Başkan Yavaş’ın başlattığı, “Bakkaldan veresiye alışveriş yapan dar gelirlilerin borcu silinsin” kampanyası tuttu. Ekiple birkaç semte gittik, bazı ailelerin borcunu kapattık


Mansur Yavaş’ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı döneminde, AKP’liler, “Seçildiğinde bütün yardımları kesecek” diye propaganda yaptılar. AKP döneminde 150 bin haneye yardım yapılırken, bırakın yardımı azaltmayı, Mansur Yavaş hane sayısını bu zor günlerde 500 bin haneye çıkarmış. Acil olmayan ihaleleri durdurup parayı, işini, aşını kaybetmiş vatandaşlara destek için harcıyor. Bu sürecin ne kadar devam edeceği bilinmediği için  belediye uzun vadeli plan ve buna göre hazırlıklar yapıyor.

Şu günlerde Mansur Yavaş, mahalle bakkallarına borcu olan zor durumdaki vatandaşlar için bir kampanya başlattı. Görevliler kenar semtlerde bakkal bakkal dolaşıyor, veresiye defterlerini inceliyor, halktan gelen yardımlarla borçları kapatıyor. Son işlem bakkalın camına yapıştırılan, “Borcunuz kalmamıştır” yazısı oluyor. Yalnız borçlu olanlara değil, temizliğe giden kadınların, işini kaybeden terzilerin, değişik meslek mensuplarına şu günlerde destek olunuyor.



DÜŞTÜK YOLLARA

İyilik hareketine biz de aramızda para toplayarak katıldık. Parayı, yardım çalışmalarını organize eden Belediye Meclis Üyesi Ertan Işık’a teslim ettim. Yardım organizasyonunda görevli Oğuz Işık ve Hakan Sezer’le birlikte düştük yollara. Doğantepe Mahallesi’ne giderken, Ertan Işık, “Bu asfalttı 20 yıl sonra biz döktük” diyor. Siteleri geçince yoksulluğu görmeye başlıyoruz.

Doğantepe’de Murat Esmer’in bakkalına giriyoruz. Ertan Işık kendisini tanıtıyor, borcu olanların borçlarını kapatmak için geldiklerini söylüyor. Bakkal şaşırıyor. Hışırı çıkmış veresiye defterini açıyor. Bir yıldır borcunu ödeyemeyenler olduğu gibi son dönemlerde borçlananların sayısında da önemli bir artış olduğunu belirtiyor. Murat, “İnanın biz de çok zor durumdayız. Versen bir türlü, vermezsen bir türlü” diyor ve şöyle devam ediyor:

“Hayatın zorlaştığını borçlananların sayısından da anlıyoruz. Bir yıldır borcunu ödeyemeyen olduğu gibi, son dönemde işten çıkarılanlar da artmasıyla borçla alışveriş yapanlar da çoğaldı. Çoğunun durumunu yakından biliyorum. İşten çıkarıldığını bildiğim, günü birlik iş buldukça çalışan arkadaşın halinden anlıyorum. Ama onlar da bizi anlasın. Biz de çok zor durumdayız. Verdiğimiz malın yerine yenisi koyamıyoruz. Çünkü, toptancı da bize mal vermiyor.”

Toptan gıda satıcısı Ömer Topal geldi o da “Bakkal veresiye verdiği için parasını alamıyor, bize olan borcunu ödeyemiyor. Bu kez biz malı kısıtlı veriyoruz. O para alacak ki, bize ödesin. Biz alalım ki ona mal verelim. Durum giderek kötüleşiyor” diyor.

HIZIR ACİL SERVİS GİBİYİZ

Gıda toptancısı  Ömer Topal, bakkalları 112 Hızır Servise benzetiyor. Bakkal Murat da, “Evet aynen öyle” diyerek şöyle devam ediyor:  “Bakkala iki ekmek, makarna, sigara ya da parası olmadığı zaman geliyorlar. Parayı bulan mahalle aralarında bile bulunan büyük marketlere gidiyor. Orada parası 10 kuruş eksik olsa o 10 kuruşu kimse idare etmez. Ama, parasız kalınca bakkalını hatırlar. Burada gelip ‘Yaz deftere’ diyor. Bize parayı verirken, örneğin 5 lira eksik olduğunda bunu hatırlattığımız da, ‘5 lira da alma’ diye başlıyorlar.”

