İran’a yönelik ABD ambargosunun delinmesine aracılık eden İran asıllı iş adamı Reza Zarrab’ı itirafları karşılığında Amerika “affettti”, Türkiye 70 günlük tutukluluktan sonra serbest bıraktı ama ABD’deki Mali Suçları Araştırma Ağı (FineCEN) iz sürmeye devam ediyor....

★★★

Gelişmiş ve gelişmemiş demokrasiler arasındaki en büyük fark, suçlar karşısında alınan tutumda ortaya çıkıyor. Kara para trafiğinde adı geçen Zarrab’ın çamurunun Türkiye’ye yapışmaması için yapılması gereken tek şey, ilgili bakanların “Yüce Divan’da” yargılanmasıydı. 2014 Meclis’inde bu öneri AKP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

★★★

ABD’de itirafçı olan Zarrab’ın anlattıklarından vazife çıkaran olmadı.

Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in de adı geçtiği dosya bir çırpıda kapandı.

Bir kapıdan istifa eden dönemin AB Bakanı Egemen Bağış, öbür kapıdan Prag Büyükelçisi yapıldı.

★★★

Amerika’da görülen 4 Aralık 2017 tarihli Zarrab duruşmasının özel bir önemi vardı.

Zarrab o gün mahkemeye hayali ihracat yaptığını itiraf ediyor, bakanlara rüşvet verdiği iddialarını dile getiriyordu...

★★★

ABD’deki mahkeme,  Kasım 2017’deki duruşmada İran ambargosunu delen “hayali ihracat” soruşmasının bankacılık ayağını soruşturmuştu...

Sanık sandalyesinde ABD’de 32 ay tutuklu kalıp 2019 Temmuz’unda ülkesine dönen Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla, tanık sandalyesinde ise Zarrab oturuyor.

★★★

Zarrab bu duruşmada, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a toplamda 45-50 milyon Euro rüşvet verdiğini söyleyebilmişti. Öteki para cinslerini hatırlayamamıştı...

★★★

Zarrab’ın mahkemede yaptığı hayali ihracat itirafı Türkiye ile Amerika arasındaki saat farkıyla aynı gün Türkiye gündemine de yansıdı.

O sabah dönemin Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi, İstanbul üzerinden yapacağı seyahat öncesi benim de aralarında olduğum dar bir basın grubuyla buluştu.

★★★

Zarrab’ın dış ticaret serüveni, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, ticaret hukuku alanında yüksek lisans yapan Tüfenkçi’nin gözünden kaçmamıştır diye düşündüm.

Bakanlık müfettişlerinin bu konuda araştırması olup olmadığını sordum.

★★★

Tüfenkçi’nin verdiği yanıt, hükümetin Zarrab’ın üzerine gitmekte isteksizliğini bir kez daha ortaya koyar nitelikteydi.

Tüfenkçi “Dubai’de altının dolara çevrilip İran’ın borçlarının ödendiğini söylüyor. Altın ticareti 2013-2014’e kadar yasak değildi. Uluslararası hukuka uygun yaptığımız iş. Araştırılması gereken, Dubai’den yaptığını söylediği hayali gıda ihracatı konusu olabilir” dedi...

★★★

Tüfenkçi konuşmasını şöyle sürdürüyordu:

Altın ihraç ediyoruz, aynı şirketler ithal ediyor bunun araştırılması lazım diye bir rapor bizde de vardı. Maalesef bizim böyle şeylere girmemize gerek yoktu. Altını direkt İran’a da gönderebilirdik.”

Bakan, Zarrab’ın ABD’lilerin kucağına düştüğü için bu açıklamayı yapmış olabileceğine de ihtimal veriyordu.

★★★

Tüfenkçi, Zarrab’ın Türkiye’deki mal varlığına el konulmasından öncesini anlatıyor:

2 ay önce, genel müdürü şirketlerinde hisse devri yapmak için bakanlığımıza başvurdu. ‘İzin vermeyin, burada bir oyun var’ dedim. Dilekçeleri duruyor. ABD bunu götürürken belki güvenceler verdi. Buradaki mal varlıklarını devredip, kurtulacaktı. Akıllı olup Zarrab’a bu işi bırakmasaydık, daha iyi olurdu.”

Evet hiç akıllı davranmamışlar; Zarrab’ı ABD’ye kaptırdılar!