Türkiye’de eğitim, siyasal iktidara göre şekil değiştiren bir bukalemun... 17 yıllık bu iktidarda, 17 kez sistem değişti. Cihatçı, biatçı, sorgulamayan, itaatçı olmakla eşleştirilen, ‘dindar nesil’ hedefi, derin düşünmeyi gerektirmeyecek aşikarlıkta. ‘Altın Çağ’ hedefine ‘Altın Nesil’le yürünecekti. Devlet, maddi manevi kapıları ardına kadar açtı. Eğitim, imam hatipler ve ötekiler diye ortadan ikiye bölündü. Hazine’den aslan payı hep imam hatiplilerindi.

YATACAK YERİNİZ YOK

MEB, 2020 bütçesinden Din Öğretimi payını yüzde 14 daha arttırıp 9.9 milyar TL’ye çıkardı. Öğrencisi son 1 yılda 627 bin 503’den, 605 bin 869’a inse de İHL’lere 867 milyon TL, Anadolu Liselerine 664 milyon TL harcandı. Yatırımın 2.3 milyar TL’si İHL’lere, 1.9 milyar TL’si Anadolulara lütfedildi. Pansiyonların 10 bin 131 yatağı İHL’lere, 6 bin 254’ü Anadolu’ya ayrıldı. Öğrencileri ötekileştirenlerin öbür dünyada, ötekileştirilen öğrencilerinse bu dünyada yatacak yeri yoktu. Oysa 17 milyon öğrencinin hepsi bu iktidar döneminde doğmuştu. İHL’liler  ‘bizim çocuklar’ diğerleri sistemin üveyiydi.

AMİN ALAYLI SIBYANLAR

İHL’ler yine de çöküşteydi.Türkiye’de tüm okul türlerinde, ‘en mutsuz, okuluna ait hissetmeyenler’ yüzde 54’le İHL’lilerdi. 10 imam hatipliden 1’i, 4 yıllık lisans kazanabiliyordu. İmam hatipliler,  tarihlerinde ilk kez ‘deizm ve ateizm’le bu iktidar döneminde yan yana geldi. Din dersi 4’üncü sınıfta, 10 yaşında başlayıp 12’nci sınıfta 18 yaşına kadar zorunluydu. Müfredat da yenilense olmuyordu. Osmanlı’nın cami ve medrese yanında 4-5 yaşa Arapça ve din eğitimi verdiği, ‘Amin Alayı’yla derse başlayan Sıbyan Mektepleri geri isteniyordu. Tevhid-i Tedrisat’a aykırı olsa bile MEB eğitimdeki sorumluluğunu Diyanet’le paylaşacaktı.

ANADİLDEN ÖNCE ARAPÇA

Kapı aralandıkça, cemaat ve tarikatlar da geçti. Ayakkabısını bile giyemeyen, soyutla somutu ayıramayan 48 aylıklar, dindar nesil doğrultusunda artık yeni kitleydi. 1999’da 5 yaş altına din eğitimi yasaklanmıştı. AKP iktidar olunca, 9 yıl sustu. 2011’de yasağı kaldırsa da 4 yıl daha bekledi. İlk yasaktan 15 yıl sonra, 2015’te 5 yaş altına din eğitimi, Diyanet kurslarıyla döndü. MEB’den 5 yıl önce din eğitimi başlatan Diyanet, MEB’in müfredatını deliyordu. 2015’te 15 bin çocukla başlandı. ‘Kur’an öğretiyoruz’ denilerek, 5 yılda 40.6 kat artışla 618 bin 402 çocuğa Arapça öğretildi.

TÜRKLER ARAPLAŞTIRILIYOR

A’yı B’yi bilmeden, boyama kitaplarından Elif, Be’yi tanıdılar. Siyasi İslamcılar, Türk milletinin İslam dinini seçtiği 9. yüzyıldan beri Arapça’yı “Kuran dili” örtüsü altına sakladı.“Kuran-ı Kerim öğretiyoruz, suç mu?” diyerek, Arap Alfabesi kutsallaştırılıyordu. Oysa Osmanlı toplumunda erkeklerin yüzde 87.1’i, kadınların 96.4’ü Arapça okuyamıyor, yazamıyordu. Arapça’ya verilen önemi 15’inci yüzyılda Katip Çelebi ve  17’inci yüzyılda Kaşgarlı Mahmut sorguladı. Türkçe, Türk dil yapısına hiç uymayan Arapça’dan, çok daha zengin bir dildi.

SARAYLI ŞEYHÜLİSLAM

Saraylı şeyhülislam, “Şeriata aykırı, dinsiz, zındık kafirler” fetvalarıyla direniyordu. Türkleri dindarlaştırması beklenen Arapça ise milleti bin yıllık tarihsel bağlarından koparıyordu. Osmanlı, 1.5 asır Arapça’dan kurtulmaya çabaladı. Atatürk, 1928 Harf Devrimi ile Türk Milleti’ni, Türk Alfabesiyle buluşturarak, bin yıllık bekleyişi sonlandırdı. Ne acı ki, kuruluşunu Atatürk’e borçlu olan Diyanet, din eğitimi adıyla Türk çocuklarına, anadilinden önce Arapça öğretiyor. Türk eğitim sistemi adil bir terazide tartılarak, Türk Milletinin kazanç ve kayıpları görülmelidir. Din, din, din tutturması böyle sürerse, sadece 10 yıl sonra dinden de, dilden de mahrum nesil şaşırtmayacaktır.