Bazı bakkallarda “veresiye defteri” bazılarında ise “Veresiye kartı” var. Bakkal, müşterilerinin çoluğunu çocuğunu hepsini tanıyor. Eşi cezaevinde olanı da, bir ay önce işten çıkarılanı da var. İşsizlikle birlikte bakkala gelenlerin, veresiye yazdıranların sayısı da artıyor. Bu durumu bakkal, “Gidişat iyi değil. Bunun kanıtı veresiye defterleridir” diye yorumluyor.

KARTA YÜKLENİYORLAR

Yıldıztepe Mahallesi’ne geliyoruz. Ordulu bakkal Yunus Çiçek’in yanındayız. Onun da veresiye defteri lime lime olmuş. Borç takıp ortalıktan kaybolanların da olduğunu belirtiyor. Ertan Işık bir taraftan toplam borçları hesaplarken, Yunus’un yakınmalarını da dinliyoruz:

“Bakkala verecek parası olmayan karta yükleniyor. Kartları dolunca yeniden bize gelmeye ‘Yaz deftere’ demeye başlıyorlar. İnsanların durumunu bildiğimiz için, tanıdık oldukları için kıramıyoruz. Bazıları ise kötü niyetli çıkıyor. Önce alıyor, borcunu ödüyor. Bir daha, bir daha derken güven kazandırıyor. Sonra başlıyor borçlanmaya. Biz de ‘Nasıl olsa öder’ diye vermeye devam ediyoruz. Sonra borç birikiyor, bir daha o kişi buralarda göremiyoruz.”

KEMAL SUNAL FİLMİ GİBİ

Kemal Sunal’ın filmlerinde mutlaka bir bakkal sahnesi bulunurdu. Borcu biriktiğinde bakkalın önünden geçemezdi. Benzer durum bugün de yaşanıyor. Yunus Çiçek, “Borcunu perişan olduğu için, işsiz-güçsüz olduğu için ödeyemeyenler var. Bize görünmemek için yolunu değiştiriyor. Bunları da anlayışla karşılıyoruz. İnanın borcunu ödeyemediği için utancından yol değiştiriyorlar. Eve karanlıkta gidiyorlar. Ama bizim de çarkı döndürmemiz lazım. Bazıları için de veresiye veriyorsun iyi oluyorsun, vermeyince kötü. İnanın  bakkallar da çok zor durumda. Bu gidişle borçlarımızı tahsil edemediğimiz için daha kötü günler bizi bekliyor” diyor.

SURİYELİ BAKKALLARA

Yunus’un yanından ayrılıyoruz. Ulubey’e gidiyoruz. Buranın adı “Halep Mahallesi”ne çıkmış. 10 bin civarında Suriyeli yaşıyor. 6 yıldır bakkallık yapan Suriyeli Ahmet Ariyel’in yanına giriyoruz. O, alacaklarınız Arapça yazıyor. Borçlular arasında, Türk vatandaşı olup olmadığını soruyoruz. “Evet var. Türk bakkallara gidecek yüzü kalmayanlardan bazıları, şimdi Suriyeli bakkallara veresiye yazdırıyor. Biz de ne yapalım, veriyoruz. Bir kısmı günü birlik çalışan insanlardı. Çoğu de işlerini kaybetmiş durumda. Biz de onlara üzülüyoruz” diyor.

Bir Türkün borcunu kapatıyoruz.  Ahmet, zor durumda olan Suriyelileri sorduğumuzda eşini savaşta kaybetmiş bir kadından söz ediyor Ahmet. Onun veresiye defterinde alacakların üzerini karalıyor. “Borcu ödenmiştir” yazıyor. Kimin ödediğini bile bilmiyor.

ŞU NOT ASILIYOR

Veresiye defterlerinde borçlu olanların hesaplarını kapatılınca, cama şu not asılıyor:

“İyilik daha bulaşıcı: Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş’ın başlattığı ‘İyilik daha bulaşıcıdır’ kampanyası kapsamında veresiye defterindeki ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın borçları silinmiştir.”

Çıkarken yaşlı bir bey geldi. Yazıyı okudu. “Benim borcum kalmadı mı?” diye sordu. Kalmadığını öğrenince mutlu oldu, teşekkür etti, “Zor durumdayım. Sağolun yetiştiniz” diyebildi.

Ertan Işık, Oğuz Işık ve Hakan Sezer’in daha uğrayacakları bakkallar, evler vardı. Mansur Yavaş’ın bu projesine büyük destek var. İyilik bulaşıcı olduğu için diğer illere de yayılıyor. Yavaş bunun her yere yayılmasından da son derece mutlu.