İktidarın çizdiği pembe tabloya bakmayın siz...

Türkiye her geçen yıl biraz daha yoksullaşıyor....

Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’in verilerine göre ülkemizdeki yoksul sayısı bir yılda 550 bin kişi daha arttı...

Gelir adaletsizliğinin geldiği nokta içler acısı:

Yaklaşık 18 milyon insanımız açlık riski ile karşı karşıya...

Toplam 65 milyon insanımız ise yoksullukla boğuşuyor!

Ürkütücü bir tablo bu?

Ne olacak bunun sonu?

★★★

Yoksulluk, her türlü kötülüğü tetikliyor. Bu nedenle hırsızlık, gasp, soygun, fuhuş gibi olaylarda büyük artış var!

Vatandaşların içine düştüğü yoksulluk, İYİ Parti lideri Meral Akşener’i korkutuyor.

“Çok endişeliyim” diyor ve ekliyor:

“Ekonominin kötü gidişatını ne korona, ne de başka bir şey örtebilir! Düşünün ki, benim evimin bulunduğu yerde bile, kişisel olarak yardım ettiğim insanlar var. Endişem ciddi boyuttadır. Ülkemizde etnik ayrılıklar üzerinden kavga olmaz... Fakat varla yok arasında kavga çıkabilir diye endişeleniyorum.”

★★★

Asık suratlı politikacılarla dolu olan ülkemizde İYİ Parti lideri Meral Akşener siyasetin gülen yüzü... Tutarlı davranışlarıyla politikada kilit konumuna geldi... Onun mücadelelerini takdirle izliyorum.

Devlet Bahçeli’nin, önceki yıllarda yaptığı haksızlıkları unutarak Meral Hanım’a “Eve dön!” çağrısı yapması, ucuna yem takılmış bir olta gibiydi...

Meral Akşener tabii ki, bu oltayı yutmadı ve psikolojik saldırıyı ustaca defetti! Onun şu sözleri bir ders niteliğindeydi:

“Kişisel menfaatlerim için Türkiye’nin geleceği ile asla oynamam!”

AKP-MHP’den oluşan Cumhur İttifakı’na kapı böyle kapandı!

★★★

Meral Akşener’e, hiçbir politikacıya olmadığı kadar psikolojik baskı yapılıyor, engellenmek isteniyor.

Akşener, il başkanlarıyla gerçekleştirdiği bir video konferansta, engellemelere asla boyun eğmeyeceğini belirterek:

“Ben o duvarlara başımı vururum. Ya duvarları yıkarım, ya başımı yararım!” diye haykırdı.

Meral Hanım’a göre  “Güç zehirler. Mutlak güç daha da zehirler... İktidarın en büyük sorunu bu... Vatandaşın demokrasiye ihtiyacı var, Tek Adam rejimi ülkeye ciddi zararlar verdi. 2023’te Sayın Erdoğan seçilemeyecek. Saray’da farklı bir hayat tarzı ve anlayış ortaya çıktı, seçmenden ve vatandaştan koptu. Bu milletin feraseti (anlayış, seziş, sezgi gücü) vardır.”

★★★

“Cumhurbaşkanı Erdoğan rasyonel bir kişidir fakat, Saray’a yerleştiğinden beri, saray kültürünün ve sarayzadelerin kendisini rasyonaliteden ve milletten uzaklaştırdığını görüyorum. Eğer Sayın Erdoğan Saray’a girmeseydi o keneler kendisine yapışamazdı” diyen Akşener’e göre:

- İktidar milletin sorunlarını çözmek bir yana, ne zor şartlar altında yaşadığını bile görmüyor.

- İktidar mensupları, şahsi bekalarının derdine düştü.

- Koronavirüs salgını başlayana kadarki son dönemde ben ve arkadaşlarım sahadaydık. Esnafın, işçinin, memurun, emeklinin, işsizin dertlerini, sıkıntılarını bizzat kendilerinden dinledik.

- Bizi duyan vatandaş, kendisi için dertlenen, meselelerine çözüm üreten, iktidarı uyaran, gerçek bir muhalefetle tanıştı.

- Türkiye’yi ilçe ilçe, köy köy gezmeye kaldığım yerden devam edeceğim. Biz, önümüze çıkarılan engellere alıştık. Milletimizi hak ettiği mutlu, zengin ve güçlü bir Türkiye’ye kavuşturmadan yolumuzdan ayrılmayacağız.

- Güneş balçıkla sıvanmaz. Ve gerçeklerin er ya da geç bir gün ortaya çıkma gibi (iktidarın hiç hoşlanmayacağı) bir huyu vardır.

- İşsizlik almış yürümüşken, mutfakta yangın varken, geçim derdinden ülkemizde babalar canlarına kıyıyorken, can derdine düşmüş vatandaşına maske dağıtma işini bile becerememişken, bu arkadaşlar (AKP ve MHP) vatandaşa gidip nasıl oy isteyecekler?

- Milletimizin işsizliği konuşmaya ihtiyacı var. Milletimizin geçim sıkıntısını konuşmaya ihtiyacı var. Milletimizin zamları, kaynamayan tencereyi konuşmaya ihtiyacı var...

- Siyasetçi vatandaşın gündemini konuşmalıdır. Eğer siyasetçi vatandaşın gündemini konuşmuyorsa, sıkıntısı vardır, ondan konuşamıyordur.

- Vatandaşın sırtındaki yük iyice ağırlaşmış, ay sonu gelmez olmuş. Salgında vatandaşımıza nakit desteği vermek yerine, gidip IBAN numarası verip para istemeyi kendilerine nasıl yakıştırdılar?

- “Siz maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz?” diye dalga geçen bir Bakan’ın bulunduğu ülkemizde, dolar kuru rekor kırmış, cebimizdeki para kuşa dönmüş, işsizlik almış yürümüş,
önünü alamamışsınız... Milletin hazinesini boşaltmışsınız, dar günde vatandaşın yanında olamamışsınız, bu durumda siz ekonomi, kalkınma, istihdam konuşmak ister misiniz? Elbette istemezsiniz.

- Evet... Türkiye’nin hazin tablosu böyleyken, bunlar seçimde vatandaştan nasıl oy isteyecekler?

TEBESSÜM

Han-ı yağma (Yağma sofrası)


Çok açsınız efendiler, suratınızdan bellidir,

Yiyin hadi, yemezseniz yarına kalır mı, kim bilir!

Sizi çağıranlar bu sofraya, bakın nasıl böbürlenir?

Hakkınız bu, savaştınız, tamam, bu hak elde bir.

Yiyin efendiler yiyin, bu eğlenceli sofra sizin,

Doyuncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin.

Verir bu fukara memleket nesi var, nesi yok, hepsini,

Rahatını, sağlığını, içinin bütün ateşini,

Hadi, yuvarlayın, düşünmeyin haram mıdır, helâl mi,

Yiyin efendiler yiyin, bu iştah veren sofra sizin,

Doyuncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin.

Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak,

Yarın sönmüş bakarsınız, bugün çatırdayan ocak,

Hazır mideler sağlam, hazır mideler sıcak,

Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak.

Yiyin efendiler yiyin, bu haykıran sofra sizin,

Doyuncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin.

★★★

Bu dizeler, 1867 – 1915 yılları arasında yaşayan Tevfik Fikret’in “Han-ı yağma” adlı ünlü şiirinin bir bölümüdür.

Türk şirininin bu büyük ustasını saygıyla analım.

GÜNÜN SÖZÜ


Sağlam kafa ile birlikte akıl da lâzımdır. Bilinmelidir ki en sağlam kafa koçun kafasıdır!