Almanya Başbakanı Merkel, neredeyse ilk kez ulusa seslendi ve vatandaşlarına, “Yeter ki siz sağlıklı kalın. Ülkemiz maddi olarak gerekeni yapacak güçtedir. Siz bunları kafanıza takmayın” dedi. Eski bir bakan, Merkel’in Türkçe altyazılı konuşmasını dinledikten sonra, duygulandı “Ağlayarak bir daha dinledi” ve ülkemizin içine düşürüldüğü duruma üzüldü.

Almanya’daki arkadaşımla konuştum. Başvuranlara bugünden itibaren, öncelikle üç aylık karşılıksız yardım yapılacak. Yani işletmenin ihtiyacı olan bütün ödemeler devletten. İşletmeler için bu işleri, üyesi oldukları oda yürütüyor ve her aşamada onları bilgilendiriyor. Üyelere, başvuru formlarını doldurup yollamaktan başka bir iş bırakılmıyor.

SINIRSIZ KREDİ

Almanya’da otel işleten Türk vatandaşı, belediye ve işletme vergilerinin ertelenmesini istedi. 2 saat sonra belediye başkanı elektronik postayla vergi borçlarının faizsiz olarak ertelendiğini  bildirdi. Devletin verdiği hibeyi yalnızca ihtiyaç sahipleri alabiliyor. Bu ne demek? Kuaför, dönerci, restorancı, otelci, taksici, hatta evinde ders veren kişiler, müzik hocası, dans kursları hocası gibi aklınıza gelen her türlü özel ve küçük işletme sahipleri bundan yararlanabilecek.

Bu yardımı veriyor ama, Devlet bunları ileride kontrole incelemeye aldığında o işletmenin kriz günlerinde paraya gerçekten ihtiyacı olmadığını tespit ederse, işletmeci ya da yardımı alan kişi cezası ile parayı geri ödeyecek. Örneğin işletmenin 5 işçisi var. 5 işçiye kadar aylık 9 bin Euro veriyor. 15 işçiye kadar 15 bin Euro, 15 işçisi olan işletmeler için de aylık 30 bin Euro’ya kadar çıkıyor. Bir işyerinin aylık gideri 10 bin Euro ise bunun 9 binini devlet  hibe edecek. Çünkü o iş yerinde 5 işçi var. Daha fazla desteğe ihtiyacı varsa, bu durumda da Devlet bankasından sınırsız ve faizsiz geri ödemeli kredi imkanı sunuyor. Geri ödeme süresini de yine işletmeci belirliyor.

DENETİM ŞART

Gelelim ülkemize. Toplanan bağışların nereye, kimin üzerinden ve ne kadarlık bölümünün ulaştırıldığının şeffaf bir biçimde ortaya konulması gerekiyor. TBMM’de grubu bulunan partilerden eşit sayıda üye ile “KAMPANYA DENETLEME KURULU” oluşturulabilir. Bakanlık bünyesinde, bağımsız  hukukçu, finansçı, sosyal bilimci ve benzeri uygun mesleklerden seçilen bir “Kampanyayı takip ve denetim kurulu”, illerde, Vali başkanlığında yine, “İl kampanya takip ve denetleme kurulu” kurulursa bunların nerelere gittiği yolunda insanların en azından kuşkuları ortadan kalkar.

Güneydoğu Gazisi Tarkan Yılgün, 2003 yılında dönemin başbakanına ekonomik krizden çıkmamız, ABD’ye o günlerde muhtaç olmamamız için TBMM Ziraat Bankası Şubesi’ne Başbakan adına bir aylık gazi maaşını yatırdı ve dekontunu dilekçe ekinde gönderdi. Aynı gazi, bugün, “Bir kuruş bile yardımda bulunmam” diyor, adres olarak “Milletin anasına küfreden müteahhitleri” gösteriyor



NEREDEN NEREYE

Bugün halktan bağış toplayan Devlet, yine kritik bir dönemden geçildiğinde halktan gelen yardımı Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Ahmet Şirin imzasıyla ve şu gerekçeyle iade etmişti:

“Sayın Başbakanımız, tarihin en büyük küresel krizinin yaşandığı ve yanı başımızda şiddetli bir istikrarsızlığın sürdüğü bu dönemden geçerken, vatandaşlarımızın birlik, beraberlik ve dayanışma yönünde gösterdikleri hassasiyetin, her türlü takdirin üzerinde olduğunu ve Türkiye’nin yaşanan krizden en az zararla çıkabilmesi için gereken tedbirlerin alındığını kaydetmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, güvenliğini ve çıkarlarını en etkili biçimde koruyabilecek güce ve kuvvete sahiptir. Bu nedenle ‘Yardım Kampanyası’ şeklinde vatandaşlarımızın maddi desteğini almak gibi bir organizasyon düşünülmemektedir. Vatandaşlarımızın, huzur ve güven içerisinde hayatlarını sürdürmeleri, birlik ve beraberliğimizin korunması, her türlü krizi aşmamızda en büyük desteğimiz olacaktır. Bu duygular içerisinde göstermiş olduğunuz hassasiyete teşekkür eder, en iyi dileklerimizi sunarız.”

EVİNE VE DEVLETE

Yabancı ülkelerde destek paketleri açıklanırken, bizde “Pamuk eller cebe” deniliyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl,  bir dönem “Türkiye’nin kayıp paraları” nı araştırmıştı. CHP’li Mahmut Tanal, “Kara gün parası olan ‘yedek akçe’ bugünler içindi. ‘İşsizlik Fonu’ böyle dar zamanlar için vardı. Plansız harcamalar, Devleti  halktan bağış, zekat talep eder noktaya getirdi” diyor.

Evi geçindirme derdi yetmiyormuş gibi vatandaşın omuzlarına devlet için para toplama, bağış yapma gibi ağır bir yük daha bindi.