ABD ve Çin, COVID-19’un kaynağı konusunda birbirlerini suçlamaya devam ediyor...China Daily virüsün ABD Maryland’deki Fort Detrick’den yayıldığı yazdı...

Peki bunun Müyesser Yıldız’ın tutuklanmasıyla ne ilgisi var?

Başlayabilirim:

Albert Hofmann (1906-2008)...

İsviçreli kimyager. Sandoz ilaç şirketi laboratuvarlarında kan akışını hızlandırıcı ilaç yapımı için çalışırken, 37 yaşında (buğday, çavdar, mısır gibi tahıl ürünleri üzerinde asalak yaşayan) zehirli mantarın uyuşturucu özelliğini keşfetti: LSD...

Dört yıl sonra...

CIA şu projeye başladı: MKULTRA-LSD...

Bütçesinin yüzde 6’sını bu projeye ayıran CIA, kimyasal uyuşturucu LSD’yi biyolojik silah olarak kullanacaktı.

Çalışmaların yapıldığı yer, Maryland’deki Fort Detrick idi. Burası aynı zamanda ABD Ordusu Biyolojik Savaş Laboratuvarları (USBWL) biriminin olduğu yerdi. Ki çalışmalar İkinci Dünya Savaşı’nda başladı. Burası biyolojik savaş araştırma alanı haline geldi.

Sadece LDS üzerinde durmadılar. Örneğin, özellikle sarı humma virüsünü taşıyan sivrisinekler de dâhil olmak üzere çok çeşitli böcekler üzerinde çalıştılar.

Bu araştırmaları ilk Merck ilaç şirketi sahibi George W. Merck destekledi.(Rockefeller’a filan girmeyeyim; hele Fort Detrick’in Ebola virüsü ile ilişkisinden bahsetmeyim bizim “çok bilmişler” rahatsız oluyor!); LSD’nin ilk fahişeler üzerinde denenmesini veya ABD rejimini tehdit eden 68 Kuşağı/ Çiçek Çocukları’nın serbest kullanımı için bu uyuşturucunun yasallaşmasını filan geçeyim...

Konumuz başka:

“KİRLİ DÜZENBAZ”


Sidney Gottlieb (1918-1999)...

Amerikalı zehir uzmanı kimyager.

MK-ULTRA olarak bilinen biyolojik savaş projesinin başındaki isimdi.

“Kara Büyücü” ve “Kirli Düzenbaz” olarak tanındı. Çünkü:

CIA’nın 1950’lerden itibaren yaptığı suikast girişimlerinin gizli yöneticiydi.

Mesela... Castro’ya zehirli dolma kalem, zehirli puro, zehirli bir dalgıç kıyafeti, patlayan bir kabuklu deniz hayvanı göndermek veya televizyon stüdyosuna LSD püskürtmek gibi tuhaf yöntemler denedi!

Kongo Başbakan Lumumba’dan Irak Başbakanı Abdülkerim Kasım’ın öldürülmesine kadar bir dizi cinayette parmağı vardı...

ABD kirli tarihini yazmayı uzatmayayım.

Bir isim daha tanıtıp ana konuma geçeceğim:

Stephen Kinzer (d.1951)...

Amerikalı gazeteci-yazar.

Dünyanın dört bir yanında New York Times gazetesi için haberler yazdı.

Türkiye’de bir dönem pek meşhurdu; 1996-2000 yılları arasında gazetenin İstanbul bürosunu kurup yönetti...

-1991 yılında, ABD’nin Nikaragua iç savaşı dönemindeki gizli faaliyetlerini anlattığı  “Blood of Brothers” kitabını yazdı...

-2003 yılında, ABD’nin İran’da yaptığı darbeyi ve Ortadoğu terörünün kaynağını anlattığı “All the Shah’s Men” kitabını yazdı...

-2006 yılında, ABD’nin çeşitli ülkelerde yaptığı darbeleri anlattığı “Overthrow” kitabını yazdı...

-2013 yılında, Soğuk Savaş’ın “mucidi” ABD Dışişleri Bakanı John Foster Dulles ile CIA Başkanı Allen Dulles kardeşleri anlattığı “The Brothers” kitabını yazdı...

-2017 yılında, Theodore Roosevelt, Henry Cabot Lodge ve William Randolph Hearst gibi emperyalist genişleme için bastıranlar ile bunlara karşı çıkanların mücadelesini anlatan “The True Flag” kitabını yazdı...

Gelelim son yazdığı kitaba...

“POISONER IN CHIEF”


ABD gizli operasyonları hakkında kitaplar yazan Stephen Kinzer geçen yıl “Poisoner in Chief” kitabını çıkardı.

“Usta büyücü”-“kibar kalpli işkenceci” dediği CIA’nın “baş zehirleyicisi” Sidney Gottlieb ve onun başında olduğu MK-ULTRA projesi ürünü biyolojik savaş gereçleriyle dünyanın dört yanında neler yapıldığını gözler önüne serdi. Bu projeyle üretilen casus aletlerinin CIA elemanları tarafından yıllarca nasıl kullanıldığını anlattı...

Gelelim sonuca:

Dünyanın bir yanında John Marks, Martin A. Lee, Darrell Y. Hamamoto, Tom O’Neill vd. böyle kitaplar yazıyor, haberler yapıyor.

Dünyanın dört yanında sızdıran suçludur, sızıntıyı yazan gazeteci değil!

Oysa Türkiye’de, cenazeye herkesin davet edildiği MİT şehidi haberi yaptıkları için Barış Pehlivan-Barış Terkoğlu hapse atılıyor... Açık kaynaklardan derlediği iki haber yüzünden Müyesser Yıldız hapse atılıyor... Odatv kapatılıyor...

Gazeteci Stephen Kinzer Türk vatandaşı olsaydı, Türkiye’de bugün bu kitapları yazabilir miydi?

Bırakınız gazeteciler gerçeği arasın, bulsun, yazsın. Bu iktidarın lehinedir, “gözünün açılmasına” neden olur...

Diderot’un dedi gibi, “yalanın faydası bir kere içindir, gerçeğin ise sonsuz.”