2007 yılında emekli oldum. Ancak bu tarih itibarıyla çalışmaya devam ediyorum. Tabii ki SGDP ödeniyor. Salgın nedeniyle 14 Nisan 2020 tarihi itibarıyla ücretsiz izne çıkarıldık. Emekli olduğum için kısa çalışma ödeneğinden faydalanamadım. Ancak bir gazetede, İşsizlik Fonu’nun 2000 yılında kurulduğunu ve 2003 itibarıyla prim toplamaya başlandığını, emekli olsam dahi içerde birikimim olması halinde kısa çalışma ödeneğinden faydalanabileceğimi okudum. Bu doğru mudur? İkinci olarak, 2016 Eylül ayından beri kurumsal yabancı bir şirkette çalışıyorum. Bu şirketten istifa ettiğimde kıdem tazminatı alabilecek miyim? Dilek Katipoğlu

Emekliliğiniz öncesinde işsizlik sigortası primi ödemiş olmanız, emekli olduktan sonraki çalışma döneminizde İşsizlik Sigortası Fonu’ndan sağlanan yardımlardan yararlanma hakkı vermez. Emeklilik sonrası çalışma döneminizde adınıza sosyal güvenlik destek primi (SGDP) ödenip, işsizlik sigortası primi ödenmediğinden, emeklilik sonrası çalışma döneminize bağı yeni bir hak da doğmaz. Sonuç itibarıyla emekli çalışan olarak kısa çalışma ödeneğinden yararlanamazsınız.

Çalıştığınız şirketten istifa ettiğinizde (sebebi ücretsiz izne çıkarılmanız olsa dahi) kıdem tazminatına hak kazanamazsınız. Kıdem tazminatına hak kazanabilmeniz için, ücretsiz izne çıkarılmanız dışında bir haklı nedenle işten ayrılmış olmalısınız.

Elmalarla armutlar karışmış gibi


Eşimin işyeri kısa çalışma ödeneğine başvurdu, eşim yaklaşık 18 Mart’tan beri evde ve çalışmıyor. Eşimin işyeri herhangi bir yazılı açıklama ve bilgilendirme de yapmıyor bu süreçte. Eşimin normal maaşı asgari geçim indirimiyle birlikte 3.400 TL. İŞKUR’dan yatan kısa çalışma ödeneği ise 2.900 TL. Maaşından geriye kalan kısmını da işyeri yatırıyor. Maaşını tam alıyor eşim, fakat işyeri eşimden her ay 2 haftalık ücretli izin formunu doldurarak iş yerine mail olarak göndermesini istiyor. Buna hakkı var mı, bu yapılan uygulama işveren açısından krizi fırsata çevirmek olmuyor mu? İsmi saklı

Paylaştığınız bilgiler doğruysa işyerinde elmalarla armutlar karışmış gözüküyor. Yani kaydi durum ile fiili durum farklı ve uyumsuz. Şöyle ki; eşiniz 18 Mart’tan beri çalışmıyor ve evde ise işyerinde haftalık çalışma süresi yüzde 100 azaltılmış demektir. Yani işyeri kısa çalışma uygulaması nedeniyle kapatılmış. Zira net ücreti ile kısa çalışma ödeneği kıyaslandığında, eşinizin aldığı kısa çalışma ödeneği tutarı 30 günlük olmalı. Bu durumda işverenin iki haftalık ücretli izin formu talep etmesi anlamsız oluyor. Zira 30 gün kısa çalışma yapılan ayda ücretli izin kullandırılamaz.

Ay içinde iki hafta ücretli izin kullandırılıp, ayın geri kalan kısmında kısa çalışma yapılıyor desek, eşinizin 16 günlük kısa çalışma ödeneği aldığını kabul etmemiz gerekir. Buna göre de net maaşı ile kısa çalışma ödeneği tutarı uyumsuz oluyor.

Bu durumda akla, işverenin ödediği normal ücret ile kısa çalışma ödeneği arasındaki fark için ileride kullanmak üzere tarihsiz ücretli izin talep formu doldurttuğu geliyor. İşveren ücret farkı ödemek zorunda değil. İsterse ücret farkı ödemeyebilir. Ancak kendi rızasıyla ücret farkı ödemesi, karşılığında ücretli izin kullandırma hakkı vermez. Diğer bir deyişle, ödediği ücret farkının karışığı olarak çalışan ücretli izin kullanmış gibi işlem yapması doğru değil.