İktidarı eleştiren, hemen “Darbe istiyor” diye yaftalanıyor. Ardından Kalaşnikoflar, tabancalar, mermi görüntüleri eşliğinde tehditler başlıyor. Kimin kaç kişinin “hakkından geleceği” televizyonda konuşuluyor. Madem “darbe” deniliyor, o zaman Cumhuriyet Savcısı, iddiada bulunanları çağırmalı, bildiklerini anlatmaları istenmeli. Bakalım, ne biliyorlar, ne anlatacaklar. Eğer ortada hiçbir bulgu, belge yoksa paniğe, korkuya yol açanlar hakkında işlem yapılmalı. Bu sözler, böyle kolay söylenmemeli.

Ülkemizin Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı, Jandarma İstihbarat Başkanlığı var. Darbe hazırlığı yapılıyorsa bunu ortaya koyacak olan bilgi ve belgelerle, Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunacak olan kuruluşlarımız var. Ama hiçbir şey yokken sürekli “Darbe yapılacak”, “Darbe hazırlığı yapılıyor” gibi sözler toplumda korku yaratmaktan, ülkemize yatırım yapacakları vazgeçirmekten başka bir işe yaramıyor. Sadece gerilimden medet umanlar bundan yararlanıyor, ülkenin ana gündeminin ötelenmesi sağlanıyor.

MUHALEFET DE BASTIRILIR

“Darbe” söylemleri nedense, hep iktidar partisine yakın olanlar tarafından ortaya atılıyor. Ardından o sözlere siyasi destek veriliyor. İşte bu durum, silahlı, mermili gösteri yapanları daha da cesaretlendiriyor. Bir ülkede demokrasi tüm kurum ve kurullarıyla işliyorsa, yargımız bağımsızsa, gelir dağılımı adaletliyse, toplum kamplara bölünmüyorsa niçin darbe tehlikesi, niçin darbe olsun?

Eğitimci-yazar Zeki Sarıhan, bazı darbelerin yalnız hükümete karşı değil, muhalefeti bastırmak için de kullanıldığına dikkat çekiyor. Günümüzde, muhalefeti susturmak için de yoğun çaba olduğu, silahlı, mermili paylaşımlarla da ortaya konuluyor. Sarıhan, geçmişte yaşanan darbelerden örnekler de veriyor.

Osmanlı tarihinde hükümet, hatta padişah değişikliğine yol açan sayısız darbe vardır. Modernleşme tarihimizin ilk darbesini 2. Abdülhamit yaptı. 1878’de parlamentoyu dağıtıp kurulmakta olan parlamenter sisteme son verdi ve kişisel diktatörlüğünü kurdu. 30 yıl süren bu tek adam rejimine karşı da 1908’de İttihatçı subaylar dağa çıktı. Anayasanın yeniden yürürlüğe girmesi, ‘Hürriyet İlanı’ 23 Temmuz’da sağlandı. Siyasi ve toplum yaşamında bir dönüm noktası olan bu tarih, “Hürriyet Bayramı” olarak ilan edildi. Buna karşı 31 Mart 1909’da “Din elden gidiyor!” diyenler, bir süre İstanbul’a hakim oldu. Harekat Ordusu’nun Selanik’ten gelmesiyle düzen sağlandı.

ANADOLU İHTİLALİ

Geçmiş darbelere karşı “darbe” sözcüğü ilk kez 1913 ‘Babıali Baskını’ nedeniyle siyaset sözlüğümüze girdi. İttihat ve Terakki Partisi, hükümetin Edirne’yi Bulgarlara vereceği propagandasıyla 23 Ocak 1913’te Babıali’ye silahlı bir baskın düzenledi. Harbiye Nazırı öldürüldü, Sadrazam’ın elinden de zorla istifa dilekçesi alındı. Babıali Baskını, sonraki darbelerin ilk örneği sayıldı. İktidarı bütünüyle teslim alan İttihat ve Terakki, Meclisi feshettirerek, “sopalı seçimlerle” muhalefeti, Meclis dışında bırakan darbe de uyguladı.

İttihatçıların iktidardan uzaklaşmasını sağlayan olay, Birinci Dünya Savaşı’ndaki büyük yenilgidir. Çok geçmeden Padişah Vahdettin, İttihatçılar’dan oluştuğu gerekçesiyle Mebuslar Meclisi’ni dağıttı, tepeden bir darbe yaptı. 16 Mart 1920’de son Meclisi Mebusan’ın, İngilizler tarafından basılarak çalışamaz hale getirilmesi de parlamenter sisteme karşı darbeydi.

Bu tarihten, yani 23 Nisan 1920’den sonraki siyasi gelişmeler darbe olarak değil, Anadolu İhtilali olarak adlandırıyoruz. Cumhuriyet’in ilanı ve tek parti dönemindeki reformları “darbe” olarak değil, geçmiş döneme ait bazı kurumların ortadan kaldırılması, hükümet tarafından birer “tasfiye” olarak adlandırılıyor.

SERİ DARBELER DÖNEMİ

Cumhuriyet döneminin ilk hükümet darbesi 27 Mayıs 1960’ta gerçekleştirildi. 1961 Anayasası ile önemli yenilikler getirildi. 12 Mart 1971 muhtırası da Adalet Partisi’ne karşı yapılmış gibi görünüyorsa da Zeki Sarıhan, darbecilerin asıl hedefinin yükselen devrimci muhalefet olduğunu öne sürüyor.

12 Eylül 1980 darbesi sonucu siyasi partileri kapatıldı, siyasi yasaklar getirildi. Kenan Evren’in öncülüğünde emir komuta zinciriyle yapılan darbe, ülkede sağ sol çatışmasının arttığı ve parlamentonun görevini yapamaz hale geldiği gerekçesiyle yapıldı. Her darbe, muhalefet partilerine de büyük darbe vurdu.

Son darbe girişimi, sağcı bir kadrodan, AKP’nin iktidar ortağı Fetullahçı kadrolardan geldi, bu girişim bastırıldı. Hain darbe girişimi sonucu 247 vatandaşımız şehit edildi. Bu olaydan sonra AKP iktidarı yerini daha da sağlamlaştırdı. Halk oylamasından sonra da parlamenter sistem büyük darbe aldı. Muhalefet ise o günden bu yana hep darbecilikle suçlanmaya devam ediliyor. Gerçekle ilgisi olmayan açıklamalarla asıl darbe muhalefete yapılıyor.