Yunan polisinin, sınırı geçmeye çalışan Suriyeli sığınmacılara karşı çok sert davranıp gaz bombası atmalarını kınıyor “İnsanlık dışı” ”Vicdansızlık” “Vahşet” gibi ifadeler kullanıyoruz.

Dışişleri Bakanı Mevlût Çavuşoğlu da dünkü bir TV programında:

“Yunan polisinin sığınmacılara yaptığı muameleyi görünce utandım. İnsanlık bu mu? Medeniyetten bahsedenlerin ne yaptığını hep beraber görüyoruz. Çok utanç verici!” dedi.

★★★

Bunlar tamam... Biz de aynı fikirdeyiz, fakat...

Benzeri davranışı bizim polisimizin, bizim kadınlarımıza reva görmesine ne demeli?

Türk polisi, Kadınlar Günü’nde yürüyüş yapan Türk kadınlarına biber gazı sıktı, bazılarını saçlarından tutup sürükledi, 34 kadını tartaklayıp gözaltına aldı.

Çavuşoğlu Bey bunlara ne diyor? Lütfedip açıklar mı?

Nedir bu sertlik? Nedir bu şiddet?

Kadınlar kendi seslerini duyurmak istiyor, haklarını arıyor, kadın şiddetine son verilmesini istiyor fakat tepeden gelen talimatla polis onlara şiddet uyguluyor!

21’inci Yüzyıl Türkiyesi bu mu?

Yakışıyor mu bu uygar Türkiye’ye?

★★★

İktidar, kadınlardan korktuğu için mi, böyle çok sert davranıyor?

Kime zararları vardı o kadınların?

Tekme tokat, yaka paça götürülmek neden?

Güya demokrasi ülkesiyiz! Güya özgürlüklere sahibiz! Hani nerede?

Kadınlarımızın masum yürüyüşlerine bile tahammül edilemiyor.

Özgürlük bu ise, istemez eksik olsun!

★★★

Yeni kurulan DEVA Partisi’nin lideri eski Bakan Ali Babacan “Özgürce yazdığı için işini kaybedenler yüreğimi yaralıyor. Korku ikliminin hâkim olduğu bir ülkede yaşıyoruz” diyor. Haksız mı?

Bir iktidarın anatomisi!


Nasıl bir ülke oldu güzel yurdum?

Kadınlar dövülüyor, gazeteciler tutuklanıyor ve devlet bunu seyrediyor!

Okurlarına haber veren 6 gazeteci, sabah saat 04.30’da evlerinden alınarak cezaevine gönderildi. Anayasa “Basın hürdür, sansür edilemez” diyor ama Anayasa’yı dinleyen kim?

★★★

Yeniçağ Gazetesi yazarı Murat Ağırel neden tutuklandı?

“Libya’da şehit olan MİT mensubunun kimliğini açıkladığı için tutuklandı” deniliyor ama gerçek sebep onun kısa bir süre önce çıkan “SARMAL” adlı kitabı olduğu iddia ediliyor.

Kitabın başlığı altında şu kuruluşların isimleri var:

“Milli Türk Talebe Birliği - Komünizmle Mücadele Derneği - İlim Yayma Cemiyeti - Aziz Mahmut Hüdayi Vakfı – TÜRGEV – SETA - Ensar Vakfı - Okçular Vakfı – TÜGVA - Pelikan”

Murat Ağırel, iktidara yakın bu kuruluşların iç yüzlerini anlatıyor ve şöyle diyor:

“Bu kitap 21’inci Yüzyıl Rabıta’sını ortaya koyuyor. Bu Rabıta, araştırmacı gazeteciliğin üstadı Uğur Mumcu’nun ortaya çıkardığı Rabıta’dan farklı değil. Onun devamı...

Dün Mumcu’nun kitabındaki Rabıta’yı oluşturan dinci sermaye ve kişilerin arasındaki bağ, bugün de devam ediyor. Hem de çok tanıdık isimler aracılığıyla sürüyor bu ilişki.

Halkın sırtından geçinenler... İnsanlarımızın emeğiyle ürettikleri değeri - parayı kendi çıkarları için harcayanlar... Bu düzene hizmet edenler...

İşte bu amaca dair kilometre taşlarını bu kitapta göreceksiniz. İsmini pek duymadığımız kuruluşların halkın parasıyla neler yaptıklarına dair okuyacaklarınıza, çok şaşıracaksınız.”

★★★

Murat Ağırel kitabında “Türkiye’nin yakın tarihinin kılcal damarlarına uzanıyor ve bir iktidarın anatomisini ortaya koyuyor.”

Bunun, bazı çevreleri hem korkuttuğu, hem de kızdırdığı anlaşılıyor! Ağırel şimdi cezaevinde!

GÜNÜN SÖZÜ


Dünyada en değerli ve faydalı şey bilgi, en kötü ve değersiz şey cehalettir!