Bugün “İzmir depremi” yıktı, yarın İstanbul ya da başka bir kentin depremi binaları yerle bir edecek, canlar yanacak, hayatlar sönecek!

Bu kaçınılmaz bir olgu!

Bilim adamları ve deprem uzmanları yıllardır “Önlem... Önlem...” diye yırtınıyor, neler yapılması gerektiğini anlatıyor.

Sanki duvara söylüyorlarmış gibi kimse duymuyor onları...

20 bin kişinin öldüğü 1999 depreminden bu yana 21 yıl geçti. Devlet ne yaptı? Hangi önlemleri aldı? Ne yazık ki, sadece lâf var, icraat yok!

“Burası Türkiye abicim! Başka ne olur?” diyenlere hak vermemek mümkün mü?

★★★

Doğru Parti Genel Başkanı Rifat Serdaroğlu’ndan bir mektup aldım.

“Ben, 1988 Adana-Ceyhan depremi sonrasında ‘Görevli Bakan’ olarak bölgedeydim.” diyor ve her depremden sonra yaşanan rezillikleri şöyle anlatıyor:

“Ülkemizin bir yöresini deprem mi vurdu, bir afete mi uğradık?

Hemen aynı gün akbabalar gibi oraya üşüşürler!

Kimler mi? Deprem sonrası hiçbir işe yaramayacak etkisiz yetkililer!

Başta bakanlar, başbakan, parti genel başkanları, vs...

Onlar gelince neler olur bilir misiniz?

Depremde çalışması, kurtarma işini gözlemlemesi, barınma, yemek ve yardımları organize etmesi gereken görevlilerin çoğu, karşılamaya gider.

İsterse gitmesinler! Bakan geliyor, bakan! Boru mu bu?

Deprem sanki havalimanında olmuş gibi, herkes oradadır!

Gelenler, deprem veya kurtarma uzmanı imişler gibi, etraflarındaki gazeteci-televizyoncu- kameraman ordusu ile şov olsun diye yapılan işlere karışırlar!

Zamana karşı hayat kurtarma yarışına girmiş görevlilerin işlerini zorlaştırırlar.

Şehrin valisi, belediye başkanı işi gücü bırakıp “Beyefendilerin” isteklerini yerine getirmek için koşuştururlar!

★★★

İzmir’de benzeri rezilliği yaşadık!

Kendisini Bakan zanneden atanmış biri, altında insanların bulunduğu yıkıntının üzerine çıkmış, poz veriyordu! Bir diğeri, gazetecileri toplamış çorba dağıtır gibi yapıyordu!

Depremin ertesi günü muhalefet partileri genel başkanları “geçmiş olsun” demek ve çalışmaları yerinde izlemek için İzmir’e geleceklerini açıkladılar!

Hâlâ can kurtarma çalışmaları devam ederken neyi yerinde izleyecekler, şahsen ben anlamış değilim!

Bakanlar yetmedi, bir de genel başkanlar gelecek!

Bu davranışlar tamamen ilkellik görüntüsüdür!

Gelişmiş bir ülkede, böyle bir doğal afette veya yangın sonrasında, görevlilerin nerede ve hangi işi yapacakları önceden planlanır.

Sivil halktan çalışmalara katılacak olanların ne yapacakları, örneğin hangi yangın borusunun başına gidip vanayı hazır hale getirip itfaiyeyi bekleyeceğine kadar her şey, hastane, barınma, yemek gibi öncelikli işler en ince noktasına kadar planlanır.

Bu planlama sonucu afet, en az can ve mal kaybıyla atlatılmış olur.

★★★

Kerametleri kendilerinden olan “Beyefendilere” seslenelim;

Lütfen afetin olduğu yere hemen gelmeyin.

Bırakın, görevliler insanları kurtarsınlar.

Doktorlarımız ve sağlık çalışanlarımız yaralıları hayata döndürsünler.

Kayıpları olanlar, sevdiklerini toprağa versinler, hayat normale dönmeye başlasın, ondan sonra gelin!

İnanın yettiniz artık! Canımıza tak dedi!

★★★

Bakan otosu geçecek diye yolu trafiğe kapatan görevlileri ve yolda bekleyen ambülansı gördü bu gözler!

Zaten insanlara gülmeyi unutturdunuz, hiç olmazsa bırakın görevliler insanları kurtarsınlar!

Daha sonra gelip şovunuzu yaparsınız!

Güzel İzmir’imize, demokrat ve çağdaş İzmirli hemşehrilerimize geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.

Allah böyle felaketlerden hepimizi korusun!”

(Rifat Serdaroğlu- Doğru Parti Genel Başkanı)

GÜNÜN SÖZÜ


Her zaman yeteri kadar felaket var ama deprem en beteri!