Bugünlerde bir kitap okuyorum. Adı:

“Atatürk’ün Aydınlık Yolunda”

Yazarı: Dr. Mehmet İhsan Yalçın (Cinius Yayınları)

Ben onu Sarıyer Belediye Başkanı olarak görev yaptığı (1989 – 1994) yıllardan beri tanıyorum.

Önce İstanbul Vali Muavini idi. Düzgün, dürüst bir bürokrattı. Günümüzde böylesi az bulunur.

Sonra siyasete atıldı, seçimi kazanarak Sarıyer Belediye Başkanı oldu. (1989)

Şimdi emeklilik günlerini yaşayan Dr. Mehmet İhsan Yalçın, yazdığı “Atatürk’ün Aydınlık Yolunda” adlı kitapta, kendisinin da aralarında bulunduğu üniversite mezunu 6 kardeşin öyküsünü anlatıyor.

Günümüzün bürokratlarının dürüstlük dersi almaları gereken bir kitap bu...

Eskiden, rüşvete, yolsuzluğa asla bulaşmayan, görevini tam bir dürüstlük içinde yapan böyle dört dörtlük insanlar da vardı...

★★★

İhsan Yalçın, kitabını imzalayarak bana da göndermiş...

Yazdıklarının bir kısmına ben de tanık oldum.

Ünlü iş adamı Üzeyir Garih’ten dinlediğim bir olayı, İhsan Yalçın Bey’in kitabında gördüm, ilgiyle okudum.

Toprağı bol olsun Üzeyir Bey’in anlattığı gibiydi İhsan Bey’in yazdıkları...

Okuyalım: (Sayfa 171)

★★★

“Sarıyer Belediye Başkanlığı’mın yanı sıra, Sarıyer Kulübü’nün de Başkanı idim. Sarıyer’de ikamet eden, pek çok yönüyle takdir ettiğim holding sahibi iş adamı Üzeyir Garih’ten Sarıyer Spor Kulübü için maddi yardım talebinde bulunmaya karar verdik.

Yönetim Kurulu üyesi Eyüp Odabaşı ile kulübün duayen ismi İbrahim Balcı’yı Üzeyir Garih’e göndererek bu talebimizi ilettim.

Görüşmeyi yapan arkadaşlar bir müddet sonra odama gelerek Üzeyir Garih’in bizim talebimizin kat kat üstünde yardım yapmayı kabul ettiğini, milyonluk bir katkı sağlayacağını, ancak, Sarıyer Belediyesi’nin onaylayacağı bir imar projesi olduğunu, bu projenin onayı karşılığında bu yardımın yapılacağını bana ilettiler.

Hayatımda hiçbir şekilde, hiçbir maddi karşılık için yasa dışı bir teklifi kabul etmediğim ve kabul etmeyeceğim için bu yardım talebimiz de bir karşılık bulmadı.”

★★★

Sonra ne oldu?

İş adamı Üzeyir Garih, İhsan Yalçın’ın dürüstlüğünü o kadar takdir etti ki, 1992 yılında Hilton Oteli’ndeki bir davette protokol masasında birlikte otururken, bir kâğıt peçete alarak İhsan Yalçın için şunları yazdı:

“Sen meyve veren bir ağaçsın,

Ara sıra taşlanan, özündeki güzelliğinle haksızlıklara şahlanan,

Doğruluk ve dürüstlüğünle her zaman aklanan,

Adaletin kılıcıyla kötülüklere baş kaldıran,

Asaleti özünde taşıyan...”

NOT: İhsan Yalçın, Üzeyir Garih’in kendisi hakkında yazdığı bu dizeleri, değerli bir armağan olarak hâlâ titizlikle muhafaza ediyor.

TEBESSÜM

Dünyayı şaşkına çeviren adam!


Tanınmış insan bizim Temel gibi olur...

Temel Londra’ya gitmiş, Picadilly Meydanı’nda dolaşırken, oradan geçen İngiltere Başbakanı Boris Johnson arabasını durdurarak ona seslenmiş:

“Ooo Temel arkadaşım, sen buradasın ha? Londra’ya gelip de neden bana haber vermiyorsun? Hadi gel Başbakanlıkta bir-iki kadeh bir şey içelim...”

Ertesi gün İngiliz gazetelerinde manşet: “Boris’in arkadaşı Temel Londra’da...”

Temel oradan Almanya’ya geçmiş... Bunu duyan Başbakan Merkel “Vay Temel’ciğim, bize şeref verdin” diye onu yemeğe davet etmiş.

Arkadaşları Temel’e:

“Ulan seni birçok lider tanıyor. Bu nasıl iş?” diye sormuşlar.

Temel böbürlenmiş:

“Siz ne diyorsunuz yaa? Benim tanımadığım lider yoktur. Hatta Papa bile...”

“Yani şimdi Papa’nın da senin arkadaşın olduğunu mu söylüyorsun?”

“Tabii ki Papa Franciscus benim samimi arkadaşımdır. O Arjantinlidir. Ben onu Papa olmadan önce Arjantin’de tanıdım.”

“Amma attın ha?”

“Var mısınız iddiaya?”

Arkadaşları:

“Tamam varız!” demişler “Pazar günü Vatikan’a gidelim, bakalım Papa seni tanıyacak mı?”

“Olur, gidelim” demiş Temel...

Temel ile iki arkadaşı, bahse yüksek miktarda para koymuşlar, sonra uçağa atlayıp önce Roma’ya, oradan da kiraladıkları otomobille Vatikan’a gitmişler.

Temel izin isteyip Vatikan’ın kapısına gitmiş, nöbetçilerle bir şeyler konuşmuş, kapı açılmış ve içeri girmiş...

Kapının dışında kalan arkadaşları konuşmuşlar:

“Yahu bizim Temel yoksa sahiden Papa’yı da mı tanıyor?”

“Kim bilir, bakalım, bekleyip göreceğiz!”

Biraz sonra meydandaki kalabalık dalgalanmış, herkes Papa’yı görmek için hareketlenirken, balkonun kapısı açılmış ve Papa yanında Temel ile görünmüş...

Papa tam pazar duasına başlarken Temel onun kulağına eğilmiş:

“Sen duaya devam et Papa’cığım” demiş “Bizim arkadaşlardan biri yerde yatıyor, gidip bakayım ne olmuş?”

Temel fırlayıp meydana koşmuş, kalabalığı yara yara arkadaşlarının yanına varmış. Bakmış biri yerde baygın yatıyor. Etraftakiler onu ayıltmaya çalışıyorlar.

“Yahu ne oldu buna?” diye sormuş.

İkinci arkadaşı başını sallamış:

“Bayıldı!”

“Beni Papa’nın yanında görünce mi bayıldı?”

“Hayır, seni Papa’nın yanında görünce bayılmadı da, arkamızdaki, iki Japon turist sana bakıp ‘Yahu şu bizim Temel ama yanındaki takkeli adam kim?’ diye sorunca düşüp bayıldı!”

GÜNÜN SÖZÜ


Gönül zenginliği, başka insanları asla kıskanmamaktır!