın ama buraya geldiğinde değil, sandığa gittiğinde bunu soracaksın!”

GÜNÜN SÖZÜ


Hiçbir mengene insanları kara gün kadar sıkamaz!