İktidarın muradı belli: İş Bankası’nda dokunamadığı Atatürk hisselerini havuza akıtacak.

Mesut Yılmaz başbakanlığındaki hükümet, 1998 Mayıs’ında bugünkü yönetimden farklı bir tutum alıyor: Bundan 22 yıl önce, İş Bankası yüzde 12.3’lük Hazine hissesini 625 milyon dolar karşılığında halka arz ediyor.

Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB), yurt içinde ve dışında 3.5 ayda tamamladığı halka arzı “uluslararası bir rekor” olarak niteliyordu...

★★★

T.C. Hazinesi, Cumhuriyet’in sanayileşmesini desteklemek için o dönemlerde kurulan bankaların çoğunda hissedardı. Sanayiden gelen büyümeyle; eğitim, sağlık, ulaşım, barınma hizmetleri vermeyi, yoksullukla mücadele etmeyi görev belliyordu!



Mustafa Kemal Atatürk, 1923 İzmir İktisat Kongresi’nde ne demişti: Siyasi, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa kazanılan zaferler kalıcı olmaz, az zamanda kaybedilir.

★★★

26.08.2016 tarihli yazımın başlığı: “Özince: Yerimde oturacak darbecinin adı bile belliydi”

Dönemin Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci başkanlığında iş dünyası temsilcileri ve İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Özince’nin de aralarında olduğu heyetle İtalya’ya girmiştik...

İtalyan TÜSİAD’ı Confindustria’da (İtalyan Sanayi Konfederasyonu) yapılan bir toplantıydı... 15 Temmuz FETÖ darbesine karşı, toplumun demokrasiye sahip çıktığını anlatmak için düzenlenen Avrupa turunun bir ayağıydı.

Özince’nin konuşmasının önemi, “iktidarı temsil” etmemesinden geliyordu!

Özince yerine bir kamu bankasının başkanı bu sözleri söyleseydi aynı etki olur muydu?

★★★

CHP eski Milletvekili ve İş Bankası’nın 2017-2019 dönemi Yönetim Kurulu Üyesi Müslim Sarı’yı 2018 yılına götürüyorum.

Erdoğan, o zaman da İş Bankası’ndaki CHP hisselerinin Hazine’ye devrini istemişti.

Sarı “2018’deki söylem sadece niyet beyanı olmasına karşılık, İş Bankası hisseleri değer kaybetti. Sermaye artırmak zorunda kaldık. Erdoğan’ın bu açıklamaları SPK Kanunu’na göre suçtur. Bankanın itibarını zedeliyor. Yatırımcının mülkiyet ve miras hukukuna güveni sarsılıyor” diyor.

Türkiye ekonomisinin yıllık döviz ihtiyacının 200 milyar dolar seviyelerinde olduğuna da dikkat çekiyor.

Atatürk ilkelerini yaşatan kurumlara karşı!


İş Bankası’nın ortaklık yapısı: İş Bankası Munzam Sandık Vakfı: Yüzde 39.10, Atatürk hisseleri: Yüzde 28.09, Halka açık pay: Yüzde 32.81.

Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu, Atatürk hisselerinden doğan temettü gelirleri ile ayakta duruyor.

İş Bankası Yönetim Kurulu’nda 11 üye yer alıyor. Bunun 6’sı İş Bankası çalışanlarının kurduğu Munzam  Sandık Vakfı’nı, 1’i halka açık hisseleri, 4’ü de CHP hisselerini temsil ediyor.

AKP’nin CHP hisseleri ile didişmesini, Atatürk ilkeleri çerçevesinde inşa edilen ulus bilincini teslim alma çabası olarak okumak yanlış olmaz.

“CHP bu karara direnir


“AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın, partisinin Merkez Karar Yürütme Kurulu toplantısında, İş Bankası’ndaki CHP hisselerinin Hazine’ye devrini gündeme getirmesi, tek adam rejiminin örneğidir” diyor CHP’nin TBMM Grup Yöneticisi ve Finansal Raporlama Uzmanı Özgür Karabat.

Karabat, söylemini tırmandırıyor:

“CHP böylesi bir hukuki tanımazlığa direnir. Geçmişte darbeci Kenan Evren’in yaptığını tekrarlıyorlar.”

Atatürk’ün vasiyetinden alıntı aktarıyor:

“5 Eylül 1938’de kendi el yazısı ile tane tane kaleme almış: Malik olduğum bütün nukut (nakit) ve hisse senetleri ile Çankaya’daki menkul ve gayrimenkul emvalimi, Cumhuriyet Halk Partisi’ne atideki şartlara terk ve vasiyet ediyorum.”

CHP’nin İş Bankası’ndaki hissedarlığının bankanın iyi yönetilmesine katkı sağlamaktan ibaret olduğunu vurgulayan Karabat, “Bir kuruşuna dokunmadan, bir gece bizde kalmadan parayı Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’na teslim ederiz. Anayasa Mahkemesi’nin de denetimi altındayız” diye ekliyor.

Anayasa’nın amir hükümlerine ve uluslararası hukuka aykırılığa değiniyor:

“Mülkün sahibi Allah’tır diye geldiler, vasiyetten kaynaklı mülklere bile göz diker hale geldiler.”