Ne iyi bir savaş, ne de kötü bir barış görülmüştür.

Savaşta kanunlar susar.

Savaş, hayatın kazanımlarını siler süpürür.

Savaş cehennemin ikiz kardeşidir.

Savaşa giren, cehennemi görmüş demektir.

Göz göre göre savaşa doğru gidiyoruz.

Atatürk “Savaş mecburi ve hayati olmalıdır, aksi halde cinayettir” diyordu.

Savaşmak için hayati bir zorunluluğumuz var mı? Ülkemiz saldırıya mı uğradı? Milletin yaşamı tehlikeye mi düştü?

Bunların hiç biri yok ama biz yabancı diyarlarda, resmen ilan edilmemiş bir savaşın içindeyiz.

★★★

Suriye’den şehitlerimiz geliyordu...

Şimdi Libya’dan da şehitler geliyor.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan “Libya’da birkaç tane şehidimiz var” dedi... Ondan öğrendik şehitleri...

Kimlerdir, rütbeleri nedir, kaç kişidir, bilemiyoruz!

Erdoğan “Birkaç tane” diyor.

Şehitler “tane ile” sayılır mı?

Tane ile şehit olur mu?

Olmaması gerekir diye düşünüyorum.

Vatan için, şeref için savaşılır, ancak yabancı ellerde, yabancıların yanında, bu şekilde savaşmak ne dereceye kadar doğrudur, bilemiyorum.

Libya’daki şehitlerimiz için “Misliyle karşılık verdik” diyorlar. Bunu teselli diye söylüyorlar ama... Karşı tarafın kayıpları şehitlerimizi geri getirir mi?

Yüreklerimiz, kaybettiğimiz evlâtlarımız için yanıyor!

★★★

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Ne işimiz var Suriye’de, Libya’da?” diye soruyor, ona kızıyorlar.

Fakat neden kızdıklarını anlamak mümkün değil.

CHP lideri Kılıçdaroğlu vatandaş adına soruyor bunu!

Milletin bunu öğrenmeye hakkı yok mu?

İçinde bulunduğumuz sistem buna izin vermiyor mu?

Demokrasiden bu kadar uzak mıyız?

Tüm bunlar yapılırken millet ne düşünüyor? İnsanlarımız savaş istiyor mu? Vatandaşın kararı nedir? Bunu soran da yok, düşünen de... Gel de üzülme böylesi düzene!

Sosyal adalette sınıfta kaldık


Avrupa Birliği ve OECD üyesi olan 41 ülke arasında yapılan ‘Sosyal Adalet Endeksi’nde Türkiye, sonuncu Meksika’dan sonra 40’ıncı sırada yer aldı. Yani sondan ikinci!

Dahası var!

Yoksulluğun önlenmesi konusunda 31’inci, sağlıkta 36’ncı, âdil eğitim fırsatları konusunda ise sonuncuyuz...

Oysa bizim iktidarın sözcülerini dinlerken, âdeta bir cennet tablosu çizdiklerini görüyoruz.

Bizimkilerin “Battı” dedikleri, İskandinav ülkeleri, İsveç, Norveç, Finlandiya sosyal adalete ve refahta ilk sıralarda yer alıyor.

İktidarın açıkladığı pembe tablolar gerçek değil ama doğrusu dinlemesi hoş oluyor! Millet yoksulluğunu unutuyor, “Büyüklerimiz yalan söyleyecek değil ya... Demek ki İskandinav ülkeleri batarken biz çıkıyormuşuz!” diye düşünüyor.

Gerçekte bahsi geçen ülkelerin milli gelirleri bizden kat kat daha fazla... İnsanları zengin ve mutlu yaşıyor.

Ne diyelim? Keşke biz de İsveç, Norveç ve Finlandiya gibi batsak! Onlar gibi çok para kazanır, mutlu yaşardık!

TEBESSÜM

Güzellik vergisi!


Yeni icat edilen vergiler, toplumda bazı esprilerin, öykülerin dolaşmasına yol açıyor.

Rivayet bu ya, Maliye Bakanlığı güzel kadınlardan “Allah vergisi” adı altında “Güzellik Vergisi” alacakmış.

Bu vergiye hiçbir kadının itiraz etmeyeceği düşünülüyormuş.

“Ben çirkinim” diyen kadın olmayacağı ve her kadının “Güzellik vergisini” seve seve ödeyeceği düşünülüyormuş.

Ülkede acayip vergiler arttıkça toplumda daha kim bilir ne hikâyeler çıkacak?

GÜNÜN SÖZÜ


Dünyadaki savaşların en büyüğü, nefsinle yapacağın savaştır!