Pandemi yayılımı hız kesmiyor. Vatandaşlara “Maske tak, fiziki mesafeni koru, ellerini yıka” denilince önlem alınmış olmuyor.

Düğün-dernek-asker uğurlamanın yasaklanması, kısıtlanması; okulların henüz açılmamış olması “toplulaşmanın” önüne geçmeye yetmiyor.

Çalışanlar patır patır hastalanıyor. Kimisi iş yerine gelirken kullandığı toplu ulaşım aracında, kimisi iş yerinde Covid kapıyor.

Artan ölümler zaten herkesin malumu.

Pandemi ile mücadelede “insanı” görmeyip “piyasaya” odaklanmanın faturası ağırlaşıyor.

★★★

Evlere tıkılan yaşam; ev malzemelerine talebi artırıyor.

Bir yatak üreticisi ile konuşuyorum; “Yatak yayları bulamıyorum. Parasını peşin versem de ilk teslimat için aralıktan öncesine tarih verilmiyor. Fabrikalarda Covid-19 vakaları arttı. İşçiler evlerine gönderiliyor. Bu durumda artan yatak-kanepe talebine cevap veremiyoruz. Yatak üretebilsek ihracat yapacağız. Memlekete döviz girecek” diyor.

Talebi artan başka sektörlerde de bu tablonun yaşandığını tahmin etmek zor olmasa gerek.



Kurumsal önlemler almak mümkün mü, mümkün!

Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) Üst Kuruluş verisine göre bugün itibarıyla Türkiye’de 342 OSB var.

Teşviklerle birlikte sanayinin kalbi haline gelen OSB’lerde yaklaşık 2 milyon kişi çalışıyor.

OSB’lere, pandemi önlemlerinin alınmasını sağlamakta büyük görev düşüyor.

★★★

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), iş yerlerinde çalışanlara antikor testi yapılmasını önerdi.

Ankara, Gaziantep, Kocaeli ve Konya’nın aralarında olduğu 8-9 sanayi ve ticaret odası, OSB’lerde çalışanlara “antikor” testi uygulamasına geçti.

Her çalışan ve her işleme antikor testi yaptırmak zorunda değil.

OSB’lerin imkanlarına göre kişi başına antikor test maliyeti değişiyor.

Çalışanların ödemediği, çoğunlukla işletmelerin üstlendiği kişi başına maliyeti 20-40 lira arasında değişiyor.

Koronavirüsün yaygın olduğu ve yaklaşık 70 bin kişinin istihdam edildiği bir OSB’den şöyle bir bilgi alıyorum:

9 bin çalışana antikor testi yapılmış.

Antikor testi, “Covid-19 geçirdin mi?” sorusuna yanıt veriyor. Yeni koronavirüsü yakalamıyor.

Görüştüğüm bir Covid-19 araştırmaları uzmanı “Antikor testi yaptırmam. Güvenilir sonuçlar vermiyor” diyor.

★★★

TOBB’un başka neler yaptığını anlatayım:

Genel Sekreterliği’nde kurulan bir ekip, haftada bir 365 oda ve borsayı arıyor.  Buralardan toplanan bilgiler Sağlık Bakanlığı’na iletiliyor.

Bakanlık gerekli gördüğü önlemleri Cumhurbaşkanı’na sunuyor. Cumhurbaşkanı da gerekli bulduğu düzenlemeler hakkında genelge yayımlıyor.

En son 26 Ağustos’ta yayımlanan genelge ile kamu iş yerlerinde esnek çalışmaya geçildi.

Hızlı ve etkin işleyen bir sistem kurulmadı.

★★★

TOBB başka bir şey daha yaptı: Türk Standartları Enstitüsü’nün (TSE) hazırladığı “Pandemi Klavuzu”nun şirketlere dağıtılmasını organize etti.

Buna ilaveten Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı işbirliğinde, “Sektörel Pandemi Kitapçığı” hazırladı.

Sektörel riskler dikkate alınarak standartlar belirlendi.

Ve il ve ilçelerdeki oda ve borsalarının temsilcilerinin, İçişleri Bakanlığı’nın oluşturduğu “Pandemi Denetim Ekibi” içinde yer almasını sağladı.

Son olarak da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Ankara’nın “en riskli il” olduğunu açıklamasıyla, TOBB da bina girişinde HES kodu istemeye başladı.

TÜRKİYE BU SİSTEMİ 6 AYDIR İŞLETEMEDİ


Bu virüsü diğerlerinden ayıran en belirgin özelliğin yayılım-bulaş oranının yüksekliği olduğunu dünya alem öğrendi.

Alınacak ilk önlem; PCR testini yaygınlaştırmak, ikincisi bulaşı (filyasyon) yakalamaktı!

Devamında pozitif vakayı izole etmek-temaslı kişilere test uygulamak ve karantina sürecini takip etmek gerekiyordu.

Türkiye bu sistemi 6 aydır işletemedi.

★★★

Pandemi süresince Türkiye’de toplam 7 milyon 583 PCR testi yapılabildi. Üstelik bu rakam kişi sayısını yansıtmıyor.

AKP’liler 5-6 PCR testi yaptırabilirken, sağlık emekçisi 1 tek test yaptıramadı!

85 milyonluk ülkede filyasyon ekibi 9 bin 344 kişiden oluşuyor.

Filyasyon ekiplerinin ifadelerine dayanılarak; “VIP Covid-19 testleri” skandalı ortaya çıkarıldı.

Mahalle ve kişi verilerini neden açıklamadıklarını anladınız di mi?