Günlerdir ıssız bir Ege kıyısındayım.

İçişleri Bakanlığı, 65 yaş üstündeki yurttaşlar için sokağa çıkma yasağı koymadan çok önce, kendimi karantinaya aldım.

Çok şükür hiçbir sağlık sorunum yok, hatta evin içinde de olsa günlük adım sayımı artırdım. Günde ortalama 8 bin adım atıyor, ayrıca çeşitli projelere kafa yoruyorum.

Tek üzüntüm, ailemden uzakta olmam. Eşimi ve üçü de genç olan çocuklarımı çok özledim. Çünkü bu kararı aldıktan sonra onları da görmedim.

Kendimi uzaklardaki eve kapatırken  “Madem yanlışları eleştiriyoruz, doğruları yapmakta da örnek olalım” diye düşündüm.

★★★

Peki 65 yaş ve üstündekilerin sağlıklarını korumak amacıyla alınan bu karar yeterli mi?

Gerekli ama yeterli olmaktan çok ama çok uzak!..

Nedenini anlatayım:

Hatırlayacaksınız TELE-1 TV ailesi olarak, 10 Mart günü, “Koronavirüs tehlikesi geçinceye kadar Demokrasi Arenası programını seyirci önünde yapmama” kararını almış ve kamuoyuna açıklamıştık.

Çünkü böylesine “koruyucu” önlemleri uygulamak için konunun uzmanı olmak gerekmiyor! Dünyayı ezip geçen “tsunami”nin bizi de vuracağını görmek ve sorumlu davranmak yeterli oluyor!

★★★

Eğer o gün, toplumun sağlığında çok önemli yeri bulunan “koruyucu hekimlik” anlayışı devreye girip, devlet aklını harekete geçirerek, yurt çapında genel bir karantina kararı alınabilseydi, Türkiye bugün felaketle mücadeleyi büyük ölçüde kazanmış olacaktı.

Ama yapmadılar, yapamadılar!..

Onun yerine Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın ağzından “Herkes kişisel olağanüstü hal kararını almalıdır” demeyi yeğlediler.

Çünkü bu kararı aldıklarında, ekonominin zorlanacağını, işsiz kalanlara ücretlerini ödeyemeyeceklerini, mağduriyet yaşayanlara maddi yardım yapamayacaklarını gördüler.

O nedenle “Herkes kişisel olağanüstü hal kararını almalı” demekle yetindiler!..

★★★

65 yaş üstündekilerin sokağa çıkamadığı, ama gençlerin serbestçe dolaşabildiği bir aileyi düşünün.

Ailedeki gençlerin taşıyıcı olarak eve koronavirüs getirmeleri halinde, o büyüklerin sağlıklarını korumak mümkün olabilir mi?

Tabii ki olamaz!..

İşte bu nedenle gerekli ama çok yetersiz bir karar diyoruz.

★★★

Sağlık Bakanlığı eski Müsteşarlarından, İYİ Parti’nin Güvenlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Aytun Çıray’la hem bu köşeden, hem de sosyal medya hesaplarımız ve Demokrasi Arenası’ndan haykırdık.

“Maçları ve tüm spor karşılaşmalarını tatil edin” dedik, ama söylediklerimizi sorumlu (!) mevkidekilere dinletemedik.

Sonuçta ne oldu?

Fatih Terim Hoca, Fenerbahçeli basketbolcu ve yöneticilerle başka sporcularda testler pozitif çıktı.

Hepsine geçmiş olsun diyoruz ama karar alıcıların bu üzücü tablonun hesabını nasıl vereceklerini de sormadan geçemiyoruz.

★★★

Dr. Çıray’la “Bilim Kurulu”na tekrar soruyoruz:

“Koruyucu hekimliğin gereğini yerine getirmemekte niçin direniyor ve milyonların sağlığını tehlikeye atıyorsunuz?..”