Üniversite denilince İstanbul Üniversitesi’nin tarihi kapısı akla gelir. 564 yıllık ilmi ve insani birikime açılan kapı, ülke gençliğinin aydınlık yürüyüşünde en önemli eşiklerden biridir. Memleketin dört bir yanındaki köy ve kasabalardakiler için hayat, kapıdan önce ve sonra diye ikiye ayrılır. Sağcısı, solcusu, kasketlisi, fötr şapkalısı, başı açığı, kapalısı işte bu tarihi kapıdan yüzyıllardır yüreklerinde benzer umutlarla giriyor.

564 YILDA BİR İLK

Memleketin en iyi doktoru, mühendisi, öğretmeni, hakimi, savcısı, kaymakamı, valisi olarak çıktıklarında, fikri dünyaları da evrensel insani değerlerle donatılmıştır. Kampüsleri, gençliğin en hareketli olduğu 1960’lar, 1980’ler de farklı fikirlere ev sahipliği yaptı. Kızıl kıyamet kavgalar, polis dayakları, ölümler 5,5 asırlık bu kapının önünde yaşandı. Bu kapı, asırlık tarihinde bir ilke tanıklık etti. Türk’ü, Kürt’ü, sağcısı, solcusu, ülkücüsü, komünisti, yemeklerine uzanan ele karşı el ele verdi. Ekmeğini kısmak isteyenin, ekmeğin değerini en iyi bilen bir köy çocuğu olduğunu bilmiyorlardı.

HERGELE MEYDANI

Kimdi bu çocuk? Tokat’ın eski adı Endiz olan Büyükbağlar Köyü’nde bir çiftçinin oğlu olarak doğdu. Hayatını kurtarmak için okumak dışında bir seçeneği yoktu. Ayağında lastik ayakkabıları, elinde bir odun parçasıyla, sobalı bir köy okulunda eğitime başladı. İmam hatibe yolladılar, bitirdi. 37 yıl önce 18’inde İÜ’yü kazandığında, köyünün gururuydu. Edebiyatta  okuyup da her türlü haksızlığa meydan okunan Hergele Meydanı’yla tanışmamak olmazdı. Okumak için yemek dahil her hakkını kullanıyordu Mahmut.

YOKSUL ÇOCUK YOK

78 bin öğrencinin yaptığı gibi yemekhanede karnını doyuruyor, o yıllarda ücretsiz olan yemeğe tek kuruş ödemiyordu.Yüksek lisans, doktora derken profesör oldu. Rektörlük istiyordu. 5 yıl önce sandıklar kurulup, oylar kullanıldı. Oyların 1202’si Prof. Dr. Raşit Tükel’e çıktı. YÖK, 908 oyla ikinci sıradaki Prof. Dr. Mahmut Ak’ ın adını köşke gönderdi. Ak Rektör atandı. Profesör Tükel, milli iradenin rektörü olarak kaldı.

SİYASAL MOBİLYA 

Ak Rektör artık yemekhanede karnını doyuran o yoksul köy çocuğu değildi.  Mercedes evinden alıyor, kapısını şoförü açıyordu. Yürüdüğü yerde ayağa kalkılıyor, protokolde ilk sırada oturuyordu. Üniversitenin 2020 yılı 1 milyar 60 milyon TL’lik bütçesi dışında, ek gelirlerle yıllık 4,2 milyar TL’yi yönetiyordu. Ne demekse? ‘Siyasal Mobilya Alımı’ gibi  491 bin liralık harcamaları onaylıyordu. Yakınçağ Tarihçisi Ak Rektör, kişisel yakın tarihini hızla unutuyordu. Milletin parasıyla alınan bir kap çorbayı, milletin çocuğundan esirgeyecekti.

DEMOKRASİ AÇLIĞI

Hayatı ekmek kavgası olan Ak Rektör’ün gözüne 5 milyon 805 bin TL’si öğrenciden alınsa da, 20 milyon 560 bin TL’lik günde 3 öğün indirimli yemek batacaktı. 2 lira 65 kuruştan 3,5 liraya çıkardığı yemeği, bir de tek öğüne düşürünce gençliğin tepkisi sert oldu. Tarihi kapıdaki öğrenci eylemini millet 1980 öncesindeki gibi ‘anarşik’ görmüyordu. Çocuğunun vali, kaymakam, öğretmen, hakim, savcı olma umudunu yitirse de sabreden millet için de bardak taşmıştı. Mevzu sanıldığı gibi bir kap çorba değil liyakatsız yöneticilerin, adaletsiz uygulamaları ve demokrasiye olan açlıktı...