Şu Moody’s denilen kuruluş halt etti doğrusu... Pişmiş aşımıza su kattı!

Oysa bizimkilere göre ekonomimiz çok iyi gidiyordu, herkesi kıskandırıyorduk!

Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşu olan Moody’s, Türkiye ekonomisi için en düşük notu verdi ve notumuzu B1’den B2’ye indirerek tüm hayallerimizi yıktı!

Derecelendirmede bundan kötüsü yok! Türkiye’nin tarihinde aldığı en düşük, en berbat not bu...

Elin oğlu, bizim yandaş medya gibi yağlayıp yıkamıyor, elindeki verilerden elde ettiği sonuçları hatır-gönül dinlemeden söylüyor!

Bizimkiler açıklanan bu sonuca çok kızdı...

Halbuki kızıp Moody’s’i düşman ilan edecekleri yerde, “Biz nerede hata yaptık? Nedir eksiklerimiz?” diye düşünüp bundan ders almaya çalışsalar bu daha akılcı bir davranış olurdu.

★★★

Ülkemizde yarı aç, yarı tok gezen 20 milyon yoksul insan varken, kısa bir süre önce, AKP Ekonomi İşleri Başkanı Nurettin Canikli şöyle demişti:

- 18 yılda Türkiye’yi büyüttük.

- Ülkeyi zenginleştirdik, büyümede dünya lideri yaptık.

- Vatandaşların hayat standartlarını inanılmaz bir şekilde yükselttik.

- Herkes ailesine bir baksın, hayat standartındaki inanılmaz yükselişe kendileri de şaşıracaktır.”

★★★

Canikli’nin çizdiği tablo, işsizlik ve pahalılıktan bunalan ve gırtlağına kadar borca batan vatandaşlarımızın haline hiç benzemiyor.

AKP’nin “Büyüdü, zenginleşti” dediği Türkiye, Uganda, Tanzanya, Kenya, Etiyopya gibi Afrika ülkelerinin bulunduğu ligde yer aldı...

İşler parlak laflarla yürümüyor, emir-komuta ile düzelmiyor...

Ekonomi, hayalcilik değil gerçekçilik istiyor, her şeyden önce bilgi ve beceri gerekiyor.

“Bilim mi daha çok önemli, din mi?” tartışması!


Hemen her dönemde “Bilim mi daha çok önemli, din mi?” sorusu hep tartışma konusu olur.

Türkiye’de Mart ayının sonlarına doğru patlak veren koronavirüs salgını 6 ayı aşkın bir süredir devam ediyor ve daha uzun süre devam edeceği anlaşılıyor.

Yaşanan olaylar, artan doktor ve hastane ihtiyacı “Bilim mi, din mi?” tartışmalarını yeniden tetikledi.

Dini bütün insanlar doğal olarak “Din bilimden daha önemli” diye iddia ediyor, entellektüel düzeydeki kişiler ise “Bilim her şeyin önündedir.” diyorlar. Özetle:

- Ülkenin camiden daha fazla devlet hastanelerine ihtiyacı var...

- Ülkede din görevlilerinden çok, doktor ve sağlık çalışanlarına, devlet ve üniversite hastanelerine ihtiyaç var.

- Halkın tarikat ve cemaat öğrenci yurtlarına değil, devlet öğrenci yurtlarına ihtiyacı var...

- Devletin, 11.5 milyar lira verdiği Diyanet’ten çok Sağlık, Milli Eğitim, Tarım, Milli Savunma ve üretime bütçe ayırması gerekiyor...

- İbadet yalnız camide değil, evde de yapılabiliyor...

Korona salgını elbette ki dünyayı saran bir musibettir ama ondan alacağımız büyük dersler var!

TEBESSÜM


Kendini ampul sanan adam!

Türk pasaportlu Amerikalı iş adamı Cenk Tuncay’ın “İşte halimizin özeti” diye gönderdiği fıkra:

Akıl hastanesinde tedavi edilmekte olan bir hasta kendini tavana baş aşağı asarak “Ben artık ampul oldum” diyor ve kimse onu oradan indiremiyormuş...

Durum başhekime iletilmiş. Başhekim “Gidin ona, elektrikler kesildi, artık bir işe yaramazsın, in oradan, ikna edin” diye talimat vermiş.

Bir süre sonra görevli tekrar başhekime gelmiş:

“Efendim, onu ikna ettik, kendini ampul sanan hastamız tavandan inmeyi kabul etti. Fakat şimdi de, onun etrafında toplananlar ‘Olmaz, biz karanlıkta kalırız!’ diye indirmemize izin vermiyorlar!”

GÜNÜN SÖZÜ


“Kadayıfın altı da üstü de kızardı!” (H. Cindoruk)