Net bir gözlemimi söyleyeyim; Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan’a, muhafazakar-liberal iş dünyası ve de Kürt seçmen ilgi gösteriyor.

★★★

Her iki kesim de son 18 yılda; AKP’nin “kayırmacı”, “ötekileştirici”, “ayrıştırıcı” siyasetinden ziyadesiyle mağduriyet deneyimledi.

★★★

Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın 29 Aralık’ta Ankara’da gerçekleşen 1. Olağan Büyük Kongresi’nde,  28 Şubat eleştirisi ile söze başlaması AKP ile aynı tabana seslendiğinin en kuvvetli işaretiydi.

★★★

Ankaralı tüccar ailenin iyi eğitimli oğulları Ali Babacan’ın siyasete giriş hikayesi AKP’yle başlıyordu...

AKP’nin 2001 yılında kuruluş günlerinde eski Cumhurbaşkanlarından Abdullah Gül tarafından babasından istendiği versiyonunu biliyorduk.

★★★

Gül’ün adı geçmişken “O şimdi nerede, ne yapıyor?” diye soranlara da bilgi vereyim.

Cumhur İttifakı’nın karşısında oluşacak bir bloğun cumhurbaşkanı adayı olur muyum, hesabında.

Maslak’taki ofisi Ayazağa Kasrı’nda çalışmalarını sürdürüyor.

Gül adının Deva ile yanyana anılmamasına özen gösteriyorlarmış.

Öte yandan Gül’ün bir kenara çekilip Babacan’ın liderliğini test ettiğini ileri sürenler de yok değil.

★★★

Babacan’ın kongrede anlatılmaya değer bulduğu hikayelerin başına koyduğu 28 Şubat sürecine geri dönelim...

Ablasının başörtüsü nedeniyle ODTÜ’den 3 kez  geri çevrilişini buğulu gözlerle anlattı...

Aynı gün bu ülkede 3 kadın “evlerindeki” erkekler tarafından öldürülmüştü.

Her gün kadın cinayetleri ile sarsılan Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğini savunmaya; yaşam hakkından değil de,  başörtüsünden başladı!

★★★

Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) eski başkanlarından Sanem Oktar, Deva’nın İletişim ve Tanıtım’dan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı.

Oktar, Babacan’ın dönemin Başbakan Yardımcısı olarak organizasyonunu üstlendiği 2015 Antalya G20 Zirvesi’nde kurulan “W20” (Kadın 20) Görev Gücü çalışmalarında da yer almıştı.

★★★

Oktar’a kadınların ezilmişliğine vurgu yapılacaksa, gündemden kalkan “başörtüsü sorunu mu” öne çıkarmalıydı diye sorduğumda şu yanıtı alıyorum:

Ali Babacan, siyaset giriş hikayesini hak ihlalleri üzerinden anlattı. 28 Şubat’ın baskıcı ortamına, yaşanan büyük ekonomik krize vurgu yaptı. Bugün daha fazla hak kaybı ve ekonomik kriz yaşanıyor. Ezilenler iktidar olunca, bunları unuttular.

★★★

Tarikatların ele geçirdiği eğitim sisteminden iş hayatına kadar kadınların temel sorunu, özgürlük ve eşitlik.

Muhalefete de bunları hatırlatmak gerekiyor!

★★★

Kongrede, 43 ile yaptıkları ziyaretlerden toplanan “acıların”  dile getirildiğini söyleyen Oktar, büyük hak ihlalleri ve fırsat eşitsizliğine verilen tekil örnekleri genişletiyor:

Erzurum’da Kanun Hükmünde Kararname’yle (KHK) işinden olan çalışan, vergisini ödeyemeyen esnaf, ülkeden umudunu kesip eğitim hayatını yurtdışında sürdüren öğrenci, Elazığ’da deprem sonrası inşa edilen evlerine yerleştirilmeyen depremzede....

Babacan’ın, Van’da askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra, helikopterden “atıldığı” iddia edilen Servet Turgut’un ailesine taziye ziyareti yaptığını da aktarıyor.

★★★

Avrupa Konseyi tarafından desteklenen ve “İstanbul Sözleşmesi” olarak anılan “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlemesi” taahhüdünün altında Babacan’ın da imzası var.

Hem Kürt seçmen, hem de kadınlar, göğe bakınca (Göğe Bakma Durağı-Turgut Uyar şiiri) eşitlik ve özgürlüğü, temel insan haklarını görecek mi dersiniz?