Hatırlamamız gereken bir isimden söz edeceğim: Eğitimci, girişimci Muvaffak Gözaydın...

Elektrikli otomobilin “üretilebilir” ve “sürdürülebilir” olmasına ilişkin önerileri var ama onlara girmeyeceğim. Zaten tarım, enerji ve eğitim alanlarına odaklanan Gözaydın’ın “karın doyuran” fikirleri var!

★★★

“Bence elektrikli traktör üretiminin yaygınlaşması otomobilden daha acil” diyen Gözaydın’ın hesabı şöyle:

“2018’de 1 milyon 886 bin traktör var. Yıllık üretim 50-60 bin adet civarında. Bunlar elektrikliye çevrilebilir. Çifçinin günlük elektrik gideri 7 liraya düşer.”



Kamu (TAGEM), özel sektör (Derindere) ve üniversite (İTÜ) işbirliğiyle geliştirilen model niye sınırlı kaldı?

2019 yılında traktör üretiminde sert düşüşler yaşandı.

Bu yıl da tablo değişeceğe benzemiyor.

İç pazar daraldı; çiftçinin de, tüketicinin de alım gücü düşüyor.

★★★

Mazotsuz buğday üretimi, ucuz ekmek demek!

Fırınlarda “askıda ekmek” uygulaması yaygınlaşıyor...

Milletin cebinde evine ekmek götürecek para yok!

Tarlaların kenarına konan güneş panellerinden enerjisini alan traktörler, üretim maliyetini düşürecek.

Zaten fosil yakıt tüketen minibüs, otobüs, traktör, otomobil ne varsa sayısı azalmalı.

★★★

Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’nun (TOGG) paylaşımı: “Türkiye’nin Otomobili’nin internet üzerinden güncellenebilir, ‘seviye 3 ve ötesi’ otonom sürüş dönüşümüne de uygun olarak geliştirilen altyapısı ve ileri seviye sürücü destek sistemleri ile şehir trafiğinin ve uzun yolculukların yorgunluğunu hafifleteceksiniz.

Silikon Vadisi’nden Türkiye’deki küresel elektronik firmalarına transfer olan Seval Öz’ün önerisini yazmıştım:

Türkiye’nin Otomobili, kiralama yöntemi ile pazarlansın, satışa sunulmasın. Trafikte araç sayısı azalır.

★★★

Alın size kitlesel sorunlar: Trafik sıkışıklığı, karayollarının yaygınlaşması ve kentlerin betonlaşması, doğanın yok olması, tarım ürünlerinde,  enerjide artan zamlar, yoksulluk...

Hadi büyük düşünelim: 24 milyon araç elektrikliye çevrilsin.

İyi eğitim için devleti beklemeyin!


Muvaffak Gözaydın’ın Silikon Vadisi’nde geçen (1963-1970) eğitim ve iş yaşamı efsanevi örneklerle dolu...

İTÜ makine mühendisliği bölümünden sonra 1960’ların başında Amerika’ya gidiyor.

Stanford Üniversitesi’nden üç master derecesi ile çıkıyor...

Bilgisayar markası HP’nin yaratcıları ve 1938 Stanford mezunu Hewlett Packard’ın (HP) yanında 5 yıl çalışıyor.

Patronlarının zenginlik kaynağı, 2. Dünya Savaşı sırasında dünyada ilk kez elektronik iletişim cihazları üretmelerinden geliyordu. O günün fırsatlar ve krizler dünyası bugüne benziyor...

★★★

Gözaydın HP’de çalışırken hem haftada 10 saatlik mesai karşılığı tam maaşını alıyor hem de yıllık 20 bin dolar yüksek lisans ücreti ödeniyor

Devlet bursu ile gittiği Amerika’dan 1970 yılında Türkiye’ye dönüyor.

Koç Grubu’na yönetici olarak giriyor, Beko’nun temellerini atıyorlar.

Vurgulamak istediği konu, Silikon Vadisi’nin kuruluşu...

“Silikon Vadisi’nin asıl kurucusu Stanford’un  Elektrik Mühendisliği Profesörü Frederick E. Terman’dır” diyor.

San Francisco yarımadasında 36 bin dönümlük arazide kurulu Standford’a, ilk yıllarda “çiftlik” deniyor.

İçinde pıtır pıtır risk yatırım ve ileri teknoloji şirketleri yetişiyor...

Aralarından; Tesla Motors, Apple, Microsoft, Intel, Facebook, Twitter, Google gibi dev şirketler çıkıyor.

★★★

“Firmaları yaratan adamları (insanları) yaratmıştır” denilen Prof. Terman’ın eğitimci yanı, Gözaydın’a ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

1995 yılında emekli olduktan sonra, Suna Kıraç ile  Koç Grubu Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın (TEGV) temellerini atmışlardı. Aralarında MIT, Yale, Princeton ve Harvard’ın da olduğu Amerika’nın önde gelen üniversiteleri ile işbirliğini sürdüren Özaydın, “Dijital Akademi” portalı kurdu.

Dünyada 15 milyon genç online üniversiteye kayıtlı...

İyi eğitime erişmek için, yol bile yapamayan devleti beklemeyin!  Karda kışta Van Bahçesaray’dan üniversiteye nasıl gideceksiniz?