Daha çok çiftçi, daha çok ürün, kırsal kalkınma demek...

ABD merkezli küresel gıda şirketi Cargill’in Ortadoğu, Türkiye ve Afrika Yönetim Kurulu Başkanı Murat Tarakçıoğlu, 2023 yılına kadar 10 milyon çiftçinin hayatına dokunacaklarını söylüyor.

Bitiş çizgisine gelmeye şunun şurasında 3 yıl kaldı.

Toplam istihdamın yüzde 18’i tarım üretiminde yer alıyor. Bu da yaklaşık 5 milyon kişiye denk düşüyor.

Tek bir şirketin toplam istihdam rakamını ikiye katlayan bir hedef ilan etmesi Türkiye’nin tarımda “diriliş” yaşayacağının sinyali olabilir mi?

★★★

Cargill denince ilk akla gelen mısırdan nişasta bazlı şeker (NBŞ) üretimi. Bu eski dünyanın kodu.

Yeni dünyada gıda güvenliği ve sağlıklı gıda kavramları şirketlerin ana faaliyet alanlarını çeşitlendiriyor.

1800’lü yıllarda Cargill ABD’de hububat depocusuydu; ürün boldu ve fiyat belirlemek için büyük miktarlarda ürünü ele geçirmek gerekiyordu.

Bugün nüfus artıyor ve tarımsal alanlar daralıyor; tarımsal ürünler su gibi kıt kaynak olmaya doğru gidiyor.

Yeni bir hikaye yazmamaları beklenemez...

★★★

Şeker fabrikaları yılda 17 milyon ton şeker pancarı üretiyor, Cargill Türkiye 6 milyon ton mısır. NBŞ kotası yüzde 10-15’lerden 2.5’e indi. Üretimi de 67.5 bin ton seviyelerine geriledi.

Şirket kotanın çıktığı 2002 yılı öncesi 450 bin ton, 3 yıl önce de 200 bin ton nişasta bazlı şeker satıyordu.

Tarakçıoğlu “Şekeri azaltılmış karışımları, bitkisel proteinleri çalışıyoruz.  Şekeri azaltıyoruz. Trafolarda tüketilmek üzere enerji verimliliği yüksek elektrik yağı üretiyoruz ve buradan Çin’e, Hindistan’a ihraç ediyoruz” diyor.

“Türkiye’ye ilk bizim getirdiğimiz biyoendüstri teknolojileriyle ürettiğimiz yüzde 100 yerli bitkisel trafo yağımızı, bu dönemde 60 ülkeye ihraç ettik. Pandemi döneminde ihracatımız yüzde 60 arttı” diye de ekliyor.

2020 yılı içinde Türkiye’ye 200 milyon TL yatırım yaptıklarını söyleyen Tarakçıoğlu, şirketin toplam yatrımlarının 500 milyar TL’yi aştığını da ekliyor.

★★★

2019 yılında yaklaşık bin mısır çiftçisi ile başlattığı “akıllı tarım” uygulamalarını, projenin ikinci yılında ayçiçeği üreticisiyle sürdürecek.

“1000 Çiftçi 1000 Bereket” programı ile geleneksel tarımcılık yöntemlerinin dijital araçlarla dönüşümünü destekliyor.

Bunun için çiftçinin finansal okur-yazarlığının artması ve uydudan hava tahmin raporunu izlemesi vs gerekiyor.

Çiftçinin kooperatifleşerek, şirketleşerek temel girdi maliyetlerini düşürmesi ve alıcılar karşısında güçlenmesi gerekiyor.

Her tarlaya bir traktör satın almayı gerektirmeyecek toplulaştırmayı ya da tüccarın ürün fiyatlarını aşağıya çekme oyununu şirketler değil ancak tarım politikaları sağlar.

★★★

Şirket 113 milyar dolarlık küresel cirosunun yüzde 36’sını Asya’dan, yüzde 29’unu Kuzey Amerika’dan, yüzde 13’ünü Avrupa, Ortadoğu ve Afrika pazarından sağladı.

Türkiye bu yüzde 13’lük dilimde...

Türkiye ekonomisinde 2005 yılından beri eriyen tarım sektörünün payı yüzde 6’ya kadar düştü.

2005 yılında 500 milyar dolar olan olan milli gelir içinde tarım sektörünün payı 46.2 milyar dolarken, 2020 yılına gelirken tablo 770 milyar dolar milli gelir, 47.5 milyar dolar tarımsal üretim.

Yaş ortalaması 49-50...

Gençleri tarımsal üretime çekerek, işsiz her dört gençten biri evine ekmek götürebilirse bu toğrakların hakkı verilmiş olacak...

Amerika’yı değil kendimizi besleyelim


Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak ve Türkiye Amerika İş Konseyi Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ’ın geçtiğimiz çarşamba günü internet üzerinden yaptığı basın toplantısındaydık.

Eylül 2020’de açıklanacak danışmanlık şirketi Boston Counculting Group’un (BCG) raporunun ana hatları dile getirildi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump’ın bundan 1.5 yıl önce koyduğu ikili ticaret hacmini 20 milyar dolardan 100 milyar dolara çıkartma hedefine uyumlu, yol haritası hakkında bilgi verildi.

Amerika’dan daha çok hububat ithal etmemiz de raporun önermelerinden biri.

Çin’i 1978-1992 yılları arasında dünya pazarlarına açan reformist Devlet Başkanı Deng Xiaoping’in “Kedinin ak ya da kara olmasının önemi yoktur, önemli olan fareyi yakalamasıdır” sözünü hatırladım.

Yeşil ekonominin”, “tarımsal kalkınmanın”  ülke stratejisi olmadığı yerde; konjonktürel olarak Amerika’ya mı, Rusya’ya mı, Çin’e mi bağımlılığımız artsın sorusu manalı değil.

★★★

Türkiye İstaistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına göre, Türkiye 2016 yılında 1 milyar 591 milyon liralık hububat ve hububat ürünleri ithal ederken, bunun 3 katına yaklaşan oranda 3 milyar 121 milyon liralık ihracat gerçekleştirmiş.

2019’da denge ters dönüyor; 3 milyar 399 milyon dolarlık ihracata karşılık 3 milyar 681 milyon dolarlık ithalat yapılıyor.

Dünya hububat üretiminde ilk sırayı mısır (ABD), ikinci sırayı pirinç (Çin) alıyor.

Mısırı ithal mi edelim, yerli mi üretelim ve de nerelerde tüketelim; yol haritası bu sorulara yanıt verecek...