Durumumuz ne yazık ki, hiç iç açıcı değil!

A’dan Z’ye her alanda bölündük...

Bölünmedik bir barolar kalmıştı. Şimdi onları da bölüp avukatları karşıt gruplara ayırmak istiyorlar!

Bölüne bölüne ne olacak halimiz? Nasıl bir arada yaşayacağız? Ulus olarak gücümüzü nasıl koruyacağız?

Tehlike maalesef büyüktür. Birlik ve beraberlik yerine, bölünmeye destek olmak akılcı bir tercih değildir.

Bu bakımdan avukatların “Baroları bölme yasasına” karşı çıkışları, yaptıkları protesto yürüyüşleri, dün Çağlayan Adliyesi önünde düzenledikleri tepki mitingi, analarının ak sütü gibi helâldir. Bu eylemler, hukuk, demokrasi ve özgürlükleri savunmak içindir.

İktidar, baroların anayasayı ve yasaları savunma çabalarından memnun değildir. Hazırlanan yasa tasarısının amacı “Çoklu baro” kisvesi altında bu büyük hukuk gücünü bölüp işlemez hale getirmektir.

★★★

Hal böyleyken, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ne yapıyor?

Eskiden Atatürk devrimlerini, Cumhuriyet ilkelerini ve bağımsız hukuku savunan Metin Feyzioğlu müthiş bir dönüş içinde birden iktidar yanlısı oldu...

Eski Metin Feyzioğlu ile bugün sırtını Saray’a dayayan Metin Feyzioğlu arasında Kuzey Kutbu ile Güney Kutbu kadar fark vardır.

Bu 180 derece dönüş (ya da düşüş) neden?

Metin Feyzioğlu’na güvenenler, onu ülkede önemli bir lider olarak görmek isteyenler, neden hüsrana uğradı?

Feyzioğlu neden inanılmaz bir manevra ile iktidara yanaştı, Saray’ın adamı oldu?

★★★

Bu değişim, hep kişisel çıkarlar ve makam sevdası yüzünden meydana geldi.

Türkiye Barolar Birliği’nde tabanını yitirdiğini, koltuğunu kaybedeceğini anlayan Feyzioğlu umudunu, iktidarın baroları bölen yeni yasa tasarısına bağladı.

Erdoğan Başbakan iken (10 Mayıs 2014’te) Metin Feyzioğlu’nun Danıştay Kuruluş Yıldönümü törenindeki konuşmasına kızıp salonu terk etmişti. Şimdi, kendisini destekleyen Feyzioğlu’na teşekkür ediyor.

★★★

Metin Feyzioğlu’nun inanılmaz çöküşü, rahmetli dedesi Turhan Feyzioğlu’nun kemiklerini sızlatıyordur sanırım...

Dede Feyzioğlu, düzgün, dürüst bir siyaset adamı ve Güven Partisi lideriydi. Gençlere “Hayatta her nabza göre şerbet vermeyin sakın!” diye nasihatte bulunurdu.

Görünen o ki, Metin Feyzioğlu, rahmetli dedesinin sözünü bile dinlemedi, yazık etti!

Gel de gülme!


Devlet Bahçeli’nin yardımcısı Semih Yalçın öyle lâflar etti ki, bir mizah dergisi okurcasına güldüm!

Semih Yalçın, Ali Babacan’ın DEVA Partisi ve Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi için:

“Bunlar naylon parti... En küçük darbede delinebilecek yapıdalar. Seyircisi olmayan bir futbol takımı gibiler. Bunlar tabansız” dedi ve ekledi:

“Üstelik çaplarına bakmadan, kemikleşmiş siyasi parti oylarına talipler... Aslında bunlar daldan elma düşmesini bekleyen sürüngenler... Ağına bir böceğin takılmasını bekleyen örümcekler... Savanda bir canlının ölmesini veya parçalanmasını bekleyen akbabalar... Aslanın yediklerinden artanla yetinmek zorunda kalan sahra tilkileri gibiler... Bıkkın ve küskün seçmenlerin tuzaklarına düşmesini bekliyorlar. Türk seçmeni bunları ancak
mizah malzemesi yapar!”


Ne lâflar değil mi? Gelin de gülmeyin!

Devlet Bahçeli’nin yardımcısı Semih Yalçın, bunca hakaretten sonra ne yapsa beğenirsiniz?

Bu iki partiyi, AKP-MHP safına (Cumhur İttifakı’na) davet edip “Gelin bize” demez mi?

Böyle bir duruma “Bu ne perhiz, bu ne lâhana turşusu?” denmez de ne denir?

“O partiler anlattığın kadar değersizse, neden cankurtaran simidi gibi imdada çağırıyorsun?” diye sormazlar mı adama?

GÜNÜN SÖZÜ


Çağdaş yargının görevi, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini devlete karşı korumaktır!