Ekonomistler, siyasetçiler, tıp otoriteleri farklı disiplinlerden uzmanlar, “Salgınla mücadelede başarı sağlanmadan, ekonomik kriz aşılamayacak...”  söyleminde ortaklaşıyor.

Salgın grafiğini aşağı yöne çevirecek korunma tedbirlerine, Covid-19 aşısı ve ilacıyla ilgili çalışmalar eşlik ediyor. Kafamızı karıştıran açıklamayı Prof. Dr. Tevfik Bedirhan Üstün yaptı; bundan 10 gün kadar önce...

Yeni koronavirüsün 8 alt türünün geliştiği saptandı. Ülkelere yayıldıkça genomisi değişiyor” demişti...

★★★

“Salgının yayıldığı ülkelerde virüsün geçirdiği evrim hakkında tam bilgi sahibi değiliz” diyen Üstün’ün vurguladığı nokta önemli:

Kimi ülkelerde; Covid-19 evrimi çok küçük de olsa, bulaşı ve ölümcül riski yüksek olabilir.”

Diyelim ki; en erken 2020 Eylül ayında aşı bulundu -ki bu iddiayı dile getiren Amerika merkezli bir ilaç firması oldu- patenti alındı. Muhtemel Covid-19 aşısının bir yıldan kısa bir zamanda piyasalaşması beklenmiyor; evrim geçiren türüne vereceği cevap da, ayrıca tartışma konusu olacağa benziyor.

★★★

Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, Türkiye’nin kendi aşısını bulmak için üç ayrı proje üzerinde çalışıldığını açıklamıştı.

Üstün; 52 ulusal, 21 uluslararası proje yürüten Koç Üniversitesi Translasyonel Tıp Araştırma Merkezi’nde de (KUTTAM) bu çalışmaların sürdüğünü belirtiyor.

KUTTAM geçen yıl açılmıştı. Törende konuşan KUTTAM Direktörü Prof. Dr. İhsan Solaroğlu’nun “Türkiye’nin tıbbi cihaz pazarının yüzde 85’i ithal ürünlerden oluşuyor” sözleri, yaklaşık 2 milyar dolarlık iç pazarda gidilecek mesafeyi gösteriyor...

★★★

ABD Başkanı Donald Trump, Covid-19 mücadelesinde gösterdiği zaafiyetin  faturasını Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO- World Health Organization) kesmeye kararlı.

ABD’nin Cumhuriyetçi Senatörü Lindsey Graham’ın dile getirdiği gibi Trump, WHO’ya alternatif  US patentli bir sağlık kurumu oluşturmaya sıcak bakıyor.

Üye ülkeler nüfus ve milli gelirleri oranında WHO’ya maddi kaynak aktarıyor.

New York’da “girişimcilik vakfı” kurucusu Prof.Dr. Ali Beba’nın, “Amerika WHO’ya yılda 450 milyon dolar ödüyor.  Çin bunun 5’te biri kadar katkı sağlıyor. WHO’dan Çin yanlısı kararlar çıkıyor” sözleri, bugünkü tartışmanın çıkış noktasını ortaya koyuyor.

★★★

WHO’nun virüslerle ilgili Tanı, Sınıflandırma ve Değerlendirme Bölüm Başkanlığı’ndan 2016 yılında emekli olup, Koç’a gelen Üstün’e soruyorum:

Trump yeni koronavirüsü niyeÇin virüsüdiye tanımladı?

1989 yılından beri WHO’da sürdürülen salgın araştırmalarına katılan Üstün, “İspanya Gribi, MERS (Middle East), Ebola örneklerinde olduğu gibi virüslere çıktığı ülke ve bölge isimleri veriliyordu. Yeni koronavirüs de  Çin’de çıktığı için böyle kullandı” diyor.

WHO, 2005’te yeni tip virüslere ülke isimlerinin verilmemesi kararı almış.

İlk olarak Suudi Arabistan’da görülen virüse, “Orta Doğu Solunum Sendromu” kelimelerinin İngilizce baş harflerinden oluşan MERS adı verildiğinde yıl 2012’ydi... Suudi Arabistan’ın WHO’ya bu nedenle dava açtığını söylüyor.

★★★

Üstün, “Amerika’nın WHO’ya mali yükümlülükleri sürüyor. Genel kuruldan önce ayrılamaz” görüşünü ifade ediyor.

ABD’nin WHO ile ters düşmesi üye tüm ülkeler gibi bizi de olumlu etkileyebilir.

İkili arasında pin pon topu gibi savrulmak istemeyen ülkeler, bilimsel çalışmalarda ulusal kaslarını güçlendirir!..

Ve Covid-19’da deneyimlenen “küresel bilimsel dayanışma” gelişir; yönetişim alanına şeffaflık ve denetlenebilirlik getirebilir...

★★★

Covid-19’un ABD ekonomisine ülkenin savunma harcamalarının 40 katı kadar zarar verdiğini belirten Üstün, 2020 yılı son çeyreğinde toparlanma beklendiğini ekliyor.

Son çeyrek için iyi haber; küresel ekonomide yeni normale adım atılabilir... Kötü haber (!) Kasım’da yapılacak ABD Başkanlık seçimlerinde dünya yeniden Trump şoku yaşayabilir...