İçişleri Bakanı Süleyman Soylu öyle bir havaya girdi ki, kendini memleketin sahibi zannetmeye başladı.

O kadar ki, bir AKP’linin hızlı yükselişini kaleme alarak görevini yapan SÖZCÜ yazarı Saygı Öztürk’ü (dün de yazdığım gibi) “Namussuzlukla” suçladı...

Namussuzluk nedir?

Namussuzluk hıyanettir, cinayettir, iffetsizlik, edepsizliktir, vatana ve millete ihanet etmektir.

Saygı Öztürk bunların hangi birini yapmıştır? Hiçbirini yapmamıştır.

JET YÜKSELİŞ!

Saygı Öztürk, AKP Trabzon Milletvekili Bahar Ayvazoğlu’nun eşi Ali Ayvazoğlu’nun işçi kadrosundan hızla yükselerek nasıl müdür olduğunu anlatmış ve “Trabzon böyle bir yükseliş görmedi” demişti. Saygı, bu haberi en az 20 kişiyle görüşerek yapmıştı.

Olayı Trabzon’da konuşmayan yok! Bunu yazmak mı namussuzluk oldu?

Şunu da belirteyim ki Süleyman Soylu, terörle amansız mücadelesini başarılı bulup takdir ettiğim Bakandır. Fakat... Saygı Öztürk’e haksızlık yapmıştır ve bu bir devlet adamına yakışmamıştır!

İçişleri Bakanın Süleyman Soylu, gazeteciyi namussuzlukla suçladığı yetmiyormuş gibi bir de herkesi tehdit etti ve dedi ki:

“Bugünden sonra bu namus düşmanını kim muhatap alırsa, gözümde aynı namussuzluğun ortağıdır, haysiyet celladıdır.”

Haberde hiç adı geçmediği, ima yollu bile kendisinden bahsedilmediği halde Süleyman Soylu neden bu kadar kızmıştır, anlamak mümkün değil!

GÖZYAŞLARI...

Saygı Öztürk’ün, KRT televizyonunda İçişleri Bakanı’nın suçlamasına cevap verirken kendisini tutamayarak ağladığı ve mendille gözyaşlarını sildiği görüldü.

Kırk yıllık deneyimli gazeteci neden böyle duygusallaşıp gözyaşı döktü?

Bunu dün kendisine sordum. Şöyle anlattı:

“Bugüne kadar sadece gazetecilik yaptım ve yapmaya devam edeceğim. Çok üzgünüm. Bir Bakan’ın böyle söylememesi lâzım. 40 yıldır namussuzluk yapmadım, bundan sonra da yapmam. Ben kalemimi satmam...

Ağlamama gelince...  KRT’de, Moderatör Çiğdem Akdemir’in sorusuna cevap verirken, gözüm masanın üzerinde duran kalemime takıldı. Ben o kalemi 40 yıldır satmadım. Kötü oldum. Gözlerimde biriken yaşları mendilimle sildim.”

SÖZÜN BİTTİĞİ YER

Saygı Öztürk, TV programından ayrıldıktan sonra Moderatör Çiğdem Akdemir’in söylediği şu sözler gerçeğin ifadesiydi:

“Saygı ağabey kaç yıllık gazeteci... Bu tür hakareti hak eden biri değil. Kendini namusuyla bu mesleğe adamış bir isimdir. Mesleğin yüz akı olan gazetecilerden birisidir.”

Sunucunun bu sözleri, sözün bittiği yerdir.

Prof. Dr. Celâl Şengör


Prof. Dr. Celâl Şengör’ün bana gönderdiği mektubunu “HaftaSonu SÖZCÜ’de “Kara Günlerde Aydınlık Mektup” başlığıyla yayınlamıştım.  Celal Hoca “Rektör atamaları asla seçimle olmamalıdır. Seçim, üniversite içine politika sokup üniversitenin verimli çalışmasına engel oluyor” maddesine şu sözleri ekledi:

“Rektörü atayacak makam, atama kıstaslarının ne olduğunu açıkça belirtmelidir. Bu, vazgeçilmez mutlak bir şart olmalıdır.”

Orhan Ayhan’ın kitabı


Orhan Ayhan’ın “Mikrofonda 57 Yıl” adlı kitabını yazdığım gün ilk telefon eden Türkiye Futbol Federasyonu’nun önceki başkanlarından Mustafa Kemal Ulusu oldu:

 “Orhan Ayhan, yalnız mikrofonun değil, Türk futbolunun da  57 yılını anlatmış. Kitabı nereden bulabilirim? Hangi kitabevinde satılıyor?” diye sordu. Okurlarımdan da bu konuda çok mesaj geldiği için, ben de Orhan Ayhan’a sordum “Remzi Kitabevi’nde satılıyor” dedi.

GÜNÜN SÖZÜ


İnsanlık geriye gitmiyor. Zor olsa da insan zamanla tüm haklarını kazanıyor!