Çok üzüldüm, içim yandı, biraz önce gelen haber ve görüntüler ile” diye yazıyor Harvard Genetik ve Metabolizma Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil Amerika’dan...

Oysa ki Hotamışlıgil bu mesajından önce sevinçli bir haber paylaşmış:

Remdesivir klinik çalışmasından çok ümit verici ilk sonuçlar geldi.

★★★

Bilim Kurulu Üyesi  Prof. Dr. Tevfik Özlü’nün dediği gibi, 10 Nisan gecesi sokaklardaki görüntünün “sanki sokağa çıkmayın değil de, sokağa çıkın denilmiş gibi” olmasının en önde gelen nedeni kurumlara duyulan güvensizlikti.

Hotamışlıgil, nisan başında Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) düzenlediği  “Koronavirüs ve Küresel Ekonomiye Etkileri” konulu online seminerde görüşlerini paylaşmıştı...

Öncelikle “kurumsal erozyon” vurgusu yapıyor: “Tüm ülkelerde kurumsal erozyon yaşanıyor, bu da ölümleri artırıyor. Bunu ABD’de net olarak yaşıyoruz. Trump yönetimi çok geç ve yetersiz müdahale etti.”

★★★

Covid-19’un sağlık ve ekonomi sistemi üzerinde yaptığı tahribatın ötesine geçip, güvenlik risklerine  de dikkat çekiyor:

“Bu kriz, virüslerin konvansiyonel silahlardan daha zarar verici olabileceğini gösterdi.”

Hotamışlıgil, iki yönlü çıkarsamada bulunuyor:

“Önümüzdeki dönemde cihaz yatırımlarının, askeri endüstriden tıbbi alanlara kaydırılması açısından olumlu oldu. Öte yandan virüsler üzerinden olası farklı savaşların da önünü açtı.”

★★★

Hotamışlıgil, 8 Nisan’da yine sosyal medyasından bir başka paylaşımda bulunuyor.

Paylaştığı grafiğe atıf yaparak “Covid-19 grip gibidir diyen insanlar sorumlu tutulmalı” diyor.

Bu tanımı ABD Başkanı Donald Trump’ı yaptığını biliyoruz...

Alıntılanan grafik, Amerika’da ölüm nedenleri sıralamasında Covid-19’un, ilk sırada olan kalp ve onu takip eden kanser hastalıklarını geçerek ilk sıraya yerleştiğini gösteriyor.

Korona, kalp, kanser; “3K” at başı gidiyor...

MIT Profesörü Dr. Daron Acemoğlu da Covid-19 mücadelesinde “devlete güven” olgusuna dikkat çekiyordu.

★★★

İş insanları, ekonomistler, bilim insanlarının altını çizdiği “kurumlara güven” olgusu; şeffaflık, aktif ve etkin katılımcılık, paylaşımla sağlanabiliyor.

İstanbul koronavirüs salgınından yüzde 60 düzeyinde etkilendi...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bile haberi olmadan, aynı gecenin karanlığında “sokağa çıkma yasağı” ilan ediliyor.

Kentin, merkezi yönetimin kıt kaynakları ve enerjisi verimli kullanılmıyor.

Covid-19 reçetesini “Temas etme, mesafe koy, kendini izole et” diye formüle eden Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın, bu karardan ne zaman haberi oldu acaba?

Asıl bu sorunun yanıtını merak ederim...

★★★

Valiliklerin başkanlığında “İl Pandemi Kurulu” oluşturuldu.

İstanbul İl Pandemi Kurulu, video konferans yöntemi ile en son 4 Nisan’da toplandı.

Sokağa çıkma yasağı, illerde değerlendirildi mi?

İmamoğlu “Bilmiyordum” diyor.

Diğer 30 ilin belediye başkanına sormaya gerek yok.

★★★

İl Pandemi Kurulu’nda İstanbul Tabipler Birliği temsil edilmiyor.

İşçi sendikalarının, kadın kuruluşlarının temsil edildiğini de ne duydum, ne de gördüm...

Katılan varsa açıklasın.

İl Pandemi Kurulu, Türkiye’de Covid-19 vakasının ilan edildiği 10 Mart ile 31 Mart arasında evde işlenen kadın cinayetlerindeki artışı takip ediyor mu mesela...

Hangi önlemleri alıyorlar?

★★★

Türk Tabipler Birliği’nin 31 ilde hafta sonu uygulamaya konan “sokağa çıkma yasağı” kararına ilişkin yorumu genel kanıyı özetliyor:

“Salgın yönetimi bütünsel yaklaşım ve bilimsel disiplinle yürütülmelidir. Zamanlaması iyi yapılmayan ve yurttaşlara güven vermeyen adımların vereceği zarar beklenen yarardan fazla olabilir.”

Büyük olasılıkla TV oturumlarında şimdi de bu konu tartışılır.

Ben Bilim Kurulu üyelerinin ne dediğine bakacağım...

Aydınların vicdanı ses verir diye umut ediyorum.