Vatandaşlarımızın bir kısmı, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na kızıyor, ona güvenmiyor.

Neden kızıyor, neden güvenmiyorlar?

Başbakanlığı döneminde hatalar yapmış da ondan.…

Hatasız insan olur mu? Bu dünyada hata yapmamış kim var ki?

Şimdi biz, Davutoğlu eskiden bazı yanlışlıklar yaptı diye, günümüzde doğru söylediklerini görmezden mi gelelim? İktidarın hem geçmişteki, hem de bugünkü hatalarını bir bir ortaya dökmesini es mi geçelim?

Bu kadar sığ bir anlayış, önyargılı tutum, benim düşüncelerime uymuyor…

★★★

Evet, Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde ben de onu çok eleştirdim ama köprünün altından çok sular aktı, her şey geçmişte kaldı.

Bugün bakıyorum da, tüm söylemleriyle ülkenin yaralarına parmak bastığını görüyorum.

Davutoğlu, AKP iktidarının içyüzünü bizden iyi biliyor, (a) dan (z) ye kadar hepsini bizden çok daha iyi tanıyor. Bu bakımdan onun görüşlerine önem vermek gerektiğini düşünüyorum.

★★★

Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, ekonomiye işaret ederek “Koskoca ülke (Türkiye) bir grup liyakatsiz, komplocu cahilin elinde heder olup gidiyor.” diyor ve ekliyor:

“2019’dan beri 60 milyar doları yabancılara satmışız. Bu kötülüğü düşman yapmaz. Siz varken dış mihraklara ne gerek var zaten… Elinizden gelen kötülüğü yapıyorsunuz ekonomiyi batırmak için.”

★★★

Bu görüşlerin üzerinde ciddiyetle durulmalıdır.

AKP’lilerin palavralarına hiç inanmayız. Ekonomideki gidiş hiç iç açıcı değil.…

Doların artışı frenlenemiyor. Sürekli olarak karşılıksız Türk lirası basılıyor. Piyasaya sürülen bu paralar, bir süre sonra enflasyonu patlatabilir, milleti daha da büyük sıkıntılara sokabilir ama kimsenin aldırış ettiği yok.

Ekonomi yönetimimiz sadece günü kurtarma peşinde. Uygulamalara bakarsak, geleceği düşünmedikleri sonucuna varabiliriz.

★★★

Davutoğlu’na göre:

★ Bu iktidar sadece hamaset yapıyor. Ya da ülkemize yapılan saldırılar için muhalefeti bile suçlayacak kadar akla ve mantığa uymayan yollara tevessül ediyor.”

★ Salgında geldiğimiz nokta hepimizi etkiliyor. İktidar resmi açıklamalarında böylesi büyük bir krizin ikinci pik oluşum süresine yokmuş muamelesi yaptı. Bazı sektörlerdeki küçük kâr hesapları için gerçeği örten istatistikler sunmaya çalıştı. Bu gerçek örtülemez hale gelince rakamları her gün artacak şekilde revize etmeye başladı.

★ Salgında ağır hasta sayılarının artması, sağlık sistemini çökme noktasına getirdi.

★ Enflasyonda, döviz kurlarında, ne kadar gizlemek isterlerse istesinler pansuman tedbirlerle çözülemeyecek faiz rakamları ile ciddi bir buhran yaşıyoruz. Burada da iktidarın yok sayma, karartma politikası varlığını sürdürüyor. Hatta ekonomimizin uçtuğunu, şaha kalktığını iddia ediyorlar.

★ Dolar yükselince “Dolarla ne işiniz var?” diyen bir bakan var. Hâlâ yerinde oturuyor… Dolarla ülkenin ne işi olduğunu onun yerine anlatmak bize düşüyor.

★ Bizim Ekonomi Bakanı, ABD’de büyüme rakamının bir önceki döneme göre, Türkiye’de ise bir önceki yıla göre hesaplandığını bilmiyor. Bizim büyüme rakamımız ABD’deki metotla hesaplansa, eksi 10 değil, eksi 40’a yakın küçülmüş olduğumuzun ortaya çıkacağını da bilmiyor. İşte vahim tablo budur!

★ Son iki yılda 200 milyar dolar milli gelir kaybederek nasıl dünyanın en büyük 13’üncü ekonomisi olduk? Buzdolabı, çamaşır makinesi hesabında olduğu gibi aynı taktiği uygulayıp ‘müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış’ mantığıyla 13’üncü büyük ekonomi olduk (!)…

★ Doları 6’larda tutacağız diye ekonomimize yaptıkları kötülükler ortada.…Bu yönetim tamı tamamına 120 milyar dolarımızı çöpe attı. Merkez Bankası’nın gerçek rezervi eksi 32 milyar dolar düzeyinde… Bu tam bir felâket. Bu kötülüğü düşman yapmaz, düşman!

★ 2019’dan beri 60 milyar doları yabancılara, dış mihraklara satmışsınız.… Dış mihraklar Türkiye’den çıkarken de milletin alın teriyle biriktirdiği dövizi en ucuz şekilde alıp gittiler. Bunların hesabını kim verecek?

SONUÇ: Davutoğlu’na göre ülkede ortaya çıkan krizin bütün sorumluları Ankara’dadır ve onlardan bunun hesabını sormak gerekir!

TEBESSÜM

“Sürüde kaç koyun var?”


Bizim Temel yurdu gezerken Erzurum taraflarına varmış, bakmış ki bir çoban sürüyü otlatıyor.

Yanına girmiş:

“Hey çoban”
demiş “Senin süründe kaç koyun var?”

Çoban kızmış:

“Sana ne?”

Temel ısrar etmiş:

“Ben senin süründe kaç koyun var bilirsem, bana bir koyun verir misin?”

Çoban gülmüş “Verdim gitti.” demiş.

Temel keskin gözleriyle şöyle bir bakmış ve:

“Bu sürüde 280 koyun var.”
demiş.

Çok şaşıran çoban, hayretle başını sallayarak:

“Nereden bildin yahu? Valla hak ettin! Al bir koyun, helalinden senin olsun.”
demiş…

Temel kapmış bir tane, gidiyor. Çoban bağırmış:

“Hey arkadaşım, ben senin nereli olduğunu bilirsem, o koyunu geri verir misin? Bilemezsem sen iki koyun alırsın.”


Temel’in aklı yatmış “Söyle bakayım ben nereliyum?” diye sormuş.

Çoban şöyle bir bakmış:

“Sen Karadenizlisin arkadaşım.”


Bu defa Temel şaşırmış:

“Uy nereden bildun yaa?”

Çoban gülmüş:

“Onca koyun arasında köpeği koyun diye alıp giden başkası olmaz ki!”

GÜNÜN SÖZÜ


Cehalet hep aynıdır. Cahiller bilmediklerini “Biliyorum” zannederler