Torunlar şirketine ait Ankara Başkentgaz şirketi tarafından, Kızılay üzerinden 8 milyon dolar aktarılan Ensar Vakfı, devletin hemen bütün birimlerine girmiş durumda. Bakıyorsunuz, devletin okulunun içinde ana sınıfı açıyor. Bütün masraflar devlete ama velilerden alınan paralar Ensar’a gidiyor.

Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü tarafından 2017 yılında Ensar Vakfı, Birlik Vakfı ve İlim Yayma Cemiyeti’yle ayrı ayrı “Çeşitli Eğitim, Seminer ve Sosyal Etkinlikler Düzenlenmesine Dair İş Birliği Protokolü” imzalanmış. Bu protokollere karşı çıkmalara rağmen siyasi iktidar geri adım atmadı, aksine iş birliğini artırdı. Karşı çıkanlardan birisi de avukat Esra Deniz Ağar Şudaşdemir’di. Üç protokolün de iptali ve yürütmelerinin durdurulması için dava açtı. Açılan bu davaları emekli Yargıtay Üyesi Ali Suat Ertosun da yakından takip etti.

“DUR” DENİLDİ AMA...

Ensar Vakfı ve Birlik Vakfı’na karşı açtığı davalarda, Danıştay 8. Dairesi’nin yürütmenin durdurulması isteminin reddine dair verdiği kararlar, itiraz üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu tarafından kabul edilerek, protokollerin yürütmesi durduruldu.

İlim Yayma Cemiyeti ile yapılan, “Öğrencilere Yönelik Sosyal, Kültürel, Sportif Etkinlikler ile Mesleki ve Teknik Kurslar Düzenlenmesine Dair İş Birliği Protokolü”nün iptali ve yürütmesinin durdurulması için açılan davada da Danıştay 8. Dairesi ret kararı verdi. İtiraz üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu bu kararı kaldırdı ve yürütmenin durdurulmasına hükmetti.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın dini vakıflarla yaptığı protokoller bu kadar mı? Değil. Genel müdürlükler tarafından verilen izinlerin yanı sıra il milli eğitim müdürlüklerinin dini vakıflarla yaptığı çok sayıda protokol bulunuyor. Bunlar da kamuoyundan gizleniyor. Bunun örneğini, 8 Şubat 2020 tarihli “Gizli Ensar protokolü” başlıklı yazımızda vermiş, Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün de Ensar Vakfı ile 16.03.2017 tarihinde bir protokol yaptığını ve bunun gizlendiğini belirtmiştim.

CİNSİYET EŞİTLİĞİ

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, muhalefetin soru önergesini, “Bakanlığımıza bağlı kurum ve kuruluşlarca imzalanan protokoller kamu yararı gözetilerek, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılmaktadır” diyor. Bakanlık, bünyesinde çalışan bir milyondan fazla öğretmen ile atanmayı bekleyen öğretmenleri görmezden geliyor, eğitim-öğretimi dini vakıflara bırakıyor. Yaptığı protokollerin yürütmeleri durdurulmasına karşın mevzuat düzenlemesine gitmiyor.

Bunun da örneği, Milli Eğitim Bakanlığı “Eğitim Kurumları Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği”nde yapılan değişikliktir. Yönetmeliğin 1. ve 2. maddelerinde yapılan değişiklikle, kamu kurum ve kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşlarının, her tür ve seviyedeki resmi, özel-özgün ve hayat boyu öğrenme kurumlarına girmesinin yolu açıldı. Yönetmeliğin 7. maddesinde yer alan, “Toplumsal cinsiyet eşitliği” ibaresinin yürürlükten kaldırılmasıyla da bundan böyle uluslararası antlaşmalara aykırı olarak okullarımızda cinsiyet eşitliği konusunda etkinlik yapılamayacak. Sözü geçen maddelere ilişkin yönetmelik değişikliğinin iptali için de dava açıldı.

Dini vakıf ve cemiyetlerin okullarımıza girmesi, eğitim vermesi, anayasamıza ve Milli Eğitim Temel Kanunu’na aykırıdır. Hızla bilimden uzaklaşılıyor ve hakikatler gizleniyor.



İki meslektaşımızın, eğitimin içinde bulunduğu duruma dikkat çeken kitapları yayımlandı.

Mert Taşçılar’ın Galeati Yayıncılık’tan çıkan “Dindar ve Kindar – Milli Eğitimin iflası” kitabında AKP’nin eğitim politikaları anlatılıyor. Tarikatlara ve vakıflara teslim edilen çocukları nasıl bir gelecek beklediğini anlatan Taşçılar, dinci vakıfların eğitim verdiği yurt ve okullarda cinsel istismara uğrayan onlarca çocuğun hikayesi de anlatılıyor. Kitapta, çözüm önerisi olarak da Atatürk’ün ilgilendiği eğitim tekniklerini gün yüzüne çıkarılıyor.

Yeniçağ Gazetesi Yazarı Murat Ağırel’in, Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıkan ikinci kitabı “Sarmal” da raflarda yerini aldı. Murat Ağırel, kitabın özetini “Bugünün kadroları, geçmişin öğrencileriydi. Şimdi yetiştiler, yetiştirildiler, yarının karanlık dünyasını inşa ediyorlar” diye belirtiyor. Bunların nasıl yetiştirildikleri, vakıfların siyasi İslam’daki rolü ve gelecekteki durumu çarpıcı bilgi ve belgelerle ortaya konuluyor.