Belki en çok değişikliğe uğrayan yasaların başında İhale ve İmar yasaları gelir. AKP döneminde sadece İhale Yasası’nda 192 madde değişti ve duruma göre Torba Yasa’ya eklenen ya da bu yasa ile değiştirilen maddeler, sorumlu olması gerekenleri de sorumluluktan kurtarıyor. Göreceğiz ki İzmir’deki son yıkımların da sorumlusu bulunamayacak.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, “Bayraklı Belediyesi, 208 binayı, ‘Çürük’ diye Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bildirmiş ama Bakanlık işlem yapmamış” dedi. Çevre Bakanı Murat Kurum da, böyle bir yazının kendilerine gelmediğini açıkladı. Yasal boyutuna bakarsak, Bakan Kurum’un dediği daha doğru. Çünkü 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 39. Maddesi’ne göre; konunun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile bir ilgisi yok. Eğer belediye çürük bina tespit etmişse, yıkacak ya da yıktıracak olan da yine belediyedir.

O MADDEYE BAKALIM

Eğer, çürük binayı Valilik tespit etmiş olsaydı durum daha farklı olurdu. O zaman yıkımı Valiliğin yapması gerekiyor. Oysa, Bayraklı Belediye Başkanı’nın da yaptığı açıklama çürük binayı kendilerinin belirlediği yolundadır. Ayrıca, bu tespitlerin yapıldığı tarihte çürük binaların olduğu yer Bornova Belediyesi sınırları içindedir. Şimdi ise Bayraklı Belediyesi sınırları içinde. Her iki belediyenin başında o tarihte de, bugün de CHP’li başkanlar bulunuyor.

Kolayı var, 3194 Sayılı İmar Kanunu’nu buluyorsunuz. “Yıkılacak Derecede Tehlikeli Yapılar” başlıklı 39. maddeyi okuyorsunuz:

“Madde 39–(Değişik fıkra:4/7/2019-7181/12 madde) Genel güvenlik ve asayiş bakımından tehlike arz ettiği valilikçe tespit edilen metruk yapılar ile bir kısmı veya tamamının yıkılacak derecede tehlikeli olduğu belediye veya valilik tarafından tespit edilen yapıların sahiplerinin adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adreslerine tehlike derecesine göre bunun izalesi için belediye veya valilikçe üç gün içinde tebligat yapılır. Yapı sahibine bu şekilde tebligat yapılamaması hâlinde bu durum tebligat yapan idarenin internet sayfasında 30 gün süre ile ilan edilir ve tebligat varakası tebliğ yerine kaim olmak üzere tehlikeli yapıya asılır ve keyfiyet muhtarla birlikte bir zabıtla tespit edilir. Malik dışında binada ikamet amacıyla oturanlara da ayrıca tahliye için tebligat yapılır. Tebligatı veya ilanı müteakip 30 günü geçmemek üzere ilgili idarece belirlenen süre içinde yapı sahibi tarafından tehlikeli durumun ortadan kaldırılmaması hâlinde, tehlikenin giderilmesi veya yıkım işleri belediye veya valilikçe yapılır ve masrafı yüzde 20 fazlası ile yapı sahibinden tahsil edilir. Bina sahibi yoksulsa, yıkım masrafı belediye veya valilik bütçesinden karşılanır.”

ÜSTÜNDEN ATIYORLAR

Bir belediye başkanıyla konuştum. Yıkılan binaların 1999 yılından önce yapıldığını hatırlattı; “Böyle durumlarda belediye de, bakanlık da sorumluluğu üstünden atar. Çünkü, yasaları buna göre çıkarıyorlar. İzmir’de yaşanan depremde de hem belediyenin hem de merkezi hükümetin samimi olması lazım. Samimiyet yoksa topu taca atmak her zaman mümkün. Şimdi de bu yapılıyor. Adamı olmayan sorumlu olur. Çünkü ülkemizde mevzuat kaosu yaşanıyor. Belediyeye sormak lazım, binanın çürük olduğunu tespit etmişseniz niçin boşalttırmadınız?”

2018 yılında İmar Kanunu’na eklenen geçici 16. madde, afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ya da eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması, ‘İmar Barışı’nın sağlanması amacıyla 31.10.2018 tarihine kadar yapılan kanuna aykırı yapıların ruhsatlandırılmasını öngörüyor. Şimdi gelelim Türk Ceza Kanunu’nun “Zaman Bakımından Uygulama” başlıklı 7. maddesine. O maddede, “İşlendiği zaman yürürlükte olan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez.” deniyor.

İmar Kanunu, suç olmaktan çıkardığı için belediye başkanları hakkında hangi mahkemede dava varsa, beraatle ya da savcılık aşamasında, “Kovuşturmaya yer yoktur” kararları veriliyor.  1999 yılından önce yapılmış çürük binaların sorumlusu Belediye Kanunu’nun 38. maddesine göre Belediye Başkanıdır.

Kimse sorumluğu başkasının üzerine atmasın. Bu konular net bir biçimde ortaya konulsun. “Belediyenin hiçbir sorumluluğu yok” demek zaten inandırıcılıktan da hayli uzak...




YENİ ÇIKAN KİTAPLAR


-İleri Köy Peşinde: Eğitimci-yazar Zeki Sarıhan 1965-1968’in Fatsa’sını, köylü yürüyüşlerini yazdı. Literatür yayınlarından çıkan kitapta, genç bir devrimcinin kendini yetiştirme çabası ve halka hizmet heyecanı var.

- Bilgi Yayınevi’nden çıkan Yaşar Seyman’ın “Zine”, Mediha Ünver’in “Kapısız Kilitler”, Erhan Gökgücü’nün “Muz Kabuğu Cinayetleri” kitapları raflarda yerini aldı.

- Türkiye’de Cumhuriyetçilik: Prof.Dr. Anıl Çeçen’in Nergiz Yayınlarından çıkan kitabı Cumhuriyet ya da Cumhuriyetçilik üzerine yayımlanmış ender yapıtlar arasında yer alıyor.