SÖZCÜ okurundan yazılarıma gelen mesajları yer yer köşeme yansıtmaya çalışırım.

Artık sizlerle aile gibi olduk; kimi zaman uyarıyorsunuz, kimi zaman eleştiriyorsunuz, kimi zaman katkı sunuyorsunuz, kimi zaman alkışlıyorsunuz... Hepsi çok kıymetli.

Dün de böyle bir mesaj aldım. Gönderen bu kez çok tanıdık bir isim; ilkokul sıralarından arkadaşım Seda Kök...  Bugün yazında adı geçen komutan Mahir Kök eşim olur” diyor ve Suna Kıraç’ın, Siirt’in Pervari ilçesi 121. Komando Alay Komutanı Mahir Kök’e yazdığı mektubu benimle paylaşıyor.

Hemen Seda’yı aradım.

Telefonu bu vesile ile tanışmak istediğim “Eniştemize” uzattı. Kök’e, Pervari ziyareti sonrası Kıraç’ın yazdığı mektuptaki kelimelerin bir protokol ziyaretinin ardından dökülmüşe benzemediğini, içtenliğini ifade ettim... Neydi Kıraç’ı bu kadar etkileyen?

★★★

Kök, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) Yönetim Kurulu’nun tam kadro katıldığı “Pervari Eğitim Parkı” açılış gününe, 12 Haziran 1998’e götürüyor beni... “Eğitim Parkı açılış törenine halk da katılmıştı. TEGV yöneticileri bu hizmete destek veren Vali’ye, Kaymakam’a, Komutan’a teşekkür plaketleri verdiler. Bu sırada TEGV Yönetim Kurulu Başkanı olan Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen, ilçede yaptıklarımı anlatmak için kürsüye çıktı. Konuşmasını bitirdiğinde törene katılan büyük-küçük herkesin alkışları 20 dakikanın üzerinde sürdü. Misafirlerimiz ağlıyorlardı...”

★★★

Törene katılanlar arasında bulunan dönemin Cumhurbaşkanı Danışmanı Ali Baransel “Halkın eli silahlı bir komutanı bu kadar alkışlamalarına” hayret ettiğini söylüyordu.“Biz dağda teröristle, ovada terörizmle mücadele ediyoruz” karşılığını veren Kök, Pervari’de yaşadıklarını anlatıyor.  Pervari’de görev yaptığı 730 günün, 650 günü dağlarda çatışmayla geçmiş olsa da sivil hayata katkıları yüreklere işliyor.

Kök “İlçede çocuk parkı yoktu. Çocuk parkı yaptırdım. Bu park Hürriyet’te ‘Parka Hücum” diye manşet oldu. Köy okullarından öğretmenler otobüs otobüs çocukları bu parka taşıyordu. Kaydıraklarda onlarca çocuk kayıyor, parkta gün içinde çocuk sayısı 100’ün altına düşmüyordu...”

★★★

PKK ile çatışmanın en yoğun olduğu yıllar...

Televizyon ve radyo iletim hatları kesilmiş, halk Türkiye’de, dünyada neler neler olup bittiğini öğrenemiyor.

Bölgedeki operasyonlardan, çatışmalardan yalnızca PKK kaynaklarına dayalı bilgiler geliyor. Kök, radyocuları askerlerden oluşan Pervari FM diye 40 kilometreye yayın yapan bir radyo istasyonu kuruyor.

TSK’nın bültenlerinin arasında halkın isteklerine, müzik yayınlarına da yer veriliyor.

★★★

Kök Pervari’deki okulu anlatıyor:

Bir sınıf içinde 5 masa. Birinciden, beşinci sınıfa kadar tek odada bir öğretmen ders veriyor. Köylerden çocuklar okula gelemiyor. Bu yüzden bir okulumuz da boş, öğrenci olmadığı için açamıyoruz.

Aynı günlerde Milli Eğitim Bakanlığı Siirt’e yatılı Bölge Okulu, Pervari’ye de ilkokul yatrım planını açıklamış. Oysa bunun tam tersi olması lazım. Halkla birlikte MEB’e dilekçelerimizi gönderdik, kararı lehimize değiştirdik.”

★★★

Kanlı çatışmalarda Türkiye’nin kanı akıtılıyor. Dağlarda süren bir çatışmada Kök de bacağından yaralanıyor.

Yüzde 70 engelli kalıyor.

Bacağı ve kalçasından sayısız ameliyat geçiriyor.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu, Kök’ün mesleğine devam edebilmesi, daha doğrusu geçinebilmesi için terfi veriyor. Lüleburgaz’a tayini çıkıyor. En son Kara Kuvvetleri İstihkam Daire Başkanlığı’ndan emekli olan Tuğgeneral Kök’ün son 7 yıldır; gazilik özlük haklarını almak için Sosyal Güvenlik Kurumu’na açtığı dava sürüyor... Kök’e devletin teşekkürü de bu!

Suna Kıraç’ın mektubu


Önceki gün son yolcuğuna uğurlanan iş insanı Suna Kıraç’ın, dönemin 121. Komando Alay Komutanı Kurmay Albay Mahir Kök’e yazdığı 17 Haziran 1998 tarihli mektup; “13-14 Haziran 1998 tarihlerinde T. Eğitim Gönüllüleri Vakfı Yönetim Kurulu Üyeleri olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne yaptığımız seyahat,  herhalde tüm katılanlar için hayatlarının en etkileyici seyahati oldu” diye başlıyor.

Pervari ziyaretinden etkilenen Kıraç, duygularını şu satırlarda dile getiriyor:

“Özellikle ilçenizdeki çocuklar, gençler ve yetişkinlerin sizi nasıl sevdiklerini, tüm samimiyetleriyle bağırlarına bastıklarını görmek yalnız beni değil, tüm arkadaşlarımı tarifi güç bir şekilde duygulandırdı. Bize gösterdikleriniz, öğrettikleriniz, paylaştıklarınız için en içten teşekkürlerimi sunuyor; insanlığa hizmet yolunda başardıklarınız için candan tebriklerimi kabul etmeniz dileğiyle saygı ve sevgilerimi iletiyorum.”




Geçtiğimiz hafta bu köşede yazarımız Çiğdem Toker’in yazısı, yanlışlıkla Serpil Yılmaz imzası ile yayınlanmıştır. Düzeltir, özür dileriz...