Görevinden alınıp Genelkurmay emrine verilen Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı istifasının ardından “Ben vatan haini miyim açığa alınıyorum, aynı gün ilişiğimi kesip personelimizle vedalaşmama bile fırsat verilmeden gönderiliyorum. Benimle ilgili yürütülen kumpası, iftirayı onuruma, gururuma yediremem” dedi


İşte istifa eden Tümamiral Cihat Yaycı’nın açıklamaları:


Baba Milas Kaymakamıydı. Oğlunu Deniz Lisesi’ne gönderdi. Ancak, oğlu subay olmak istemiyordu. Okuldan atılmasını sağlamak için hiç ders çalışmadı. Birinci dönem karne notunda bütün dersleri zayıftı. Kız arkadaşı, derslerinin nasıl olduğunu sordu. “Hepsi zayıf” cevabını aldığında, kız sırtını dönüp gitti. Bu durum, öğrenciyi hayli etkiledi. İkinci dönem bütün zayıflarını kurtardığı gibi sonraki yıllar hep okulun birincisi, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarihinde doçent olan ilk muharip amiral oldu. ABD’de Fizik Mühendisliği dalında yüksek lisans yaptı. Harp Akademisi’ni de birincilikle bitirdi.

İşte bu kişi Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı’na getirilen Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı’dan başkası değildi. Libya ile yapılan Deniz Yetki Alanları Anlaşması’nın mimarlığının yanı sıra kuvvet içinde yer alan ve kendilerini gizlemeyi başaranları geliştirdiği “FETÖMETRE” uygulamasıyla ortaya çıkarmasıyla da tanındı. Libya ve Ege adaları konusunda yazdığı kitaplar ses getirdi. Bir taraftan FETÖ’cülerin, bir yandan da Yunanistan’ın hedefi haline geldi. Görevden alındığı da istifa ettiği de Yunan basınında manşetlere taşındı.

İSTİFAYA ADIM ADIM

Görevden alınacağı ya da istifa ettirileceği 4 Nisan’da FETÖ’cü sosyal medya hesaplarında gündeme getirildi. Bundan 11 gün sonra, Yaycı hakkında bir ihalede taraf tuttuğu gerekçe gösterilip savcılığa suç duyurusunda bulunuldu.

Muayene Komisyonu,1.5 milyon bedelli torpido teli ihalesinde koşullara uygun tel yapılmadığı gerekçesiyle kabul yapmayınca, kararlarını değiştirmeleri için siyasi baskı başlıyor. Sonuçta, Kuvvet Komutanı Adnan Özbal’ın talimatıyla, aksaklıkların giderilmesi koşuluyla ödeme yapılmasına karar veriliyor. Yani ortada bir yolsuzluk yok.

[caption id="attachment_5822440" align="alignnone" width="880"] Tümamiral Cihat Yaycı[/caption]

 ÖNCE KIZAK GÖREVE

Tümamiral Cihat Yaycı hakkında soruşturma dosyası C. Savcılığı’na gönderilince, kısa süre öncesine kadar yaptığı çalışmaları öven Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından görevden alındı. Bu alınıştan Kuvvet Komutanı Adnan Özbal’ın da haberdar olmadığı anlaşıldı. Yaycı, Genelkurmay Başkanlığı emrine alınmıştı. Açıkçası buna “Kızak görev” denilir. Daha can yakıcı bir olay şuydu: 16 Mayıs Cumartesi günü görevden alınan Cihat Yaycı’dan pazartesi günü ilişiğini kesmesi, aynı gün Genelkurmay Başkanlığı’nda göreve başlatılması isteniyordu. Bırakın ayrılıklarda yapılan askeri töreni, personeliyle vedalaşması için bile zaman bırakılmamıştı. Pazar günü makamına gidip şahsi eşyalarını topladı ve gözleri dolu dolu makamından ayrıldı.

“MAKAMI, ÜÇ PARALIK ETTİRMEM”

Dün “Yaycı istifa ettiğini” öğrendik. Bu istifa için mutlaka söyleyecekleri vardır. Onu da en yakın arkadaşının anlatımlarından dinliyorum:

“Kurmay Başkanlığı makamını üç paralık ettirmem. 16 Mayıs Cumartesi günü görevden alındığımı Resmi Gazete’den öğrendim. Kuvvet Komutanımıza da görevden alınacağım önceden söylenmemiş. 16 Mayıs’ta mesaj çekiliyor. Pazar günü makamıma gidip eşyalarımı topladım. Çünkü, pazartesi günü Deniz kuvvetleri Komutanlığı’ndaki görevimden ayrılıp aynı gün Genelkurmay Başkanlığı’nda  görevime başlamam ve ayrılışımla ilgili bilgi verilmesi isteniyordu. Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı’na böyle bir muamele yapılıyorsa buna karşı bir duruşumuz olmalı. Düşündüm, taşındım, yapılan muameleyi doğru bulmadım. En azından bir Kurmay Başkanı ayrılırken orada bir devir-teslim töreni yapılır. Bırakın devir-teslim töreni yapılmasını, personelimle vedalaşma imkanı bile tanınmadı, hesaplarım hemen kapatıldı.

“VATAN HAİNİ MİYİM?”

Genelkurmay’a gittiğimde, ‘Giriş kartınız okunmuyor’ denilecek. Genelkurmay’a girdiğinizde ikinci başkana gideceksiniz. Orada ikinci başkanının emir subayı, astsubayının odasında görüşebilmek için bekleyeceksiniz. Beni görenler, ‘Düştüğü duruma bak’ diyecek. Böyle şeyler bana reva mı? Ben vatan haini miyim açığa alınıyorum, aynı gün ilişiğimi kesip ayrılmam isteniyor. Ayrılış evrakı gereği için Deniz Kuvvetleri’ne yazı gönderilirken, bilgi olarak da Milli Savunma Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’na gönderiliyor. Yani, Teftiş Kurulu’na, ‘Sizin yaptığınız soruşturmaya göre Yaycı’yı görevden aldık’ anlamı çıkıyor. Böyle bir durum olabilir mi? Oluyor.

“ONURUM, GURURUM İÇİN”

Benimle ilgili yürütülen kumpası, iftirayı onuruma, gururuma yediremem. Böyle bir şey olabilir mi? Üniformamda en küçük bir şaibe, leke olmamıştır. Masamdaki kolonyayı bile kendi cebinden alan insanım. Bu iftiraya benim dayanmam mümkün değil. Benimki onur, gurur istifası ve kurumsal bir duruştur.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı korumak adına tepkimi koymam gerekiyordu. Şunu söylüyorum: Ben devlete küs değilim. Cumhurbaşkanıma sadakatle bağlıyım. Devlete, kimseye tepkim yok. Bu duruma da düşmemeliydim. Onurum, gururum incindi. Bu duruma düşürülen birisinin de istifa etmesi lazım. Ben de bu sabah Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na istifa dilekçemi verip izne ayrıldım. Askerlik hayatım buraya kadarmış.

Cihat Yaycı istifa etti ama ‘Mavi Vatan’ın içinin doldurulması, Doğu Akdeniz’deki gelişmeler, Ege’de Yunanistan’ın talepleri konusunda mutlaka devletimizin yararlanacağı isimlerden birisidir.