New York’ta Sonbahar...
Richard Gere’in başrolü oynadığı ‘aldatma’ temalı bir sinema filmiydi. 7 ay önce, 27 Eylül’de New York’ta yine bir sonbahar günüydü. 196 ülke devlet başkanı ve eşi oradaydı ama romantik bir aşk filmi çevrilmeyecekti. BM’nin 74. Genel Kurulu’nda insan hakları, barış, yoksulluk, cinsiyetçilik ve çocuk evlilikleriyle yüzleşilecekti. BM raporları dünyada 700 milyon çocuk gelin olduğu, bu sayıya her 7 dakikada bir kız çocuğu ve yılda 12 milyon çocuk daha eklendiğini, 60 milyon kız çocuğunun ise hiç okula gönderilmediğini gösteriyordu.

AFRİKALI EWELER

BM projeksiyonları başkanları, “Bugün bir şey yapmazsanız, 10 yılda dünyada 18 yaş altı 142 milyon kız çocuğu daha evlenmiş olacak” diye uyarıyordu. Fırst lady’ler de bir şey yapmalıydı. Afrika’daki 7.8 milyon nüfuslu Sierra Leone First Lady’si Maado Bio, “Afrika’da Erken Evlilikler ve Tecavüzü Önleme” paneli düzenledi. Din ve gelenek bahanesiyle, ülkesindeki 100 kızdan 41’i henüz 13’ünde evlendiriliyordu. Kızlarına, en çok ‘Hayat Değerli’ anlamına gelen Ewe adını taksalar da hayatları değersizdi. Panelin onur konuşmacısı Emine Erdoğan’dı.

TÜRKİYE'DEKİ EMİNELER

Nelson Mandela’nın, “Kadınlar, yoksulluğa, eğitimsizliğe mahkum olduğu sürece insan hakları özüne kavuşmayacak” sözüyle konuşmasına başladı. “Kızları din kisvesi altında umutsuz bir geleceğe mahkum etmek, hakka, hakikate sığar mı?” diye sorup, “Dünyadaki en büyük şiddet ve insan hakkı ihlali bu. Kadınları, yanlış geleneksel anlayışlara hapsolmuş zihinlerin prangasından kurtaralım. Kızlarınızı gelin etmeyin” çağrısı yapıp, din adamları ve alimleri, İslam’ın kadın erkek eşitliğine gerçek bakışına yönelmeleri için uyardı.

ZORUNLU SORUNLU

Türkiye’nin, 12 yıl zorunlu eğitimle kız çocuklarının erken evlilik sorununu tamamen çözdüğünü gururla anlatıp, coşkulu alkışlarla yerine oturdu. Sanki, feminizmin dünyadaki öncüleri Betty Friedan, Kate Millet, Virginia Woolf, Şirin Tekeli, Duygu Asena ve Kardelenler Projesi’yle 110 bin kızı okullu yapan Türkan Saylan kürsüdeydi. Türkiye gerçekten de, MEB ve UNICEF işbirliğiyle 2003-2005 yıllarında “Haydi Kızlar Okula” kampanyasıyla, “Beni assanız da, kızımı okula göndermem” diye direnen babaları ikna edip, 223 bin kız çocuğunu okullu yapmıştı.

745 BİN KAYIP ÇOCUK

Peki sonra ne oldu? BM’de o gün konuşulmayanları istatistikler anlatacak. 1997 yılında 8 yıl kesintisiz eğitime geçilmişti. 2002’de AKP iktidara geldiğinde kızlarda net okullaşma yüzde 90.7’ydi. 2012’de Erdoğan’ın anlattığı zorunlu ve kesintili 4+4+4’e geçildi, 2020’de yani tam 8 yıl sonra kızların net okullaşma oranı 7 puan düşerek, yüzde 83.8’e indi. Tüm öğrencilerde de ilkokulda yüzde 98.6’dan 91.9’a, orta okulda 98.4’ten 93.2’ye düştü. Her 100 çocuktan 8’i ilkokula, 7’si ortaokula ve 16’sı liseye kayıt yaptırmadı. Zorunlu eğitim çağında, 745 bin kayıp çocuk var.

ÇOCUKLAR DOĞURDU

2020 Türkiye’sinde çocuklar zorla evlendiriliyor. Kız çocuğu evliliklerinde Ağrı yüzde 14.8’le birinci, Muş yüzde 14.1’le ikinci, Bingöl yüzde 12.5’le üçüncü il oldu. Son 8 yılda 18 yaş altı 482 bin 908 kız, devlet izniyle evlendirildi. Dün 100. yılı olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlayamadılar. Çocuk Bayram’ı kutlamasını bırakalım, 142 bin 298’i çocuk doğurup, çocuk anne oldu. 12 yıl zorunlu kesintili eğitim kızları okullu yapmadığı gibi “Haydi Kızlar Okula” kampanyalarındaki kazanımları “Haydi Kızlar Kocaya” noktasına taşıdı. Türkiye'deki Emineler gerçeği görülmezse, sadece 10 yılda BM raporlarında en alt lig olan Afrikalı Eweler ile aynı yeri paylaşacağız. New York’ta romantizm bırakılıp, TBMM artık
eğitimde geri gidişle yüzleşmeli...