Türkiye’de, eğitimi aydınlık ve karanlık arasında sıkıştıran çok önemli iniş ve çıkış noktaları var. Bilimsel eğitimin önünü açan en önemli çıkış noktalarından biri imam hatiplerdir. “Fen liseleri değil de imam hatipler mi?” diye itiraz edecekseniz, mevcut hallerine bakınca haklısınız. Ancak, imam hatiplerin kuruluş vizyonu, haklılığı yanılgıya dönüştürür. Bilimsel eğitimde ilk akla gelen fen liselerinin kuruluş kararı 1962’deki 7. Eğitim Şurası’nda alındı. Bu karardan, 2 yıl sonra Ankara Fen Lisesi, 18 yıl sonra İstanbul Atatürk Fen Lisesi derken, sayıları şimdi 310’u buldu.

CAHİL İMAM ÖLDÜRÜR

Felsefe derslerinin 17’nci yüzyılda yasaklanmasının bilimsel eğitimde kırılmaya etkisi, 19’uncu yüzyılda ortaya çıktı. İmamlar, tarikatlar dışında eğitim almıyordu. Cehalet, imamlık mesleği ile eşleşirken, aklı öldüren hastalıklı zihniyet topluma yayıldı. 1913’te bilime inanmış din adamı yetiştirmek için “Medresetü’l- Eimme ve’l-Hutaba” adıyla ilk İHL’ler kurulsa da, siyasi ve maddi güç devşiren tarikatlar karşısında artık çok geçti. Bilimsel eğitim için modern din eğitimi şart olmuştu. Cumhuriyet’in ilk yılı dolmadan 1924’de Atatürk, “Siyasetimiz dine aykırı değil. Türk Milleti bütün sadeliğiyle daha dindar olmalı” diyerek, 29 imam hatip okulu kurdu.

KISKANÇ ALMANLAR

Tarikat bağnazlığı karşısında, Cumhuriyet’in sigortası Atatürk döneminde imam hatiplerdi. İlk imam hatip ile fen lisesi kuruluşu arasındaki 40 yıllık zamanda Cumhuriyet tabii ki, bilime sırtını dönmedi. 1928’de koleradan, kuduza 17 aşı üreten enstitüleriyle toplum bilimle ve dinle barışmıştı. ‘Aşı günah, yaptırmam’ güruhunun baskılarıyla 9 yıl önce Hıfzıssıhha kapatılmasaydı, bugün kör olasıca kıskanç Almanların, Kovid-19 aşısını bulup da canımızı kurtarmasını beklemezdik. Toplumun masum dini değerleri tarikatlar, siyaset, mevki, makam, para pul ve cinsel sapkınlıklar karşısında savunmasız da bırakılmamıştır.

APIŞ ARASI İŞLER

Kadınların apış arasına ayet yazma gafletindeki din istismarcısı sözde hacı/hoca takımı işte bu nedenle halen imam hatiplerin varlığına karşı çıkar. 1930’larda tek bir öğrencisi kalmayınca zaruri kapansa da, devlet din eğitiminden vazgeçmedi. Kurucusu Atatürk’e rahmet okumayı dahi bugünlerde kendisine zul addeden Diyanet’e bağladı. O zaman Diyanet’in yetersizliğini gören CHP, 1949’da tüm yurtta MEB kontrolünde Kur’an kursları açıp, ilkokul 4’üncü ve 5’inci sınıflara din dersi koydu. İlk ilahiyat olan Ankara İlahiyat’ı da kurdu. DP ise 1950’de ilk defa siyasi vaat yaptığı İHL’leri açtı. 458 İHL okulları devralan Erdoğan ise sayıyı 5 bin 138’e çıkardı.

İMAM HATİPLİLER İSTEMİYOR

Öğrenci sayısı 18 yılda 77,3 binden 1,4 milyona çıksa da, tarihinde ilk kez İHL’den ateist ve deist de çıkacaktı. Diyanet ne yazık ki; din eğitiminde o gün olduğu gibi 90 yıl sonra bugün de yetersiz kaldı. Din eğitiminde milyarlarca lira kaynak aktarılan Diyanet de, son 3 yılda din eğitimi için 26.2 milyar TL harcayan MEB de artık devre dışıydı. Milyarlık yatırıma rağmen 2020 LGS’ye giren 1.4 milyon öğrenciden yüzde 67’si İHL’ lerde okumak, İHL ortaokulu çıkışlıların yüzde 47’si lisesine gitmek istemedi. 2018’de, sivil toplum maskesiyle tarikatlara okullara giriş vizesi verildi. 3 milyondan fazla çocuk tarikatların eline geçti. FETÖ’den sonra sadece 4-5 yılda özel okulların bile yüzde 60’ını ele geçiren başka tarikatlar eğitim menziline girdi.

TARİKATLAR AYAKLANACAK

‘Milyonlarca çocuğun başına tarikatlarda ne geliyor?’ sorusunun muhatabı MEB, çok meşgul. İnternetsiz 3 milyon öğrenci de, televizyonu olmayan EBA TV mahrumu 750 bin çocuğu da dert edindiğini sanmıyorum. Bakanlık bürokratları, günaşırı fermanlarıyla sosyal medyada koltuk iç savaşındalar. Merdiven altı tarikat kurslarına zaten  Kovid-19 hiç uğramıyor ki; dersler aralıksız sürüyor. ÖSYM de 2020 YKS boş kontenjanlarını dün açıkladı. Baktım mühendislik, hukuk, tıp dahil İstanbul, Hacettepe, Marmara Üniversiteleri’nde bile toplam 207 üniversitede 145 bin 714 kontenjan boş kalmış. 14 bin 494 aday kazansa da, 4 bin 349’u son anda kayıt yaptırmayınca en çok boşluk Açık Öğretim İlahiyat’ta. Demek ki; sen öyle istedin diye eğitim öyle olmuyormuş. En iyisi kapattığınız 20 bin köy okulunu yeniden açın da, kurtuluş köylerden başlasın. Yoksa, ilkokuldan üniversiteye eğitimi ele geçiren tarikatlar, çok geçmeden bizzat besleyenin gözünü oymak için bir kez daha ayaklanacak.