Bu işin şakası yok! Alınan her tedbir önemlidir.

Yaşamla ölüm arasında bilinmeyen bir gelecek bekliyor dünyayı... Tabii Türkiye’yi de...

İnsanlık bu dehşet verici virüsü yenmek zorunda...

Alınan ya da alınmak istenen bilinçli, duyarlı her önlemin desteklenmesi gerekiyor.

“Evde kal, dışarı çıkma” çağrıları ısrarla sürdürülüyor ama halkımızın bir bölümü uyarılara kulak vermeyerek sokaklarda, sosyal alanlarda vakit geçirmeye devam ediyor.

Çoğunun kafası şu: “Virüs bana gelmez!” ya da “Virüs bana vız gelir!”

Bu, vurdumduymazlık mı, salaklık mı?

Vız gelmez “Cız” gelir, yok eder, öldürür!

İlkellik ve cehalet iç içe...

★★★

Koronavirüs, zengin-fakir, ünlü-ünsüz herkese bulaşıyor. Başkan, başbakan, işçi, memur, ağa-ırgat kimseyi ayırt etmiyor.

Bir kısım insanlarımızın umursamazlığı devam ederse, yalnız 65 yaş üstündekilere değil, tüm millete sokağa çıkma yasağı gelebilir.

Virüsün yayılma hızına bağlı bu...

İnsanları bilinçli ve eğitimli olan ülkelerde insanlar gönüllü olarak kendilerini evlerine kapatıyor.

Eğitim düzeyi düşük ülkelerde ise güzel havalar insanları cezbediyor, güneşi gören sokağa fırlıyor. Dedik ya... Cahil cesareti bu! Ölüme koşuyorlar!

★★★

Koronavirüs, tüm dünyada zincirleme etki yaparak herkesi sarsacak.

Ufukta devasa bir ekonomik krizin işaretleri var.

Burnu büyük Amerika, kendini beğenmiş Avrupa başta olmak üzere tüm dünya ekonomisinde fırtınanın habercisi olan şimşekler çakıyor, kasırga bulutları çoğalıyor.

Virüs, dünya ekonomisinin ateşini yükseltti!

Salgın dünya genelinde ürkütücü bir hızla yayılmaya devam ediyor.

“Allah, insanlığın yardımcısı olsun!” diyoruz.

Bir dokun bin ah işit!


Katil virüs herkesi perişan etti...

Her yer kapandı, işsizler ordusuna yenileri eklendi.

Yurdun dört bir yanındaki okurlarımdan ağlamaklı mesajlar geliyor, “Devlet baba bize yardım elini uzatsın” diyorlar.

İstanbul’un tanınmış terzilerinden olan Mustafa Küçükaslan’dan bu konuda bir mektup aldım. Küçükaslan şöyle yazıyor:

“İstanbul Beykent Hasbahçe Sitesi’nde oturuyorum. Etrafıma bakıyorum... İnsanlar dert denizi...

‘Bir dokun bin ah işit’ derler ya... Ben de kiminle konuşsam herkesten dert yağmuru boşanıyor. Gördüğüm kadarıyla en başta gelen sorun, her ay ödenmesi gereken faturalar:

‘Umudumuz devletin bize yardım elini uzatmasında... Çok şey istemiyoruz. Sadece iki aylığına elektrik, su ve doğalgaz faturalarını devlet baba karşılasın. Esnaf da, işsiz kalanlar da rahat soluk alır, hayata tutunur. Böyle bir destek bize yeter. Açlığa gelince, biz onun çaresine bakarız’ diyorlar.”

Virüs krizi döneminde her kesimin desteğe ihtiyacı var.

TEBESSÜM

Unutulmaz bir anı!


Ünlü bir kişi olan Temel’i televizyon programına çağırırlar. TV sunucusu sorar:

“Temel Bey, hiç unutamadığınız bir hatıranız var mı?”

Temel “Olmaz olur mu?” der ve anlatır:

“Ben küçükken mahallede 10 kişilik bir gruptan dayak yemiştim. ‘Eğer erkekseniz tek tek gelin’ dedim.

Sonra teker teker gelip tekrar dövdüler...

Eve gidince abim perişan halimi görünce ‘Kim yaptı bunu? Hemen bana göster!’ dedi.

Gittik, çocukları bulduk. Bir de abimle beraber dayak yedik!

Eve gelince abim ‘Niye söylemedin 10 kişi olduklarını?’ diyerek beni tekrar dövdü!”

GÜNÜN SÖZÜ


Tedbir ve sabır ile zamanı birleştirirsen başarıya kavuşursun!